Ne sıcak gündemler var değil mi canım Türkiye’m…

Saniyesinde değişiyor yine…

Mesela geçen hafta çok lazımmış gibi Dilan Polat’la yatıp kalktık.

Konumuza geçmeden önce merhabalar!

Bundan böyle sizlerle bu köşede beraber olacağız. Hep çiçek, böcek yazacak değiliz; ama doğanın, kadının, yeşilin ve gelişmişliğin üzerine bol bol kafa yoracağız hep beraber. Ama şunu unutmayın her daim eleştirileriniz, önerileriniz ve tavsiyeleriniz başım üstüne.

Şehrin sıcak gündemi malum siyaset.

En çok merak edilen konu ise yaklaşan yerel seçimlerde iktidar partisinden belediye başkan adayları ve kimin olacağı…

Muhalefette ise inanılmaz köşe taşları yıkılıyor ve değişimin istendiği bir takım yenilikçi hareketler artık gün yüzüne çıktı diyebiliriz.

Kadının gücü bir kez daha ortaya çıktı.

Ne demişti Meral Akşener Hanım, “Bu adayla kaybederiz. Mecbur kaldım masada olmaya, hiç içime sinmiyor ama şimdi isyan edersem, bak masayı bozdu durup dururken derler”

Hadi onu geçtik Sayın CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın durumu ne olacak şimdi? Belediye Başkanlığına aday olur mu?

Valla onu bilmem ama siyasette artık 24 saat değil, bir saatte her şey değişiyor artık.

YATIRIMLAR TAM İSABET

Yeşilin, doğanın ve çevrenin (sustainable) sürdürülebilirlik adına bir takım projelerin Sayın Zeybek Başkan tarafından yapıldığını görmek gerçekten çok hoş.

Bir kadın yazar olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim, inanılmaz gayretli ve inanılmaz çalışıyor.

Pek çok insanın seçim yatırımı şu, bu diyor ama ben katılmıyorum. Önemli olan yapılabilmesi ve hayata geçmesi. Asıl bunun üzerinde kafa yormak gerek. O yüzden diyorum ki “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”

Şehrin sosyal ve kültür alanındaki boşluğu değerli Valimiz doldurmaya çalışırken, kadına aileye ve iletişime nasıl önem verdiğini de görmek ayrı bir keyif konusu. İlimizin bana göre en büyük eksikliği de kendine ait bir festivalinin olmaması. Motocross’u saymazsak asıl değerlerimiz o kadar çok ki…

Kaymak, sucuk, lokum, mermer, haşhaş, termal, et ürünleri, yumurta, tarihi evler ve son dönem öne çıkan belki de en önemlisi Gastronomi…

Bir festival olmalı.

Bunun adı da kaymak ve lokum festivali olmalı…

Çünkü, tüm Türkiye şehrimizi bu iki öne çıkan değerle daha çok tanıyor diye düşünüyorum.

Geleneksel olmalı, belli bir zaman uluslararası boyuta taşınmalı…

Belediye ve Valiliğin koordineli ve uyumlu çalışmaları da bu işi hızlandırır diye düşünenlerdenim. Eleştiriyi kabul edelim; ama iş hakaret boyutuna gelmemeli.

Eski adetlerin yerini garip adetler almadı mı sizce?

Çok tuhaf adetler sünnetlerde, düğünlerde ve özel anlarımızda artık normalmiş gibi kabul görüyor.

Geçtiğimiz hafta birkaç düğüne gittim. O kadar garip adetler vardı ki, bilirkişiye sordum (anneme) var mı böyle bir adetler diye. “Ne alaka kızım, Afyon’un âdeti bellidir. Üstelik kantarı belindedir” dedi.

Kız tarafı şunu yapar, erkek tarafı bunu yapar diye bana bayağı bir fetva verdi. Ama gördüklerim annemin anlattıklarının yanında hiç alakasızdı.

ZOR KAVRAMLAR… GEL DE ÇIK İŞİN İÇİNDEN

Zor olan bir konu da var, mesai kavramı…

Sabah 8.30 öğlen 12.00, 13.30 akşam 17.00 diye biliyorum. Ama çoğu kamu kurumunda ve özellikle hastanelerde millet saat 16.00 denildi mi ortadan kayboluyor. Doktorundan tutun da, çalışanına kadar …

Valla bir hesap yaptım. Bakalım katılacak mısınız? Yılda 365 gün var dimi? Cumartesi, pazar günlerini çıkıyorum malum dinlenme zamanları kamu için konuşuyorum. Kalan günü aklında tut. Bir ay normal iznin yanında bayram ve resmi tatiller yanında kalan gün ne?

Peki, aldığın para kaç lira? Hadi onu da geçtim, asgari ücretli ve mucize yaratan çalışana ne diyeceğiz? Ev kirası, giyim, kuşam, çocuk, okul, faturalar? Ya bu insanoğlu nasıl geçiniyor vallahi kafam almıyor. Sinema, tiyatro, gezi, tatil hak getire… Sosyal hayat dışarda yemek? Yok yok ben normal değilim. Onu kabul ettim; ama gerçekten çok ilginç dimi?

Yazacak çok şey var; ama hepsini bitirmeyeyim şimdiden.

Haftaya kadar kendinize çok iyi davranın.

Sağlıcakla…