ORTAMLAR VE ÇIKAR İLİŞKİLERİ

Gerçekten insanoğlu her daim yapmış olduğu çoğu işlerde öncelikle kendi menfaatini ön plana koyar ve her şeyin ona göre şekil almasını sağlar dahası bu çıkarlar için mücadelesini sürdürür.

Eğlencesine düşkün olmak ayrı şey, ortam insanı olmak ayrı şeydir diye düşünüyorum.

Neyse bodoslama daldık yine…

Herkese selamlar her şeyden önce yeni girdiğimiz yılın tüm dünyada barış getirmesini, sağlık ve mutluluk sunmasını, ailelerimiz ve geleceğimiz için muhteşem anlara dönüşmesini tüm kalbimle diliyorum.

Zor bir yıldı gerçekten.

İnanılmaz olayların yaşandığı ülke olarak sıkıntılı süreçlerin sürdüğü ve dahası savaşların yaşandığı bir yıldı diyebilirim.

Dün gece dikkatimi çeken bir şey daha oldu aracıma yakıt almak üzere bir benzinliğe yanaştığımda içeride yer alan tüm personellerin ellerinde fiyat etiketlerini gördüm ve harıl harıl ürünlerin fiyatları değiştiriliyordu.

Sordum “Ne yapıyorsunuz diye?

Aldığım cevap klasik Türk atasözü gibiydi;

’Abla malum asgari ücrete zam yapıldı, bizim patron ‘kimse eve gitmeyecek. Herkes geç saatlere kadar çalışacak’ dedi. Meğerse yapacağımız iş buymuş. Normal de ben pompacıyım ama görüyorsunuz işte.’’

Zam kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır…

İşte bu anlatmak istediğim de tam bu örnek gibi.

Patron ne derse o olur.

Bir sonra ki adımı ise çıkarcılık maalesef…

Ortamların ve samimiyetlerin artık tükendiği bir noktadayız.

Hatta yok olduğu zamanları yaşıyoruz.

Kimseye maalesef güvenemez olduk.

Hangi ara bu hale geldik şaşırıyorum doğrusu.

Toplum olarak tam bir sarmal yaşıyoruz.

Yaklaşan yerel seçimler ve tercihler konusunda ne yapacağımızı bilemez bir hale geldik.

Şunu hatırlatmakta fayda var.

İnsanlar hak ettikleri liderlerle yönetilirler.

Çoğunluk ne diyorsa odur.

Çünkü demokrasinin gereği de budur.

Sosyal hayatı sadece alkol ve kumar masalarından oluştuğunu zanneden bir kesim de hayatlarını amaçsızca ve yarının ne getireceğini umursamadan yaşıyorlar.

Bakıyorum da şöyle bir etrafıma,

Tamamen alkol sigara ve tüm kötü alışkanlıkları huy edinmiş, toplumla kavgalı, sevgi ve saygıdan yoksun, kötü insanların ablukası var.

Her geçen gün gazetelerin televizyonların ve internet sitelerinin 3. Sayfaları kaza cinayet ölüm ve kâbus kokulu temalar işleniyor ve sayıları da her geçen gün artıyor.

İşte bu yüzden soruyorum.

TOPLUM OLARAK NEREYE GİDİYORUZ?

Sağlıklı Sosyal toplum bilincinin yavaş yavaş yok edilmeye çalışıldığını görüyor ve çok üzülüyorum.

Sözde ortamların dedikodu koktuğu, çekememezliğin kol gezdiği, başarının hakir görüldüğü, ne oldum delisi yöneticilerin boşluğu, dünyayı kendisinin yönettiğini zanneden insanların çokluğu dâhil ortamların ve samimiyetin kesinlikle kalmadığını düşünenlerdenim.

Dolayısıyla şunu anlatmakta fayda var.

Her şey para değildir.

Değer yargıları, anneanneler, edep ve hayâların, gelenek ve göreneklerin, pul kadar değeri kalmadığı zaman Allah yardımcımız olsun.

Bu memleketin inanılmaz derecede rehber hocalara ve psikiyatristlere, psikologlara acil ihtiyacı var.

Son söz olarak şunu söylemekte yarar var.

“ GÜVEN AYNA GİBİDİR. BİR KEZ ÇATLADI MI HEP ÇİZİK GÖSTERİR”

İşte tam burada durup önce kendimize bakmamız sonra eğer etrafımızda yanlış giden bir şeyler varsa eleştiri, ama yapıcı olanından bol miktarda kullanmalıyız.

Sürekli olumsuz ve karamsar bir hava estirmenin kimseye faydası olmadığı gibi, yapılan güzel işleri de muhalefet yapmadan övmek, bence insan olarak tam bir erdem sunmaktır topluma diye düşünüyorum.

Dip not: DÜNYANIN EN BÜYÜK HATALARINDAN BİRİ DE DOĞRU ZAMANI, YANLIŞ KİŞİLERLE DOLDURMAKTIR…

Haftaya görüşmek üzere yeni yılın herkese sağlık barış ve mutluluk getirmesini canı gönülden diliyorum. Kalın sağlıcakla…