Avrupa’nın Kalbinde Türkiye İzleri
Avrupa iş gezisinde Gazeteci İsmail Sagun ile Stuttgart’tan Düsseldorf’a uzanan dolu dolu bir Kazel EXPO Fuarı’nın ardından, yaklaşık 200 kilometrelik yolu 3 saat içinde kat ederek Brüksel’e ulaştık.
Akşam saatlerinde şehre giriş yaptığımızda, sokaklardaki canlılık dikkatimi çekti.
Geceye rağmen caddeler oldukça hareketli ve renklidir; adeta uyanık ve nefes alan bir şehir görünümünde.
Brüksel’e girer girmez tabelalarda gözüme çarpan Türkçe isimler, “Market”, “Pide Salonu”, “Kuyumcu” gibi iş yerleri, beni bir anda Türkiye’ye, hatta Emirdağ’a götürdü.
Gurbette olsanız bile memleket havası her yerde kendini hissettiriyor.
***
Ertesi gün, gurbetçilerle buluştuk.
Kimi yılın yarısını Belçika’da, diğer yarısını Emirdağ’da geçirmeyi tercih ediyor, kimisi ise tamamen Türkiye’ye dönmenin hayalini kuruyor.
Sohbet sırasında İzlanda-Türkiye maçını izledik;
Türk milli takımımız sahada İzlanda’yı 4-2 mağlup etti.
Maçı izleyen kalabalığın heyecanı adeta Türkiye’yi Belçika’ya taşımıştı.
Şehrin tarihi ve kültürel dokusu, gurbetçilerimizin sıcacık sohbetleriyle birleşince, Brüksel’de olmaktan büyük bir keyif aldım.
***
Belçika’da Seçim Rüzgârı
Yerel Yönetimlerde Türklerin Yükselişi
Belçika’ya ayak bastığımızda, tam da yerel seçimlerin olduğu bir döneme denk geldik. Ülkede, gelecek altı yıl boyunca yerel yönetimlerde söz sahibi olacak isimleri belirlemek için Belçikalılar sandık başına gitti. Oy kullanma süreci, Brüksel’de saat 16.00’da sona ererken, Fransız bölgesinde 13.00’te, Flaman bölgesinde elektronik sandıklarda 15.00, diğerlerinde ise 13.00’te tamamlandı.
Bu seçimlerin Türk toplumu için özel bir anlamı vardı. Özellikle, Saint-Josse Belediyesi’nde yeniden başkanlığı kazanan Emir Kır’ın bağımsız adaylığı birçok kişinin dikkatini çekti. Peki, Kır’ın bağımsız aday olma kararı nasıl ortaya çıktı?
***
Emir Kır: Bağımsız Adaylığın Arkasındaki Sebep
Emir Kır, Ekim 2012’deki belediye seçimlerinde büyük bir başarıya imza atarak Belçika’nın ilk Türk asıllı belediye başkanı olarak tarihe geçti. Ancak, 2020 yılında Kır, Sosyalist Parti’den ihraç edildi. Sebebi ise Belçika basınının "aşırı sağcı" olarak tanımladığı MHP’li Türk siyasetçileri kabul etmesiydi. Parti ile yollarını ayıran Kır, bu yılki seçimlere bağımsız aday olarak katıldı ve Saint-Josse’ta yeniden zafer kazandı.
Saint-Josse örneğinde olduğu gibi, Brüksel genelinde Türk adayların başarıları göz doldurdu. Özellikle, Schaerbeek’te 24 yıllık Bernard Clerfayt iktidarını sona erdiren Hasan Koyuncu’nun Sosyalist Parti liderliğindeki başarısı bir dönüm noktası olarak değerlendirildi. Koyuncu, aldığı 3832 oyla Schaerbeek Belediye Başkanlığına seçildi ve adını güçlü bir şekilde duyurdu.
***
Brüksel’in Belediye Meclislerine Seçilen Türk İsimler
Bu seçimlerde farklı bölgelerde birçok Türk aday da belediye meclislerine girmeyi başardı.
İşte Brüksel’deki Türk toplumunun yerel yönetimlerde sesini duyuracak temsilciler:
Anderlecht: Abdurrahman Kaya (Team Fouad Ahidar), Özkan Akşit (PS+Vooruit), Mustafa Yaman (MR-Les Engagés)
Evere: Ali İnce, İbrahim Yücelbaş, Hamza Yeşilördek (L. Bourgmestre)
Ixelles: Nevruz Ünal (PS-VOORUIT)
Jette: Güven Eren (MR-VLD)
Molenbeek-Saint-Jean: Emre Sumlu (ECOLO-GROEN)
Saint-Josse-ten-Noode: Emir Kır, Nezahat Namlı, Kadir Özkonakcı, Safa Akyol, Hatice Özlücanbaz, Halil Dişli, Seydi Aktaş, Rukiye Kavak, İsmail Gökburun, Halit Akkaş (L. Bourgmestre ve PS: Parti Soc.)
Schaerbeek: Hasan Koyuncu, Yusuf Yıldız, İbrahim Dönmez, Döne Sönmez, Ayşe Yiğit (PS: Parti Soc.), Ufuk Narinç (PTB-PVDA), Emin Özkara (Liste Bourgmestre), Emel Köse, Sadık Köksal (MR & LES ENGAG), Sait Köse (1030 ENSEMBLE)
Ville Bruxelles (Merkez): Şevket Temiz (PS - Vooruit), Ayşe Malçikan (Team Fouad Ahidar)
Bu sonuçlar, Belçika’daki Türk toplumu açısından tarihi bir başarı olarak değerlendiriliyor. Brüksel’in çok kültürlü yapısı içinde Türklerin etkin bir güç olarak yer almaları, hem temsil anlamında hem de toplumsal uyum açısından önemli bir adım olarak kabul ediliyor.
Belçika’nın bu çok kültürlü seçim tablosunda, Türk adayların başarıları, sadece oy oranlarını değil aynı zamanda Belçika siyasetindeki güç dengesini de gözler önüne serdi. Belçika’daki bu yerel seçimlerin sadece yerel halk için değil, tüm Avrupa’daki Türk toplumu için bir motivasyon kaynağı olacağını düşünmek hayal değil. Öyle görünüyor ki; Belçika, Türk siyasetçilerin güçlenmesiyle her iki ülke arasındaki sosyal ve siyasi bağları daha da güçlendirmeye devam edecek.
Brüksel’in Kalbi Grand Place ve Görkemli Yapıları
Brüksel’de yerel seçimleri atlattıktan sonra şehirde gezmeye Grand Place meydanından başladık.
Burası, şehrin merkezinde tüm görkemiyle duran tarihi bir meydan.
Gün boyunca kalabalık olan Grand Place’a ne kadar erken giderseniz, o kadar sakin bir atmosferde keşfetme şansı yakalayabilirsiniz.
Buradaki binalar, ortaçağ Brüksel’inde ticareti yöneten loncalar için yapılmış, hepsi tarihin izlerini taşıyor.
Meydanın en dikkat çeken yapılarından biri olan Brüksel Belediye Binası, merkezde konumlanıyor. Grand Place meydanında inşa edilip bugüne dek ayakta kalmayı başaran tek yapı olarak bilinen Belediye Binası, gotik tarzda yapılmış bir çan kulesine sahip.
Tüm bu ihtişamıyla meydanın en göz alıcı yapısı olmayı hak ediyor.
Grand Place’de yan yana dizili evler de ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Bir kısmı resmi işler için kullanılmış, bir kısmı ise özel mülk olarak kalmış olan bu evler, farklı mimari tarzlarıyla oldukça etkileyici.
“Le Roy d’Espagne”, “La Brouette”, “Le Sac”, “La Louve”, “Le Cornet” ve “Le Renard” isimleriyle bilinen bu evler, tarihin izlerini yansıtan mimari inceliklere sahip.
Mannaken Pis:
Brüksel’in Maskotu İşeyen Çocuk Heykeli
Brüksel’in ilginç detaylarından biri olan “Mannaken Pis” heykeli, şehirdeki turistlerin mutlaka görmek istediği bir nokta.
61 santimetrelik boyuyla “işeyen çocuk” anlamına gelen Mannaken Pis, şehrin her yerinde karşınıza çıkan hediyelik eşyalarda da kendini gösteriyor.
Belli dönemlerde çeşitli kıyafetler giydirilen heykel, ziyaretçilerin bakışlarını üzerine çekiyor.
Grand Place’dan yalnızca birkaç dakika uzaklıkta yer alan heykel, kimi turistler için oldukça ilginç bulunurken, kimileri “Bu kadar mı?” diyerek şaşkınlığını gizleyemiyor.
Siz görünce ne düşüneceksiniz, merak ediyorum.
Mont des Arts:
Şehre Sanatla Bakış
Grand Place’den çok da uzak olmayan Mont des Arts (Sanat Tepesi), şehri yukarıdan görebileceğiniz harika bir manzara sunuyor.
Bu bölgede yer alan parkın çevresinde Brüksel’in önemli müzeleri yer alıyor.
Mont des Arts’ın büyüleyici atmosferinde, parkı süsleyen modern sanat eserleri de sizi karşılıyor. “Whirling Ear” (Dönen Kulak) anıtı, parkın içinde rüzgarda dönerken estetik bir dokunuş katıyor.