KAHRAMANMARAŞ
Yüzyılın depremi... Büyük yıkım... Enkaz... Gözyaşı seli... Feryat... Yara kanamaya devam ediyor... Çadırda hayat... Suların durulması, ortalığın sakinleşmesi zaman alacak.Ve... Günün sorusu... Deprem bölgesinde... Soran sorana:
- Bu şartlarda seçim olur mu?
Evet... Milyonları etkileyen, insanların köyünü kentini terk edip başka şehirlere taşındığı bir süreçte... Tertemiz... Bembeyaz... Şaibesiz... Tartışmasız... Lekesiz bir seçim yapılabilir mi?
***
Sırasını bekleyen gündem
Yüksek Seçim Kurulu ne diyor?
Seçmen listeleri nasıl güncellenecek?
Depremde... Kim öldü, kim hayatta?
Göç sonucu... Hangi seçmen, hangi ile kaydı?
Konteyner yerleşimlerde... Çadır mahallelerde... Seçim sandığı nerelere konulacak?
Seçim güvenliği nasıl sağlanacak?
Bu konular/sorular, siyasetin gündemine, ne zaman girecek?
***
Lütfen
Siyasetçilere... Çeşitli kurumların kalabalık heyetlerine... Bir çift sözümüz var.
Bölgeye bir süre gelmeseniz.
Zira... Sizler gelince... Karşılayanlar... Konvoy... Korumalar... Protokol... Size yaklaşmaya çalışanlar... Görevlilerin işi zorlaşıyor.
Ortalık biraz sakinleşsin... Enkaz kalksın... Sonra gelirsiniz.
***
Yumrukları gevşetme zamanı
Depremin ilk gününden bu yana sahadayız... Deprem bölgesinde Rus da var, Fransız da.
Yunanistan'dan gelen ekip... Ermenistan... Can Azerbaycan'dan gelenler... Koreli... Alman... Herkes yaraları sarmanın gayreti içinde.
Ermeni ile Azeri'nin aynı enkazda işbirliği halinde ter döktüğünü görünce... Sormadan edemiyoruz:
Bizim büyüklerimiz... Siyasetçilerimiz... Parti rozet ve şapkalarını bir kenara bırakıp şu deprem ortamında neden bir araya gelemiyorlar?
Şimdi değilse... Ne zaman?
Dünyaya örnek olacak... Türkiye'nin gergin ortamını yumuşatacak liderler zirvesi neden yapılamıyor?
Bazı liderlerin, Külliye alerjisi olabilir... Zirve Külliye'de değil, Çankaya Köşkü'nde toplanır... İkisi de sonuçta milletin evi değil mi?
Yedi kat yabancının... Sürtüştüğümüz yabancı devlet adamlarının bize el uzattığı şu kritik günlerde... Siyasetçilerimize, sıkılı yumruk yakışıyor mu?
***
Büyük düşünmek
Konuya günlük siyasetin dar penceresinden bakmak... Yanlış. Şu parti... Bu parti... Cumhur İttifakı... Millet İttifakı açısından değerlendirmeler... Yanlış.
Deprem kargaşasında seçim olursa şu ittifakın işine yarar... Ertelenirse öteki ittifakın... Bu tür analizler... Yanlış.
Gün... Küçük hesapları bir kenara bırakma günü.
Gün... Büyük düşünme günü.
Ve... Bir soru daha:
Partiler... Seçmen... Sivil toplum kuruluşları... Kanaat önderleri... Akademi dünyası... Kamuoyu... Büyük düşünmeye hazır mı?
***
Anayasa ve ötesi
Anayasa açık ve net... "Savaş hali dışında seçim ertelenemez."
Şimdi... Erteleme için... Meclis'in toplanması ve Anayasa'nın bu maddesini değiştirmesi şart.
Bunun için de uzlaşma gerekir... Büyük uzlaşma.
İktidar ve muhalefetin uzlaşması.
Ve... Günün ikinci sorusu:
Türk siyaseti böyle bir uzlaşmayı başarabilir mi?
***
Seçim mitingi... Düşünmesi bile ürkütücü...
Depremin izleri, acıları, yaraları yürekleri yakarken...
Seçim kampanyası olacak... Mitingler yapılacak... Seçim otobüslerinde partilerin seçim şarkıları çalınacak.
Bu şartlarda, böyle bir dönemde, seçim kampanyası, mitingler nasıl yapılabilir? Seçim, demokrasi şölenidir... Şenliktir... Düğündür... Bayramdır.
Deprem yarası kanarken, bayram yapılır mı?
***
Enkazda oy aramak
Kahramanmaraş... Hatay... Osmaniye... Adıyaman... Depremin yıktığı her yerde... Milletin morali bozuk... Psikoloji allak bullak.
Manisa... Bursa... İstanbul... Kayseri... Yurdun her yerinden... Yabancı ülkelerden gelen yüzlerce ekip... Gece-gündüz... "Enkazdan canlı çıkarabilir miyiz?" diye çalışırken... Depremden, enkazdan, acılardan oy çıkarmaya çalışmak siyaset değildir.
Böyle bir siyasetin kimseye yararı olmaz.
Siyasetçi... Üç beş fanatik/ militandan aferin alma uğruna küçük düşünmemeli... Kendisini küçültmemeli.
***
Yakışmıyor
Hatay'da gördük... Bir Mercedes... Plakasız.
Plaka yerinde bir yazı var.
Bir siyasi partimizin il başkanlığı yazısı.
Osmaniye... Adana... Kahramanmaraş'ta da benzer araçlar gördük... Parti araçları.
Hangi parti olursa olsun... Bunlar doğru şeyler değil... Ayıp oluyor... Yakışmıyor.
***
Eğer bozuksa maya...
Geçmişte de oldu... Depremlerde... Sellerde... Afetlerde...
Felaketi kazanç kapısına çevirenler... Yağmacılar...
Hırsızlık yapanlar.
Dövseniz ne fayda... Cezaevine atsanız ne fayda.
Boşuna söylenmemiş... "Eğer bozuksa maya, ne ar kalır ne de hayâ."
Acı ama gerçek... Vicdanı tatile çıkmış... Mayası bozuk o kadar çok kişi var ki.
***
Kalpten kalbe
Kırıkhan'da Hüseyin Yayman bizi bekliyor... Osmaniye'de Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İsrafil Avcı... Antakya'da Mehmet Ali Kuseyri... Gideceğimiz daha pek çok yer var... Yolumuz uzun.
Neşet Ertaş usta, "Kalpten kalbe bir yol vardır, görünmez" diyor ya... Bizi bekleyen kalplerle buluşacağız.
Haftayı... Ve dünü özetleyecek olursak...
Panik aşılmış... Korku devam ediyor.
Çok kişi yeni deprem korkusundan evine giremiyor.
Bu korku... Bugünler geçecek... Engelleri yardımlaşarak aşacağız.
Milyonların ilgisi... Edirne'den Kars'a bütün Türkiye'nin desteği... Bu kış soğuğunda, deprem bölgesini ısıtıyor.
Gün kavga günü değil, kucaklaşma günü.
Millet... Bunun öncülüğünü de oy verdiği siyasetçilerden bekliyor.
Zaman... Savaş baltalarını gömme... Nefret söylemini kesme zamanı.