Cumhuriyet demek... Malatyalı ilkokul öğretmeni Hafize Hanım ile banka memuru Mehmet Sıddık Özal'ın oğlunun... Başbakan... Cumhurbaşkanı olabilmesi demek.
Cumhuriyet demek...
Isparta'nın İslamköy'ünden Ümmühan Demirel ile çiftçi Yahya Demirel'in oğlunun... Başbakan... Cumhurbaşkanı olması demek.



Adviye Gül ile Kayseri Tayyare Fabrikası'nda çalışan tornacı Ahmet Hamdi Gül'ün oğlunun... Başbakan... Cumhurbaşkanı olması demek.
Tenzile Erdoğan ile Rize-Güneysulu gemi kaptanı Ahmet Erdoğan'ın oğlunun... Başbakan... Ve halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı olması demek.
Yaşasın Cumhuriyet.

***

YAŞASIN DEMOKRASİ

Türkiye Büyük Millet Meclisi... 1923... Cumhuriyet'in ilan edildiği gün.
Kürsüde bir ihtiyar... Karahisarı Şarki Milletvekili Mehmet Emin Bey.
"İsimsize şeref, esire hürriyet, zayıfa hak, sefile saadet verdirecek Cumhuriyet" diyerek konuşmasına başlıyor:
 Cumhuriyetin temellerinin, arzın (dünyanın) temelleri kadar sağlam olmasını isterim.
 Ben... Bu ihtiyar arkadaşınız... Cumhuriyet'in hak ve adalet güneşinin zayıf ve kuvvetli bütün alınlara nurunu saçmasını isterim.
 Ve... Cumhuriyet ruhu önünde üç kere "Yaşasın Cumhuriyet" diyerek... Cumhuriyet'i taziz etmelerini dilerim.
Yüce Meclis'in bütün üyeleri... Coşkuyla haykırırlar:
"Yaşasın Cumhuriyet... Yaşasın Cumhuriyet... Yaşasın Cumhuriyet."
Cumhuriyet'in 100. yılında... Aynı coşkuyla... Haykırmayı sürdürüyoruz:
"Yaşasın Cumhuriyet... Yaşasın demokrasi."

***

NATO KAFA... NATO MERMER

Cumhuriyet'in ilanından iki gün sonra... 31 Ekim 1923'te... İstanbul basını... Tevhidi Efkâr Gazetesi... Başlık:
"Efendiler! Devletin adını taktınız... İşleri de düzeltebilecek misiniz?"
Gazete yönetimi öfkeli... Cumhuriyet'e karşı... İşte yazının giriş cümlesi:
"Haftalardan beri Cumhuriyet, Cumhuriyet diye tepinen, herkesin kafasını şişiren efendiler."
Yazı uzun... Bir cümle daha paylaşalım:
"Cumhuriyet'ten faydalı işler beklemenin abes olduğu aşikârdır."
Sadece Tevhidi Efkâr Gazetesi değil... İstanbul basınında Cumhuriyet'i kötüleyen, yerden yere vuran o kadar çok ki.

***

'HAİNLER... ALÇAKLAR'

Kurtuluş Savaşı... Milli Mücadele... Bir millet uyanıyor... Fakat...
Halkın direşine takoz koyan da çok... Batı... Ve içimizdeki işbirlikçileri.
Bunlar... Cemiyet bile kuruyorlar.
Büyük Atatürk'ün... Nutuk'ta... "Heyeti Fesadiye" diye sözünü ettiği Askeri Nigehban Cemiyeti.



Yani... Ortalığı karıştıranlar grubu.
Amaç... Milli Mücadele'yi sekteye uğratmak.
Atatürk... Büyük Nutuk'ta... Bunlar için neler söylemiyor ki... "Hayvan" diyor... "Ebleh" diyor... "Hain... Alçak" diyor.
Atamız... Yaşasaydı... Ve yüksek bir tepeden hâlimize baksaydı... Galiba aynı sözleri tekrarlardı.
İçimizdeki karıştırıcılar... Yabancılarla işbirliği yapanlar... Fitne, fesat makineleri için.

***

'GÜNCELLEME ŞART'

Kitap... Birinci Meclis'in Düşünce Yapısı... Prof. İhsan Güneş... Türkiye İş Bankası Yayını... Sayfa 77.
Ve... Büyük Atatürk'ün, kitapta yer alan sözleri:
"Ülkede karışıklık yaratarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gücünü kırmak isteyen İngilizler, bazı milletvekillerinden yararlanmaya çalışmışlardır."
Prof. İhsan Güneş'in kitabının güncellenmesinde yarar var.
Zira... Atatürk'ten sonra da... Bugün bile... Şuradan, buradan beslenen... Devletin uçağı ile Cumhuriyet'in sembol kurumlarına bomba yağdıranları destekleyen, koruyan... İçimizde... Her kesimden... O kadar çok kimse var ki.
Onlar da kitapta yer almalı.

***

ÖYLE BİR KİTAP Kİ...

Sadık Albayrak... Gazeteci... Yazar... Yerli, milli, inançlı, iddialı ve mücadeleci bir kişilik... Cezaevlerinde geçen yıllar... Ağarmış saçlar.
Yorgun demokrat... Şimdi kitap yazıyor.
Dünü... Bugünü... İşbirlikçileri... Yabancı hayranlarını anlatan bir kitap.
Kitabın adı, kafasında... Hazır.
"Hilafetçi Cumhuriyetçiler... Münevver Aydınlar."
Kitapta... Abdülhamid dönemi... Meşrutiyet... Ve sonrası... Her şey var.
Sevgili Sadık Albayrak.
Ha gayret... Bitir artık şu kitabı... İçimizdeki Amerikan yanlılarını... Darbe meraklılarını... Paralı ajanları anlat... Ki... Bilmeyenler de öğrensinler.

***

MİLLİ İRADE

Büyük Atatürk... TBMM'nin yeni yasama yılı açılışında mutlaka konuştu... 1938'e kadar.
1938... Gazi hastaydı... Meclis'te... Onun konuşma metnini Başbakan Celal Bayar okudu.
Konuşmalar kitap oldu... TBMM yayını.
1923... Gazi Paşa'nın konuşmasından sadece bir cümle:
"Milli irade ve amaçlarına uymayanların sonu hüsrandır."
Hüsran... Milli iradeye kafa tutan son darbeciler... 15 Temmuz'da ülke yönetimine el koymaya çalışanlar... Sonları hüsran oldu.
Kimi kaçtı... Kimi hâlâ saklanacak delik arıyor.
Milli irade ise... Dimdik ayakta... İnançlı... Cumhuriyet'e de, demokrasiye de sahip çıkıyor.

***

ACI AMA GERÇEK

Cumhuriyet'in ilanından üç yıl öncesi... Tarih 9 Mayıs 1920.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışının üzerinden henüz 15 gün geçmiş.
Meclis'te kapalı oturum... Yani gizli.
Kürsüde Mustafa Kemal Paşa... İşte tutanaklardaki sözleri:
"Milletvekili niteliği taşıyan birtakım adamlar, İngilizlerin parası ile milletin içine girip kışkırtıcılıkla görevlendirilmişlerdir."
Atam! Büyük Atatürk!
Var... Evet var... Birtakım adamlar... Dünün kışkırtıcılarınınhainlerinin benzerleri... İşbirlikçiler... Bugün de varlar.

***

KUTLU OLSUN

Mutluyuz... Gururluyuz... Coşkuluyuz... Cumhuriyetimiz 100 yaşında.
Büyük Ata'mızın... "Milli irade, kendi istikametinde bir nehir gibi coşup taşacaktır" dediği gibi...



Kurduğu ve yeni nesillere emanet ettiği Cumhuriyet de... Çağdaş uygarlık yolunda coşup taşıyor... İlerliyor... Kalkınıyor... Yükselmesini sürdürüyor.
Büyük bayram kutlu olsun.