Konfüçyüs’ün bir sözü vardır; "Sevdiğiniz işi yaparsanız, bir gün bile çalışmış sayılmazsınız”. İşini sevgiyle ve aşk ile yapmak, işi sevmemenin yarattığı bütün negatif durumları ortadan kaldırır.

Yaşam içerisinde hayatımızı idame ettirebilmek için her birimiz farklı meslek gruplarına atılmış bulunmaktayız. Kimimiz doktor, kimimiz öğretmen, ressam, gazeteci, avukat, güvenlik görevlisi, mimar... Her bir mesleğin karşıladığı ihtiyaç alanı farklı ve de önemli. Ayrıca her meslek bir bakıma bir başka meslek grubunun ihtiyaç ve konfor alanını sağlamak için de gerekli.

Peki tüm bu meslek dallarına dağılmış kaç kişi işini severek ve tutkuyla yapıyor? Ya da daha değişik bir bakış açısıyla konuyu ele alalım? Sevdiğimiz işi mi yapmalıyız, yaptığımız işi mi sevmeliyiz?

Sevmeden çalışılan her iş bir çile haline gelir ki bu durum ise yaşam sevincimizi bile yok eder. Öte yandan yaptığımız işi benimsemek, kabullenmek ve başarılı olmaya kilitlenmek; layıkıyla görevimizi yapmak kazandığımız parayı hak etmemizi; dolayısıyla başımızı yastığa rahat koymamızı sağlar.

Çalışmak, üretmek ve başkalarına yararlı olmak, insana varoluşsal bir doyum ve mutluluk yaşatır.

Bunları size aktardıktan sonra “Lafı nereye getireceksin” dediğinizi duyar gibiyim.

Öğretmen bir anne babanın evladı olarak benim önceliğim, köşe yazılarım eğitim üzerine olmuştur. Bu gün izninizle bir eğitimciden, bir idareciden ve bir eğitim kurumundan bahsedeceğim.

Sahipata mahallesine yıkılan Yunus Emre Ortaokulu’nun yerine yeni okul yapılmış ve büyük bir ihtimalle 2024-2025 eğitim öğretime başlayacak.

Önce yeni yapılan okuldan bahsetmek istiyorum. Afyonkarahisar Planı, projesi ile harika bir okul kazanıyor. Bu okulun yapılmasında emeği geçenlerden Allah razı olsun. Özel kolejden öte süper bir devlet okulu. Sınıfları son derece büyük, aydınlık ve eski dönem okulları gibi tavan yükseklikleri son derece ferah bir okul.Yağmur suyunu toplayıp arıtan ve tekrar kullanımını sağlayan bir okul.

Ve bu güzel okula da kurucu müdür olarak genç başarılı bir idareci olan Şehit Mustafa Sezer Ortaokulu müdürü Nevzat Çakar Bey getirilmiş. Çat kapı okulu görmeye gittim. Okul müdürü eline ruloyu almış okulun banklarını boyuyor. Bende gayri ihtiyari hemen deklanşöre bastım. Hakikaten çok fazla görmediğimiz bir durumdu. Bazen küçük köylerde, kasabalarda görebiliyorsunuz öğretmenlerimiz okulu boyuyor, tamir ediyor, boya yapıyor ama kentlerde alışık olmadığımız bir durum. Nevzat Çakar’ın Hamidiye Ortaokulundaki ve Şehit Mustafa Sezer Ortaokulundaki başarıları ortada. Bu okula atanması doğru bir tercih olmuş. Başardıkları başaracaklarının teminatıdır diye düşünüyorum. Mutlaka kendisine destek olunmalıdır.

Başarılı bir il Milli Milli Eğitim Müdürü ve yöneticileri, idealist okul müdürleri ve öğretme aşkıyla dolu öğretmenler başarıyı getiriyor. İşte LGS sonuçları, işte YKS sonuçları ortada.

Türü ve kademesi ne olursa olsun, bir okulun başarısında en büyük pay okul müdürünündür.

Etkili bir eğitim-öğretimin gerçekleştirilebilmesinde başarılı bir okul müdürünün yanı sıra okul binalarının mevcut durumu, alt yapı, yeteri kadar personelin bulunması, sınıf ortamında gerekli donanımların varlığı gibi etmenlerin de rolü vardır.

Bu günlük bu kadar diyelim ve bir fıkra noktayı koyalım. Tekrar birlikte olana kadar sağlığınıza iyi bakın efendim.

Bir gün okul müdürünün telefonu çalar. Müdür telefonu açar

- Buyrun?

- Müdür bey, benim çocuğum bugün okula gelmeyecek, biraz rahatsızlandı.

- Peki siz kimsiniz?

- Ben mi? Der çocuk ve devam eder "ben babam" :)