Savaş alanındayız...
Şehitliklerdeyiz...
Mehmetçiğin kanı ile sulanmış topraklardayız.
Necip Fazıl'ın; "İnsan bu, su misali kıvrım kıvrım akar ya,
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya" dediği coğrafyadayız.
"Bölgede" hazırlık var... Gece-gündüz... 26 Ağustos hazırlığı... 30 Ağustos hazırlığı.
Çiğiltepe'de... Tınaztepe'de... Kocatepe'de...
Arif Nihat Asya'nın;
"Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü" dediği...
Al bayrak dalgalanıyor.
Bayrak gölgesinde bir anıt. "Şehit Baba-Oğul" Anıtı.
Anıtın önünde duruyoruz... Ziyaretçi çok... Yurdun her yerinden... Kadın-erkek... Yaşlı-genç... Ve çocuklar, çocuklar, çocuklar.
***
Roman gibi... Film gibi
Kara Ali Çavuş... Konya'nın Taşkent ilçesine bağlı Çetmi kasabasından.
Kara Ali... 1912 yılında... Eşi ve 8 yaşındaki yavrusu Mehmet ile vedalaşır... Ve... "Balkan Savaşı'na" katılmak için köyünü terk eder.
Cepheden cepheye koşar.
Galiçya... Hicaz... Yemen...
Kafkasya... Tam 11 yıl.
Kurtuluş Savaşı başlayınca...
Çetmili Kara Ali Çavuş, soluğu "Batı Cephesi'nde" alır.
Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde... 19 yaşındaki, "Alay Sancaktarı Mehmet Onbaşı" ile karşılaşır.
Mehmet Onbaşı... 11 yıl önce, ana kucağında bırakıp gittiği oğludur.
Kara Ali Çavuş... 31 Ağustos l922'de... Savaş alanında... 11 yıl sonra kavuşabildiği oğlu Mehmet'in kollarında şehit olur.
Oğul... Onbaşı Mehmet... Düşmanı kovalamaya başlar.
Kader... 9 Eylül 1922'de... İzmir'e giren Türk birliğinin başında... Bir Yunan kurşunu... Yiğit Mehmet şehit düşer.
"Baba-Oğul Anıtı" Dumlupınar'da... Savaş alanında.
Çetmili Kara Ali Çavuş... Oğlu Mehmet'in kucağında.
Anıtın önünde durduk... Çocuklar etrafımızı sardılar... Anneleri babaları... Az ötemizdeydi... Kimi ağlıyordu, kimi Fatiha okuyordu.
***
Gizli oturum... 1922
Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarından... 6 Mart 1922... Ankara Milletvekili... Başkomutan Mustafa Kemal Paşa diyor ki:
"Türkiye'nin ortadan kaldırılmasında çıkarı olanlar birleşmişlerdir."
Atam... 100 yıl sonra durum:
Türkiye'yi, "sıkıştırmak" isteyenler... Yine birleşiverdiler.
***
Kefensiz yatanlar
Kurtuluş Savaşı yılları... Keskin'de (Kırıkkale'nin ilçesi) bir "askeri hastane" kurulur...
Hastane, çarşıda bir "han."
Bir sabah... Doktorlar, hastaneye gelince... Ne görsünler? Hastane bomboş.
Yaralı askerler... Aşçı... Hastabakıcı... Nöbetçi... Hiçbiri yok.
"Firar" işlemi başlatılır.
Jandarma Komutanı Yüzbaşı Mehmet Ali Bey... 2 gün sonra... "Olayı" çözer.
Yaralı askerler ve diğerleri... Gece yarısı hastaneden kaçmışlar... Dağlardan... Patikalardan... Mustafa Kemal Paşa'nın ordusuna katılmışlardır.
Şimdi... Çoğu, "şehitliklerde" yatıyor... Kimi, "Anıtkaya" şehitliğinde... Kimi, "Üç Tepeler" şehitliğinde... Kimi, "Büyük Taarruz" şehitliğinde.
Kimi de... Topağın altında... Kim bilir nerede?
Bu coğrafyada yürürken... Aman dikkat!.. Ayağınızın altında... Mehmet Akif'in dediği gibi... "Kefensiz yatan" şehit olabilir.
***
Yüzbaşı Şekip Efendi
Elazığ-Harput'tan... 1886 doğumlu... Ahmet Tevfik Bey'in oğlu.
Harp Okulu, 1909 mezunu... Sicili, "325-Sv.31." Balkanlar...
Birinci Dünya Savaşı... Erzurum, Erzincan, Kafkas, Filistin cepheleri... Ve sonunda...
"Kurtuluş Savaşı." Başkomutanlık Meydan Muharebesi... "Bölüğünün başında...
Yiğitçe savaşır... 2 bin kadar düşmanı esir alır." Durmaz... "Derinlikteki" düşman toplarını ele geçirmek için ileri atılır.
Ve... Düşmanın cehennem atışı ile karşılaşır... Şehit düşer...
Yanındaki askerlerle birlikte.
"Yüzbaşı Şekip Efendi Şehitliği." Uşak'ta... Çalköy beldesinde...
Altıntaş-Dumlupınar karayolunun kenarında.
Yüzbaşı Şekip Efendi... Ölümünden sonra, 24 Ekim 1922'de alınan bir kararla, "31 Ağustos 1922'den geçerli olmak üzere binbaşılığa terfi ettirilir."
Işıklar içinde yat, "Şehidim... Kahraman Binbaşım."
***
Masal gibi
Yüzbaşı Şekip Efendi... "Geride" eşi Huriye Hanım ile üç kızını bırakmıştır:
Maide... Müfide... Mukaddem.
Mukaddem, öğretmen olur.
Ve... Bir "10 Kasım" gezisinde... Polatlı, Sivrihisar, Afyon, Uşak... Savaş alanlarını... Şehitlikleri dolaşır.
Çalköy'de dolaşırken... "Yüzbaşı Şekip Efendi Şehitliği'ni... Anıtı" görünce...
"Bu benim babam" diye haykırır... Düşer... Bayılır.
***
Kahraman 'milisler'
Kurtuluş Savaşı'nın, "kahraman kadınları" var.
Halide Onbaşı... Nezahat Onbaşı... Şerife Bacı... Erzurumlu Kara Fatma... Halime Çavuş... Gördesli Makbule...
Savaşın, "çocuk kahramanı" da çok.
Konya-Bozkır'dan... Ömeroğlu Hüsnü gibi... Doğum tarihi 1914...
"Henüz 8 yaşında iken" şehit düşmüş...
Mehmetçiğe su taşırken...
"Devletim" hiçbirini unutmamış.
"Adları, anıları" anıtlarda...
Şehitliklerde yaşıyor.
Ve "milisler." Eli silah tutan gençler...
Efeler... Yiğitler.
Onların anısına da bir anıt dikilmiş.
Anıtın "kaidesinde", Mehmet Akif'ten... İstiklal Marşı'ndan iki mısra:
"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda, Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda."
***
Bayram yeri gibi
Gezdiğimiz yerlerde... Şehitliklerde... Afyon'da... Uşak'ta... Şuhut'ta... Dumlupınar'da... Kurtuluş Savaşı kahramanlarının anıtlarında... "Farklı illerden araç plakaları" gördük.
Malatya... Mersin... Konya... Bayburt... Rize... Trabzon... Samsun... Siirt... Ankara... Bursa... İzmir... Kayseri... İstanbul... Yurdun her köşesinden... Yüzlerce araç.
Kimi... Geçerken uğramış.
Kimi... Özellikle gelmiş... "Çocuklarım buraları... Şehitlikleri... Savaş alanlarını görsün... Bir Fatiha okuyalım."
Unutmadan:
"Valilere... Kaymakamlara... Görevlilere" binlerce teşekkür.
Şehitlikler tertemiz... Bölge tertemiz.