AFYON - KÜTAHYA
Şair, öğretmen, edebiyat tarihi ve dil araştırmacısı Orhan Şaik Gökyay'ın (1902-1994) dediği gibi;
"Bu vatan toprağın kara bağrında,
Sıradağlar gibi duranlarındır."
Kurtuluş Savaşı'nda şehit düşen, "Bayburtlu... Yüzbaşı Agâh Efendi" onlardan... "Sıradağ" gibi duranlardan biri.
Afyon'dan Kocatepe'ye tırmanıyorduk.
Büyük Kalecik kasabasının girişinde şehitlik gördük.
Yeşillikler içinde... Kuş cıvıltıları arasında... Sanki bir gül bahçesi.
Orhan Şaik Gökyay'ın "Bu vatan kimin?" sorusunun yanıtı... İşte bu şehitlikte:
"İleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir."
***
CEPHEDEN CEPHEYE
Birinci Dünya Savaşı... "Zabit Vekili... Teğmen" Agâh Efendi, "Doğu Cephesi'nde."
Bu sırada... Ardahan-Erzurum hattında... "Ermeni baskınları" başlıyor.
Türklere yardım gerekli... "Gönüllü" aranıyor.
12'nci Tümen, 36'ncı Alay, 2'nci Tabur, 6'ncı Bölük komutanı Agâh Efendi, "Ben gönüllüyüm" diyerek ileri atılıyor.
"Sivil kıyafet giydirdiği" 75 askeriyle... Ermeni zulmünü durduruyor.
"Bu vatan kimin?" şiiri... Sanki onun için yazılmış:
"Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır."
***
GÖREV TAMAMLANDI AMA...
Büyük Taarruz ... 26 Ağustos... "Kurtkaya Tepesi" ve gerilerine...
Düşman cephelerine saldırılacak.
Üsteğmen Agâh Efendi ve askerleri... Topçu ateşine aldırmadan... "Dik yamaçlardan" inecek... Düşmanın üzerine yürüyecek.
"Harekâtı" Agâh Efendi yönetecek...
150 Mehmetçik... "Allah Allah" sesleri... 27 Ağustos 1922... Saat 04.00.
Yunanlıların, "3 kat tel örgüleri parçalanıp, aşılırken... Düşmanın yoğun topçu ateşi sürüyor."
Yaralanan... Kan kaybeden Üsteğmen Agâh, Bölük Başçavuşu Mustafaoğlu Ali'yi çağırıyor:
- Kurtkaya'ya... Düşman müstahkem mevkiine hücum!
Agâh Üsteğmen, yaralı olmasına rağmen, "bölüğünü" sevk ve idare etmeyi sürdürüyor.
Görev başarıyla tamamlanırken... Üsteğmen Agâh, başına isabet eden bir mermiyle... Şehit düşüyor... Allah rahmet eylesin.
***
Yine 'gönüllü'
Doğu Cephesi'nde, "görev" tamamlanınca... "Bayburtlu Üsteğmen" Agâh Efendi, Batı Cephesi'ne koşuyor... Kurtuluş Savaşı'nın yaşandığı coğrafyaya.
Yunanlılara, "baskın" yapılacak.
"Gönüllü" yine Agâh Efendi.
35 askeriyle düşmanın bulunduğu yere yaklaşıyor.
Dikenli tel örgüler kesiliyor.
Yunan hatlarına sızılıyor.
Susuz Boğazı... Çarpışma... Düşman büyük kayıp veriyor... Bazı çavuşlar ve erler, esir alınıyor.
Üsteğmen Agâh... "Birliğine" dönüyor ve...
Komutanın huzuruna çıkıyor:
- Yeni göreve talibim... Gönüllüyüm... Nereye yollarsanız, giderim komutanım.
***
ASKERLERİYLE KOYUN KOYUNA
Yiğit... Kahraman... Bayburt'un cesur evladı... Üsteğmen Agâh Efendi... Üstün başarılarından dolayı... "Şehadetinden sonra" yüzbaşı rütbesine yükseltiliyor.
Şimdi... "Askerleriyle" koyun koyuna... "Şehitlikte yatıyor."
Ziyaretçisi çok... Yurdun her yerinden.
Gelenler... Şehitliği suluyor... Aziz ruhlarına Fatihalar yolluyor.
***
FATİHA
Yüzbaşı Agâh Efendi Şehitliği'nde... "Taş çerçeve" içinde... İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif'in bir "dörtlüğü" var... Paylaşalım:
"Gök kubbenin altında yatar, al kan içinde,
Ey yolcu, şu toprak için can veren erler,
Hakk'ın bu veli kulları taş türbeye girmez,
Rahmete bürünmüş, yalnız Fatiha bekler."
***
BİR HİLAL UĞRUNA
Şehitlikte... Yüzbaşı Agâh Efendi'nin yanında...
Sinoplu Üsteğmen Feyzullah...
Ve... 101 kahraman asker yatıyor.
Borlu Mehmetoğlu Şerif... Henüz 16 yaşında.
Doğubayazıtlı Osmanoğlu Ahmet... Yaşı 22. Kayseri... İbrahimoğlu Tahir... 19.
Nevşehir... Mustafaoğlu Cafer... 19.
Çorum... Emiroğlu Rıza... 35.
Kars... Şabanoğlu Ali... 25.
Burdur... Haliloğlu Eyüp... 22.
Taşköprü... Abdioğlu Mehmet... 18.
Ankara... Bayramoğlu Osman... 21.
Trabzon... Şerifoğlu Eyüp... 21.
Bayburt... Aydınoğlu Emin... 22.
Yüzbaşı Agâh... Ve silah arkadaşları... "Bir hilal uğruna, genç yaşta batan güneşler."
***
KURTULUŞ SAVAŞI RUHU
Kadınlar... Cepheye mermi taşırken... Mehmetçiğe su götüren çocuklar düşman kurşunuyla şehit düşerken...
"Gazi Meclis'ten" sesler yükselir:
- Biz de cepheye gitmek istiyoruz.
16 milletvekili... Bir kısmı doktor.
Meclis Başkanlığı, "durumu" Genelkurmay'a iletir.
Genelkurmay Başkanlığı, "Neden olmasın?" yanıtı verir.
Ve... 16 milletvekili... Meclis'ten, "izinli" sayılarak, "Batı Cephesi'ne" gönderilir.
Budur... "Kurtuluş Savaşı" ruhu... Budur.
***
TUTANAKLARIN DİLİ
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ... "GİZLİ OTURUM" TUTANAKLARI... 6 MART 1922.
KÜRSÜDE... MECLİS BAŞKANI... ANKARA MİLLETVEKİLİ... BAŞKOMUTAN... MUSTAFA KEMAL PAŞA:
EFENDİLER! DÜŞMANLARIN TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ SONU GELMEYEN İSTEKLERİNİN NE KADAR ÖNCEYE DAYANDIĞINI AÇIKLAMAK İSTİYORUM.
BİLDİĞİNİZ GİBİ AVRUPA'NIN ÖNEMLİ DEVLETLERİNİN BİR KISMI TÜRKİYE'NİN GERİLEMESİ İLE KURULMUŞLARDIR.
EĞER KUVVETLİ BİR TÜRKİYE VAR OLSAYDI, DENİLEBİLİR Kİ, İNGİLTERE'NİN BUGÜNKÜ POLİTİKASI OLMAYACAKTI.
TÜRKİYE... HER DÖNEMDE GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDA.
AKSİ HALDE... "TÜRKİYE KARŞITLARI" HEMEN BİR ARAYA GELİVERİYORLAR.
"GEÇMİŞTE" OLDUĞU GİBİ... "ÖRNEĞİ" O KADAR ÇOK Kİ.
***
26 AĞUSTOS SABAHA KARŞI
Yarın... Kocatepe'deyiz.
Bir kahramanlık destanının yazıldığı cephedeyiz.
Şairin, "Anlattığı" yerdeyiz:
"26 Ağustos gece sabaha karşı, Topların çelik ağzı çaldı bir hücum marşı,
Bu ölüm bestesinin içinde yandı dağlar,
Altüst oldu siperler, eridi demir ağlar."
Zafer haftasında... Zaferin kazanıldığı coğrafyada... Gördüğümüz manzara...
"Evlerde bayrak asılmış... Şehidi olan ev o kadar çok ki."
Savaş alanını... Şehitlikleri... Anıtları... Dolaşmaya devam edeceğiz.