"Anket Çöplüğüne Dönüşen Ülke: Seçim Yılı Misyonu ya da Aldatmacası mı?"

Anketler Gerçeği Yansıtıyor mu?

2024 yerel seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte, anket yapmak adeta bir eğilim haline geldi. Telefonu eline alan herkes anketler düzenliyor. Bu durum, anket şirketlerinin güvenilirliğini sorgulatan bir hale geliyor ve toplumu bu konuda kaygılandırıyor. Kasıtlı olarak düzenlenen ve yalnızca algı oluşturmayı hedefleyen bu anketler, ülkeyi anlamlandırmak bir yana, bir anket çöplüğüne dönüştürüyor.

Gerçekleri manipüle etme amacı taşıyan köşe yazıları da bu duruma tuz biber oluyor. 'Ben bu şekilde duydum, bu böyle olacak' tarzı temelsiz yorumlar, anketlerin ve dolayısıyla gerçeklerin değerini düşürüyor. Peki, seçim anketleri gerçeği ne kadar doğru bir şekilde yansıtabiliyor?

Yerel seçimler yaklaştıkça, anketlerle uyanıp anketlerle yatmaya başlıyoruz. Haber programlarından köşe yazılarına, tartışma programlarından anket raporlarına kadar toplum üzerinde anket bombardımanı başlıyor. Farklı anket şirketleri tarafından yürütülen bu çalışmalar sonucunda elde edilen veriler, genellikle birbiriyle paralel ya da bir ölçüde farklı sonuçlar içeriyor. Bu durum, anket şirketlerinin güvenilirliği hakkında yeni tartışmaların önünü açıyor.

Anket sonuçlarına göre bazı firmalar 'yandaş' olmakla suçlanıyor. Kişiler de kendilerine en yakın buldukları anket sonuçlarına inanmayı tercih ediyorlar. Ancak bu durum, merak edenler için zihin egzersizi olmanın ötesine geçiyor ve politikacıların almakta oldukları önemli kararlar üzerinde etkili oluyor.

İstatistik biliminde espri şeklinde de olsa paylaşılan bir laf vardır: 'İstatistik sayılarla yalan söyleme bilimidir.' Ancak, bir olasılıklar bilimi olan istatistik, katı bir doğruyu sunmaz. İstatistik size 'doğruya en yakın' veriyi sunabilir ve titizlikle oluşturulmuş ve sergilenmiş bir çalışma, bu 'doğruya en yakın sonucu' daha da netleştirebilir, ancak kesin bir gerçeği yansıtmaz.

Anketlerdeki verilerde dikkate alınması gereken önemli bir diğer nokta da, ankete cevap vermeyenlerdir. Çünkü genellikle cevap vermeyenler, cevap verenlerden bir şekilde farklıdırlar. Bu durum, anketin ne iyimser ne de kötümser bir sonuç veremeyeceği ihtimalini doğuruyor ve bunun da anketin genel geçerliliğine etkisi oldukça büyük oluyor. Ankete katılmayı reddedenlerin politik eğilimlerinin ankete katılanlardan çok da farklı olmadığı varsayımı, ülkemiz koşullarında kabul görmeyebiliyor.

Bu günlük bu kadar, bir alıntı ile günü noktalayalım.

Loto'da en  büyük ikramiye yaşlı bir dedeye çıkmış.

Bilete büyük ikramiye çıktığını gören oğlu "Babacığım loto kuponuna büyük ikramiye çıktı" dese, babasının kalp krizi geçireceğinden korkmuş.

Tanıdıkları bir doktoru eve çağırmış ve babasına bu haberi alıştıra alıştıra vermesini rica etmiş doktordan.

Ne yapardın?

Doktor yaşlı adamın yanına gelmiş.

Sohbete başlamış...

Laf lafı açar misali konuyu lottoya getirmiş.

Ve sonra "Ahmet Bey, sana lotodan büyük ikramiye çıksaydı ne yapardın" demiş.

Ahmet Bey bu soruya hiç tereddüt etmeden, "Bana büyük ikramiye çıksaydı yarısını sana verirdim" diye cevap vermiş.

Ve doktor o anda kalp krizi geçirip ölmüş.