Gazetecilik hayatım boyunca, ilk kez Gazetemizin Kurucusu- Başyazarı Mehmet Emin Güzbey’in destekleriyle Gazeteci İsmail Sagun abimle 10 günlük bir Avrupa iş gezisine çıkma fırsatı buldum. Afyonkarahisar’dan İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'na giderken Kütahya, Bilecik, Sakarya ve Adapazarı yollarını kat ettik.
Yollar, maşallah, kaymak gibi.
Yani, Türkiye'nin karayolu altyapısında oldukça yol kat ettiğini söylemek lazım.
Ancak, iş havayolu ulaşımına geldiğinde, maalesef aynı övgüyü yapamayacağım.
Sabiha Gökçen Havalimanı'nda pasaport işlemlerimizi hızlıca hallettikten sonra Almanya Stuttgart Havalimanı'na doğru yolculuk için saat 10:30’da AJET uçağına bindik.
Tabii ki, ilk kez uçağa bineceğimden dolayı biraz heyecanlıydım, itiraf etmeliyim.
Ama ne olduysa, tam kalkış saati geldiğinde pilot tarafından bir anons yapıldı: "Uçağımız rötarlı kalkacak."
İşte o andan itibaren stres baş gösterdi.
Kalkış beklediğimizden çok daha uzun sürdü.
Saat 12:30 oldu, hala havalanmamıştık.
Biraz endişelendik, acaba bir teknik sorun mu var diye düşünmeye başladık.
Ancak, saatler 13:30’u gösterdiğinde nihayet uçak kalktı.
Bu kadar uzun bekleyişin ardından, hosteslerden neden bu kadar geciktiğimizi sordum.
Aldığım cevap ise oldukça şaşırtıcıydı: "Bir yolcumuzu bekledik." Şaka gibi değil mi? Tam üç saat bir yolcuyu bekledik.
Şimdi, işin komik yanı şu: Hani havalimanlarında kapılar kapandıktan sonra uçaklara yeni yolcu alınmazdı?
O meşhur "geç kalan yolcu" miti hep anlatılır, kapı kapandığında havalimanında dahi olsan uçağı kaçırırsın denirdi. Peki, nasıl oldu da AJET bir yolcu için kapıyı açık tutup, onlarca insanı mağdur etti?
Elbette bu duruma sinirlenmemek elde değil.
Şirketin böyle bir hataya nasıl göz yumduğunu anlamak güç.
Bir yolcu için tüm uçağın bekletilmesi, hem havayolu şirketi açısından hem de yolcuların gözünde ciddi bir itibar kaybına neden olur.
Bir firma, yüzlerce yolcusunun zamanını çalarken, bir kişinin keyfini mi bekler?
AJET gibi bir firmanın bu denli plansız ve yolcularını mağdur edici bir tavır sergilemesi gerçekten sinir bozucu.
Kısacası, bu yaşadığım tecrübe bir kez daha gösterdi ki, havayolu firmalarının yolcularına daha fazla saygı göstermesi gerekiyor.
Yolcuların zamanı değerli ve bir yolcu yüzünden herkesin mağdur edilmesi kabul edilemez.
Umarım AJET, bu tür mağduriyetleri bir daha yaşatmaz ve gerekli dersleri alır.
Belki de bu yazıyı okuyanlar arasında benim gibi bu tür bir deneyim yaşayanlar vardır.
Uçak yolculuğunun zorluklarını herkes bir şekilde deneyimliyor, ama bir yolcu için üç saat beklemek…
İşte, bunu ilk kez yaşadım.
Bir sonraki yazımda Almanya Düsseldorf’ta düzenlenen Kazel EXPO Fuarı ve Belçika-Brüksel’deki izlenimleri tüm okuyucularımız ile paylaşacağım….