Sevgili okurlar,
O büyük, “asrın depremi, felaketinin yıldönümünde”, tekrar “deprem gerçeği” üst telden tartışılıyor..
Tartışılması da gerekli..
Ülkemizin, “11 İl'ini etkileyen depremin, alıp götürdüklerini, geri getiremeyiz ama, gelecek depremlerin de, bizleri yakıp yıkmaması için gerekli tedbirleri alma fırsatımız” var..
Gerçekten zor!..
Hele de depremde, canlarını kaybedenler yanında, malını, mülkünü kaybedenlere, ne demeli?
Sözün bittiği, yer burası!
6 Şubat 2024 Tarihinde yaşanılan, “o yıkımın, felaketin, dramın yıldönümünde”, Hatay'a, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçimler öncesi, “aday tanıtım toplantısı” için geldi..
Keşke, o lafı, o sözü etmeseydi!?
O sözlere de, alkışlar yapılmasaydı?
Beceriksizlik, bu ya?
Kimse, üzerine almıyor?

EMPATİ YAPABİLSEYDİK?
Oysa, empati yapılsaydı, “keşke geç kaldık, imkansızlık, çaresizlik” denilseydi, “öfke ve tepki”, bu kadar büyük olmazdı..
Daha sonra, Hatay'a Sağlık Bakanı Fahrettin Koca geldi..
O da, tepkilerden nasibini aldı..
Ana muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı Özgür Özel' de Hatay'daydı..
Özel'e, beklenmedik, “Hatay Belediye Başkanı Lütfi Savaş tepkisi” geldi?..
Bakalım, “CHP Hatay Belediye Başkanı Lütfi Savaş'ın adaylığı” konusunda, ne tür bir karar verecek?
İnanın, “bu yuh sesleri, bu tepkiler”, öyle kulak arkası edilecek, türden değil?..
Ya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu?..
Halk, İmamoğlu'nu bağrına bastı..
“Ülkeyi mahvettiler, bizi kurtar, İstanbul'u bırakma, bu ucube sisteme son verelim” istekleri arasında, İmamoğlu, Hataylıları teskin etmeye, sakinleştirmeye, gönüllerini almaya, acılarını paylaşmaya özen gösterdi..
Bunlar yaşanılanlardı..

GÖNÜLLÜ ELÇİLERİMİZ İŞ BAŞINDA?
Bir de, madalyonun “Avrupa yüzü” var..
O büyük acı haberin öğrenilmesinden sonra, “Avrupa'da yaşayan Türkler, el, ele vererek, ortaya kalplerini koyarak, yardım kampanyaları” için kenetlendiler..
Gönüllü komiteler oluşturuldu..
Yardım toplama merkezlerinin adresleri ile banka hesap numaraları paylaşılmaya başlandı..
Muhteşem bir birliktelik içinde, yardımlar toplandı..
Gönüllü TIR sahipleri ve şoförleri, toplanan yardımları, “Türkiye'ye sağ -salim ulaştırmanın hazzı ve huzuru içinde, Türkiye ve insan sevgilerini”, ortaya koydular..
Bunlar içinde, bayan TIR Şoförleri ve komitelerde, bayan önderlerde vardı..

KARSU AĞLATTI!
Ve Hollanda'da bir genç sanatçı, Hataylı Karsu!..
Tek başına Hollanda'da, hemşerileri, ait olduğu topraklar için, toplanan yardımlara önderlik etti..
Aynı Karsu, acının birinci yıldönümünde, tekrar Hatay'a gitti..
Canlarını, yalnız bırakmadı..
Hatay'ın “Medeniyetler Korosu” eşliğinde, “ Gönlüm seni arıyor, neredesin sen” türküsünü, gözyaşları içinde seslendirdi..
Karsu, ağlattı bizi!

DEPREM GERÇEĞİ?
Türkiye, tekrar o acı günlerin yıldönümünde, tekrar deprem gerçeğini konuşuyor..

Konuşmalıyız!
Gerçekleri konuşmaktan çekinmemeliyiz..
Yeter ki, yapıcı, geleceğe ışık tutucu eleştirilerde bulunalım..
Bu asrın depreminden, felaketinden dersler çıkartalım..
Nerede, başarılı olduk?
Nerede ve neden başarısız olduk?
“Başta devletimizi yönetenler, yetkililerimiz, seçtiklerimiz de, bu eleştirilerden alınması gerekeni almalı, ona göre eksiklikler” giderilmelidir..
“Geleceğe hazırlanmak” adına, tedbirler alınmalıdır..
Buradan, “tekrar deprem gerçeği ile yaşamak zorunda olduğumuz, Sakarya'ya” gelmek istiyorum.

ÖLÜME DAVETİYE?
Sakarya, çevre il ve ilçeler ile “17 Ağustos 1999 Tarihinde gerçekleşen depremi, yıkımını, acısını” unutamayız!..
Ama yetkililerimizin de, “gereğini yapmadığını”, buradan söylemek, bizlere düşüyor..
Sakarya ovası, sıvı bir toprağı içeriyor..
Bu alana imar izni vermek, “ölüme davetiye değil de” nedir?
Kaldı ki, “hem imara, hem de yatay mimariden ödün, katlı yapılara izen vermek,” bir başka ürküntü kaynağını, teşkil ediyor..
Hem, “bu verimli toprakların canına okumak, hem de ölüme davetiye çıkarmak değilse”, bu nedir?
Kaldı ki, “1999 Yılından kalma, makyaj edilerek, iskana açılan, hasarlı binaların durumu”, yetkililerimizi korkutmuyor mu?
Vebali büyük olur!?

O BÜYÜK TEPKİ?
Lütfen, bilim adamlarına, konu uzmanlarına kulak verelim..
Siyasilerimizin, yetkililerimizin, büyük sorumlulukları var..
Sonra “ ben bilmiyorum, imza atmadım, imar izni vermedim” diyerek, kimse işin içinden çıkamaz?
Unutmayın ki, sorumluluk büyük!
Biliriz ki, ihmal daha büyük!
İşte, “Hatay'da, o tepki yuh seslerini”, hepimiz birlikte işittik!..
“Vicdani ve ahlaki sorumluluklarımızı bilerek, vakit geçirmeden işe koyulmalı, depreme, kenti hazır hale” getirmeliyiz..

ERKEN UYARI SİSTEMİ?
Bu konuda Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce ve arkadaşlarının, ”attığı olumlu bir adımı da paylaşmak” bize düşer..
Evet, depreme karşı “erken uyarı sistemi”, bu kente gereklidir, acilen gereği yapılmalıdır..
Belediyeler, belediye başkanları, sorumlular, mühendisler yapı denetimlerini titiz, en ince ayrıntısına kadar takip etmeli ve incelemelidir..
Karanlıklara, acılara düşmeden, gereğini yapalım!..
Vakit geçirmeden seferber olalım..
Sonra yarınlar ve ihmaller bizi affetmez!