Sevgili okurlar,
Şüphesiz, mesleğimiz, yayın organlarımız ve içinde bulunduğumuz durum ve yaşanılan gerçekler bağlamında,
”gazetecilik” konusundaki görüş ve düşüncelerimizi sizlerle, enine, boyuna paylaşıyoruz!..
Eski günlere, gittik..
Bugüne, geldik..
Dilimiz döndüğünce, “durumu, yani içinde bulunduğumuz şartları, siyasi iradenin, medya bakışını”, kısmen de olsa, özetlemeye çalışıyoruz..
Sevgili gazeteci dostum, Şaban Mergül'ün, bir serzenişi ile yazımı sürdürmekte bir beis görmüyorum..
Adapazarı merkezde olduğu kadar, İstanbul'da, medya alanındaki çalışmaları yanında, Akşam gazetesi bünyesindeki başarılı yıllar ardından, emekli olan ve Adapazarı'na yerleşen Şaban Mergül, “Sakarya TV” adı altında, Youtube üzerinden, gazetecilik mesleğini, aşkını sürdürüyor..

SAKARYA'NIN DEĞERLERİ?
Uzatmayalım, Sakarya'nın böyle değerli evlatları var..
“TRT gibi bir kurumda, önemli görevler üstlenmiş, başarılara imza atmış Mehmet Alkaş ile yine İstanbul medya sektörü içinde kendine has çalışmaları ile takdir toplayan, birçok ödülün sahibi olan, Akyazılı hemşerim Hüsamettin Acar'ında, gazetecilik mesleği ile ilgili bağını koparmadan, Bizim Sakarya gazetesi ailesi içinde yer aldığını” paylaşayım..
Yine, bu mesleğin duayen isimlerinden, Suat Beyenal 'in varlığı ile birçok meslek büyüklerimizin aramızdan bir, bir ayrıldığını üzülerek ifade etmeliyim..
“10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” bağlamında, bu duayenlerimiz ile “Sakarya Üniversitesi, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel ve arkadaşlarının da katkı vereceği toplantıları”, neden önemsemiyoruz?
“Sergiler, paneller, konferanslar düzenleyecek, ziyaretler yapacak, gücümüz, imkanımız mı, yok, yoksa heyecanımız mı” kalmadı?

Birliktelik mi, kayboldu?
Aslında, bu etkinlikleri, her bir gazete ailesi de düzenleyebilir..

Onlarda, kendi dertleri ile mi boğuşuyor?
Anlayan biri varsa, anlatsın?

ALKIŞ TUTUP, BENİ SUÇLUYORLAR?
Neyse, sevgili Şaban Mergül'ün kendi kişisel sayfasından paylaştığı, bir hususu bilgilerinizi sunuyorum:
“Yusuf kardeşim, memleket bitmiş! Yollar su içinde ..işçiler kahvehane köşelerindeler.. Günlerce aynı şeyi belgeli halde yayınladım, kimse davaya sahip çıkmadığı gibi, adamlara alkış tutup beni suçluyorlar?. Benden başka da, onlara cevap veren bir kişi çıkmadı? Yazık, bu memleketin durumuna!..”
Gazeteci, yaşadığı çevre, memleketi ve ülkesinin eksiklerini gören, işaret eden, düzeltilmesi için, kalemini, fotoğraf makinesini, kamerasını kullanan ve bunları ilgililere iletindir..
Yoksa, gazeteci, “sırça köşkte oturan, hediyeler bekleyen, al gülüm, ver gülüm içinde olan” değildir..
Gazeteci, “halkına hizmeti, tarafsız, objektif gazeteciliği kendine şiar edinmiş” olandır..
Sevgili Şaban Mergül kardeşim gibi, “memleketin, ülkenin bin bir sorununu televizyon ekranlarından, kendi kişisel sayfalarından, imkanları ölçüsünde gazetelerinde, radyolarında, sanal gazetelerinde duyuranlara da”, tanıklık ediyoruz..

Helel olsun, bu cesur yüreklere!

BİLSE İYİSİNİ SÖYLER?
Maalesef, “tarafgirlik, kutuplaşma, ayrışma, kin ve öfke, adam sendecilik, nemelazımcılık, yüzsüzlük, umursamazlık..” her alanda kendini gösteriyor!.

Gelin, böyle bir ortamda, “siz ülkenin eksikliklerine, yanlışlarına, çürümüşlüğüne, adaletsizliğine, kokuşmuşluğuna” isyan etmeyiniz?

Ülke, bir yerel seçim arifesinde..
Siyasi partiler, aday, adaylarını açıklıyor..
Dikkat ediyorum da, gazetelerde, hep aynı isimler, hep aynı yüzler, hep aynı aday, adayları manşetlerin konusu?
Niye ki?
Bu isimlerin marifetleri mi çok, medya içinde adamları mı?
Bilemem elbette?
İşini bilen, gemisini yüzdürüyor desenize!?
Hani, halk ozanı atışmalarının ,final sözüdür, o?
“Bilse iyisini söyler Sulari” diye?
CHP Grup Başkan Vekili ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel,” Bizi yerel medyada ve sanal ortamda dizayn etmek isteyenler bilsinler ki, CHP, kendi hür iradesi ve meclisi ile gerekeni yapar” diyor..
Vay be?
Bunu da gördük, yaşadık ha?
Evet, Ankara'nın işi çok..
Sakarya'da da, meydanlar, alanlar şenleniyor..
Halen beklenti içinde olan aday, adayları, “öne geçme yarışını” sürdürüyor..

CANDAN SEVMELİ?

Bu heyecanlı, telaşlı ortamda Sakarya Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Yaşar Zımba, diğer spor örgütleri ile birlikte Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce'ye, destek açıklaması yaptı..
Başkan Yaşar Zımba, ”Çoğumuzun cesaret edemeyeceği birçok branşı, ilk önce kendisi denedi, çekinmedi, korkmadı, sporun sadece futboldan ibaret olmadığını gösteren, sporu ve sporcuyu seven Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, bazen ata bindi, bazen yamaç paraşütü yaptı, bazen motosiklet kullandı, bisiklete bindi, otomobil ile off road yarışlarına katıldı.


SPORA KOL KANAT OLDU!
Sağladığı maddi ve manevi destekler ile ilimiz birçok ulusal ve uluslararası spor organizasyonuna ev sahipliği yaptı. Bu organizasyonlar ilimiz spor kültürüne katkı sağlarken, Sakarya ekonomisine 100 milyonlarca lira, Sakarya turizmine, ilimizin reklamına ise, maddi değeri ölçülemeyecek kadar katkı sağladı.

MARİFET, İLTİFATA TABİDİR!
Atalarımız ne güzel söylemiş, ‘marifet iltifata tabidir.’ Her zaman yanımızda olan, bizlere destek olan, ne zaman başımız sıkışsa, derdimize derman olan Sakarya’nın spor da hamisi Başkanımız Ekrem Yüce’ye teşekkürü borç biliriz.
Ekrem Yüce başkanım ile daha büyük başarıları, sporda yeni hizmetleri göreceğimize inanıyoruz ve federasyonumuz adına, kendisine desteğimizi açıklıyoruz” dedi..
Öyle ya, sevecekse insan, candan sevmeli!

AÇIK VE NET OLMAK?
Açık ve net olarak, Başkan Yaşar Zımba ve arkadaşları, cesur bir durum sergilediler..
Kaypak ve ikilem içinde olmadan, ”Sezar'ın hakkını, Sezar'a teslim ederek, bir başka şeffaf duruşa” öncülük ettiler..
Tarihe not düşmek adına, görmemezlikten gelemedim..
Elbette, aday adaylıklarını açıklayan ve yazamadığım adaylarda var..
Bu aşamada olmasa bile, önümüzdeki günlerde onlardan da söz etmek, bu sayfalarda ağırlamak istiyorum..
Bu kent için, insanımız için, görüş ve düşüncelerimizi paylaşmaktan çekinmeyelim..
Bize yaraşan, bu olmalıdır!