ZONGULDAK
Bölgede siyaset ısınmış... Bartın ve Zonguldak merkezde... Ereğli... Çaycuma... Devrek'te... Seçim havasına girilmiş gibi.
Aday adayı çok... Siyasete duyulan ilgi sevindirici.
Ankara'daki yüksek gerilim buralarda yok... Partililer aynı kahvede... Özlenen manzara.
Sıcak gündem ekonomi... Ve iş.
Filyos... Liman yatırımı... Doğalgaz keşfi... Moralleri yükseltmiş.
Bölgenin kaderi... Genç nüfus iş bulmak için doğduğu topraklardan ayrılıyordu... Şimdi iş ayaklarına geldi... Liman ve doğalgazda binlerce insana ekmek var.
***
MUSTAFA TUTULMAZ
Afyonkarahisar Valiliği'nden tanıyoruz.
Eşi Fatma Hanım ile birlikte, habersiz, köylere gitmeyi severdi... Çarşı, pazar dolaşırdı.
Zonguldak'ta da öyle... Bir gün okulda, bir gün halk pazarında.
Eğitim... Vali Mustafa Tutulmaz'ın önceliği... Öğrencilerin, "vali amcası".
Kadın kooperatifleri... Kadınlara destek... Kadının üretime katılması... Vali ve eşinin, diğer önceliği.
***
KÖKSAL TOPTAN
Millet... Kendisine hizmet edeni unutmuyor... İşte Zonguldak... İşte Bartın... Ve işte Köksal Toptan.
Zonguldak'ta... Köksal Toptan'ın adını taşıyan okula gittik... Çiçeklerle karşılandık... Ve folklor ekibiyle.
Yine Zonguldak'ta... Spor salonu... Konferans salonu.
Bartın'da... Köksal Toptan Lisesi.
Çaycuma'da... Köksal Toptan Bulvarı.
Hoşumuza gitti... Yeter ki hizmet et... Millet, kadir kıymet bilir.
Ve... Akşam yemeği... Mekânın duvarında bir tablo... 3 fotoğraf... Atatürk... Erdoğan ve Toptan.
Evet... Millet, Zonguldak'ta izi de tozu da olan hemşerisi Toptan'ı unutmuyor.
***
EKONOMİ
Yandık... Öldük... Bittik... Nerede bu devlet? Batsın bu dünya... Bölgede böyle bir feryat yok.
Emekli çok... Taş kömürü emeklisi... Evlere, emekli maaşı giriyor.
Bölge, Avrupa'ya göç vermiş... İşgücü göçü... Dönenler, Avrupa'dan emekli maaşı alıyorlar. Dönmeyenler, memlekete para yolluyorlar... Ekonomik sıkıntıya can suyu.
EYT... Emekli maaşı... Asgari ücret artışı... Kırsal kesime destek... Millete nefes aldırmış.
***
HABERAL FIRINI
Gezerken... Bir fırın gördük... Tabelasında, Haberal yazısını okuyunca... Hemen girdik.
Sahibi Osman Haberal... Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın kardeşi.
"Ekmek almak istiyoruz" dedik... Çeşit bol.
200 gram ekmek 5 lira.
Kepekli ekmek... Tuzsuz ekmek... Tam buğday ekmeği... Aynı fiyat.
Kilogramlık ekmek var... 25 lira.
- Osman Bey... Kiloluk ekmek istiyorum... Hediye götüreceğim.
- Kime?
- Prof. Dr. Mehmet Haberal'a.
Başladı gülmeye:
- Abim ekmek yemez ki... Bazen mısır ekmeği yer o kadar... Paranız cebinizde kalsın.
***
BİR ZONGULDAK MASALI
Evvel zaman içinde... Zonguldak'ta bir aile... Medine ve Yaşar Haberal çifti. Fırınları var, ekmek işiyle uğraşıyorlar.
Dört çocukları olmuş... 3 erkek... Mehmet... Ali... Ve Osman.
Ve bir de kızları... Mahiye.
Anne, baba... "Evlatlarımız okusun" demişler:
- Doktor olsunlar... Memlekete hizmet etsinler.
Mehmet... Okumuş... Prof. Dr. Mehmet Haberal.
Ali... O da okumuş... Prof. Dr. Ali Haberal.
Mahiye... Okumaz olur mu? O da diş hekimi olmuş... Mahiye Aktaş.
Sıra gelmiş Osman'a... Uzun hikâye:
Lise son sınıf... Osman, üniversite sınavlarına girmiş... Tıp fakültesini kazanmış.
Ama... Edebiyat dersinden ikmale kalmış.
Önemli değil... Eylülde ikmal sınavına girer... Liseden mezun olur... Ve üniversiteye kaydını yaptırır.
Eylülde... Osman yine sınavı verememiş. Lise diploması olmayınca... Tıp fakültesi artık bir hayal.
Edebiyat öğretmeni kadın... Ve Haberal ailesinin de kiracısı.
Baba Yaşar Haberal, oğlu Osman'ı çağırmış... Demiş ki:
"Oğlum... Eğer öğretmen hanıma saygısızlık edersen, incitici bir söz söylersen, Zonguldak'ta kalamazsın... Seni evlatlıktan reddederim... Gördüğün yerde öğretmeninin elini öpeceksin."
Ertesi yıl... Osman, liseyi bitirmiş... Ve inşaat mühendisi olmuş... 1972-1986... Zonguldak Belediyesi Fen İşleri Müdürü.
Baba Yaşar Haberal ölünce... Osman Haberal, belediyeden ayrılmış... Babadan miras fırının başına geçmiş... Bir yandan da inşaatçılık.
Ne masal ama... Dizi film gibi.
Fırın duvarında bir fotoğraf... Prof. Dr. Mehmet Haberal... Osman Haberal, abisine o kadar benziyor ki... İkiz sanırsınız.
***
BÜYÜK AŞK
Okul ziyareti... Vali ile sohbet... Çarşı, pazar... Fırın... İlçe, belde, köy.
Gezerken bir aile gördük... Anne, baba ve iki çocuk.
Japonca konuşuyorlardı.
Baba... Bizi görünce... Durdu, hatırımızı sordu... Türkçe.
Konuştuk... Eşi Japon... Çocukların Türkçeleri, eh işte.
Eşinin Türkçesi ise... Fena değil.
Sohbetimiz derinleşince... Yine yerli TV dizisi gibi... Bir aşk hikâyesi çıkmaz mı?
***
İROKO İLE MURAT
Zonguldaklı bir genç Malta'ya gider... Murat Enşici. İngilizce öğrenmeye... 20 yıl önce.
Okulda... Japonya'dan gelen bir öğrenci ile tanışır... İroko.
O da İngilizce öğrenmeye gelmiştir.
Arkadaş olurlar... Ve büyük aşk... Murat der ki:
- İroko... Benimle evlenir misin?
- Evet ama bir şartla... Japonya'da yaşamayı kabul edersen.
Sonuç... Aşka karşı durulmaz.
Onlar... Japonya'da yaşıyorlar... Ama her yıl mutlaka Türkiye'ye geliyorlar... Zonguldak'a.
Murat ve İroko Enşici... Zonguldak'ın, Japonya'daki elçileri... Kardeş şehir... Kardeş okul... Sürekli proje üretiyorlar... Türk-Japon dostluğu için.