Sevgili okurlarım işlerimin yoğunluğu nedeniyle sizlerden bir süre ayrı kaldım. Yeniden sizlerle birlikte olmanın mutluluğu içerisindeyim diyerek bu günkü birlikteliğimize yeni bir konu ile başlayalım.
Dünya alışılmış bir dönemi geride bırakarak yenilenmiş bir döneme adım atmış durumda. Bu yeni dönemde, günlük hayatımızdan alışkanlıklarımıza, ilişkilerimizden geleceğe yönelik planlarımıza ve tepkilerimize kadar pek çok konuda önemli değişiklikler yaşanıyor. Her yıl, yeni umutlar ve anılarla hayatlarımıza yön vermekte ve bu sürekli değişim içinde iyimserlikten, iyilik yapmaktan ve en iyiyi hedeflemekten vazgeçmemek gerekiyor. Kalbinizi dinleyin, iyi günleri düşünün ve umutlarınıza sıkıca sarılın ki geleceğimiz aydınlık olsun. Hatırlayın, hayat düşündüğümüz gibidir. Tarihin akışını şekillendiren gençlerimize, bilimin ve fedakarlığın önemi vurgulanmalıdır. Onların eğitimde gösterdikleri azim ve kararlılık, geleceğimizin parlak olmasını garanti altına alacaktır. Gerek tarihimize gerek dünya tarihine ışık tutan büyük bilginlerin, fedakarlıkla dolu yaşamları gençlerimize örnek olmalıdır. İbni Sina ve Mimar Sinan gibi dahiler, emek ve özverinin mücevherleridir. Çağa ayak uydurmak için gerçekleştirdikleri çalışmalar, başarının sırrını en iyi şekilde açıklamaktadır. Toplumları geri bırakan engellerle mücadelede ise gençlerimizin öne çıkan rolü yadsınamaz.
Bilimin yanı sıra gençlerimizin ahlaki ve vatanseverlik değerleriyle büyütülmesi, aydınlık bir Türkiye'nin temellerinin atılması için şarttır. Vatan sevgisiyle donanmış gençlik, medeniyet yarışında ülkemizin en büyük güç kaynağı olacaktır. Geçmişten aldığımız dersler ve atalarımızın mirası, geleceğimizin yönünü tayin edecektir. Necip milletimizin genç kahramanları, tarihe altın harflerle yazılmış destansı zaferlerin temel taşlarından biridir.
Yalnızca dış tehditlerle değil içerideki hain emellere karşı da gençlerimizi bilinçlendirmeli ve onların millî birliğimize ve geleneklerimize bağlılığını pekiştirmeliyiz. İstiklal Marşımızdaki "Korkma!" çağrısının anlamını hatırlatarak yolumuzu aydınlatacak özgüven ve cesareti gençlerimize aşılamalıyız. Bu şekilde eğitim almış genç nesiller, ülkemizi dimdik ayakta tutacak ve yükselen Türkiye'nin teminatı olacaklardır. Her genç bu bilinçle 19 Mayıs'ta Milli Mücadele'nin başlatıldığı günü ve ecdadımızın fedakarlıklarını hatırlamalı, tembelliğe yer vermeden çalışarak ilerlemelidir.
Bir hikaye ile güne noktayı koyalım.
Her gün işe gitmek için otobüse binmeye başlamıştı. Otobüsle giderken bir durak sonra yaşlı bir kadın bindi ve pencerenin yanına oturdu.
Yaşlı kadın bir çanta açtı ve tüm yol boyunca pencereden bir şeyler atmaya başladı, her sabah aynı duraktan otobüse binip aynı şeyi yapıyordu ve bir gün adam dayanamadı, yaşlı kadının yanına gidip, ona pencereden ne attığını sordu.
Yaşlı kadın ona bunlar tohum dedi.
Tohum mu? Neyin tohumları? dedi adam.
Yaşlı kadın; Etrafa bakıyorum ve her şey çok boş... Keşke yol boyunca çiçek izleyerek seyahat edebilsek. Güzel olurdu, değil mi? Bunlar çiçek tohumları, dedi.
Ama tohumlar asfaltın üstüne düşer, arabalar ezer, kuşlar yer... Bence tohumların yol kenarında tutması çok zor? Siz boşuna çabalayıp duruyorsunuz, dedi adam.
Ve yaşlı kadın dedi ki;
Kesinlikle haklısınız. Ama unutmayın ki bazı tohumlar kaybolsa da bazıları çukurda bitecek ve sonunda fışkıracaktır.
Ama... Büyümeleri uzun sürer, üstelik suya ihtiyaçları var, dedi adam.
Ben yapabileceğim her şeyi yapıyorum. Elbet, Yağmurlu günler gelecek elbet dedi ve yaşlı kadın tohum atmaya devam etti...
Adam işe gitmek için otobüsten indi, yaşlı kadının biraz aklını kaçırmış olabileceğini düşündü. Daha sonra bu olayı ve yaşlı kadınla yaptığı konuşmayı unuttu gitti.
Birkaç ay sonra...
İşe giderken pencereden dışarı bakıyordu ki, tüm yolun çiçeklerle dolu olduğunu gördü...
Tek gördüğü rengarenk çiçek açan bir yol kenarıydı!
Yaşlı kadını ve onun uzun zamandır otobüse binmediğini hatırladı. Sürücüye sordu: Tohum atan yaşlı kadın otobüse binmiyor mu? diye.
Şöför yaşlı kadın uzun zamandır otobüse binmiyor sanırım vefat etmiş, dedi.
Adam üzüldü ve koltuğuna geri döndü, çiçekleri izlemeye devam etti.
Aniden küçük bir çocuğun gülüşünü ve haykırışını duydu. Bir kız çiçekleri gösteriyordu... Bak baba... Şu çiçeklere bak ne kadar güzel... Otobüsteki herkes ve adam çiçeklere bakarak mutlulukla gülümsedi.
Sözün özü;
Hayatımızda olmasını ve gerçekleşmesini istediğimiz güzel şeyler için;
Ya olmazsa, başaramazsam, bu yaptığım işe yaramazsa, gerçekleşmesi çok zor, yapabilmem imkansız, bu şekilde yaparsam komik duruma düşerim, diye düşünmemeliyiz.
Umut etmekten ve gerçekleşmesi için çabalamaktan asla vazgeçmemeliyiz!!!
Elbet bir gün umudumuz çiçek açacaktır...
Bizlere bu vatanı kanlarıyla bedel ödeyerek armağan eden, başka bir millete bağımlı yaşayamayacağımızı bütün dünyaya ispatlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere aziz şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum. Bize emanet edilen vatanımızı ve ay yıldızlı bayrağımızı ilelebet gereği gibi koruyacak, aziz şehitlerimizin eşsiz kahramanlıklarını unutmayacak, unutturmayacağız. Ve tarihimizden aldığımız ilhamlarla her gün yeni hedeflere uyanacağız.