Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti olarak yaklaşık 23 senedir Türkiye'ye ve millete siyaset yoluyla hizmet etmenin mücadelesini verdiklerini söyledi.

Türkiye büyüsün, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olsun diye çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan, mazlum gönüllere huzur veren, bağımsızlığın remzi ay yıldızlı al bayrağı gururla dalgalandırmak için ter dökdüklerini belirtti.

Seçimleri 2.Tur Sonuçları Ve Gelecekteki İran Politikalar Seçimleri 2.Tur Sonuçları Ve Gelecekteki İran Politikalar

85 milyonun her bir ferdini kardeş, yoldaş, kader ortağı olarak gördüklerini ifade eden Erdoğan, "AK Parti, kurulduğu günden itibaren bugüne kadar kutuplaşmanın, kamplaşmanın tarafında hiç olmadı, asla ve asla gerilim siyaseti gütmedi. Türkiye'yi 81 vilayeti, 85 milyon vatandaşıyla bir bütün olarak kucakladık. Ne siyasetimizde ne dilimizde ne hizmet ve eserlerimizde hiçbir zaman ayrımcılık yapmadık. Bizim için doğunun batıdan, kuzeyin güneyden farkı yoktur. Biz, milletten aldığımız yetkiyle hizmet üretirken, vatandaşımızın diline, rengine, inancına, kökenine, yaşam tarzına bakmadık. Biz, ülkemizin her köşesine hizmet götürürken, yatırım götürürken, bize oy verip vermediklerini kesinlikle umursamadık." diye konuştu.

"AK PARTİ, TÜRKİYE'DE SİYASETİN HER ZAMAN MAĞDURU OLMUŞTUR"

İnsan odaklı bir siyaset yürüttüklerini vurgulayan Erdoğan, AK Parti'nin, Kasım 2002'den bu yana her seçimde milletin yoğun teveccühüne mazhar olmasının, birleştirici siyasetinin, kardeşlik siyasetinin, hizmet ve eser siyasetinin bir neticesi olduğunu belirtti.

Gerilim siyasetiyle, kutuplaştırmayla, ayrıştırmayla değil bütünleştirmeyle, birleştirmeyle, yakınlaştırmayla milletten ilgi gördüklerini söyleyen Erdoğan, AK Parti'nin, Türkiye'de kutuplaştırıcı, kamplaştırıcı, ayrıştırıcı siyasetin her zaman hedefi ve mağduru olduğunu ifade etti. Erdoğan, şöyle konuştu:

"Darbe senaryolarını bize karşı yazdılar. 27 Nisan'da muhtırayı bize, AK Parti'ye vermek istediler. Cumhuriyet mitinglerinde bizi hedef yaptılar. Gezi vandalizminin hedefi yine bizdik. 17-25 Aralık'ta bize yargı darbesi yapmak istediler. 15 Temmuz'da doğrudan doğruya bizi hedef aldılar. Bölücü terörün de FETÖ'nün de hedefinde daima biz olduk. Son 22 yılda daha bunlar gibi nice ihanet, nice darbe ve vesayet girişimi yaşadık. Tüm bu saldırılarda, ana muhalefet partisi, bırakın bizim yanımızda durmayı; hukukun, demokrasinin, hatta siyasetin yanında bile yer almadı.

Geriye dönüp bakın. Ana muhalefetin, AK Parti'ye yönelik her saldırının yanında durduğunu, arkasında durduğunu, hatta kışkırttığını görürsünüz. Türkiye'yi kamplara, kutuplara bölerek, ayakta kalma mücadelesi içinde olduklarını görürsünüz. FETÖ'cü hainlerden Gezici vandallara kadar demokrasi düşmanlarının hepsine siyasi himaye sağladıklarını görürsünüz. 14-28 Mayıs seçimlerinde olduğu gibi siyasi çıkarları uğruna toplumun fay hatlarıyla oynamaktan çekinmediklerini görürsünüz."

Siyasette normalleşme tartışmalarına değinen Erdoğan, "Bizim; siyasette yumuşama, muhataplarımızın ifadesiyle 'normalleşme' çabamız, aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır." dedi.

‘DEMOKRASİNİN DE ÇOK PARTİLİ SİSTEMİN DE FITRATINA AYKIRIDIR’

Sıkılı yumrukları açacak olanın muhalefet olduğunu vurgulayan Erdoğan, hançerleri kınına koyacak olanın, dilini, söylemini, siyaset tarzını düzeltecek olanın, yumuşaması, normalleşmesi gerekenin muhalefet olduğunu bildirdi. Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bizim, son bir yılda üst üste yaşanan üç seçim sebebiyle artan siyasi tansiyonu düşürmek için attığımız adımları kimse yanlış anlamasın. İktidar partisiyle ana muhalefet partisi arasında siyasi ittifak olmaz. Uzlaşma olur, normalleşme olur, yumuşama olur ama ittifak olmaz. Zira iktidar ve ana muhalefet arasındaki ittifak, siyasetin de demokrasinin de çok partili sistemin de fıtratına aykırıdır. Biz de zaten böyle çaba içinde değiliz.

Biz, günlük siyasi tartışmaların dışında tutulması gerektiğine inandığımız; ülkemize, milletimize ve devletimizin güvenliğine dair konularda bir ortak bakış açısını, bir ortak duyguyu yakalamaya çalışıyoruz. Sivil ve özgürlükçü anayasa, terörle mücadele ve dış politika gibi milli meselelerde iç cepheyi sağlamlaştırmanın gayretindeyiz. Biz, durduğumuz yerde duruyoruz; muhalefetten ise bizim durduğumuz yere, yani hoşgörüye, yani birleştirici dile, yani kucaklaştırıcı siyasete, yani devleti ve milleti önceleyen politikalara yaklaşmasını bekliyoruz."

"KARŞIMIZDAKİLERİN HAZIM PROBLEMİ YAŞADIKLARI ANLAŞILIYOR"

Samimiyetlerine ve iyi niyetlerine rağmen, muhalefetin çabalarının nasıl karşılık verdiğini bütün milletin gördüğünü kaydeden Erdoğan, "Biz ülkemizin, milletimizin çıkarları için yapıcı davranmaya çalışırken; CHP Genel Başkanı’nın, nezaket üslubunu da aşarak, siyaseti nasıl gerilime sürüklemeye çalıştığını bütün milletimiz yakından izliyor. İadeyi ziyaretimizin üzerinden daha iki gün bile geçmeden yapılan ve daha sonra dozu sürekli artırılan 'çiğlikleri' herkes takip ediyor. Karşımızdakilerin ciddi bir 'hazım problemi' yaşadıkları anlaşılıyor." diye konuştu.

22 yıldır, kimi zaman yalnız kimi zaman da samimi dostlarıyla yürüdüklerini belirten Erdoğan, bu 22 yıl boyunca CHP'den hoşgörü de nezaket de görmediklerini, bundan dolayı da hiçbir şey kaybetmediklerini söyledi. Bugün de siyasi bir kazanç peşinde olmadıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"İstiyoruz ki CHP gerilim siyasetini artık bıraksın, normalleşsin, milli iradeyle barışsın ve bundan da milletimiz ve demokrasimiz kazançlı çıksın. Diyaloğa şans tanıma arzumuz; partimize, hükümetimize ve Cumhur İttifakına yönelik hadsizlikleri kabulleneceğiz manasına gelmez. Edepli olmamız, edepsizliğe göz yumacağımız anlamına asla gelmez. Yumuşak başlıyız ama kimse unutmasın, boynu çekilecek uysal koyun da değiliz. Şimdi çıkmışlar, sabah-akşam sürekli 'suç ortaklığından' bahsediyorlar.

Suç ortağı arayanlar, kendilerini fazla yormasın, nereden geldiğini ve halen nereye gittiğini tam olarak açıklayamadıkları para kulelerine baksınlar. Suç ortağı arayanlar, bize laf söylemeden, bize çamur atmadan evvel, sözde 'kent uzlaşısında' kimlerle yol yürüdüklerini sorgulasınlar."

Editör: Nurbanu Soy