Afyonkarahisar’ın Çavuşbaş bölgesi Osmanlı zamanlarından bu zamana kadar ayakta duran tarihi evleri ve insanları adeta zamanda yolculuğa çıkartıyor. Geçmişten bu yana yıkılmaz bir kale gibi dimdik ayakta duran tarihi konaklar, görenleri kültürel bir yolculuğa çıkartıyor. Tarihi dokusu bozulmadan restore edilerek eski görünümlerine kavuşturulan bu konaklar Osmanlı mimarisini eski zamanlardaki gibi yaşatmaya devam ediyor.  Dünyanın dört bir yanından tarihi bir yolculuğa çıkmak için birçok turistin konakladığı Afyonkarahisar, ziyaret etmek isteyenler için şahane bir durak halinde.

Mihrioğlu Konağı

Hüseyin Esen’in işletmeciliğini yaptığı Mihrioğlu Konağı diğer konaklardan ayrılan farklı bir özelliğiyle de dikkat çekiyor. Bu konak Afyonkarahisar’da bir ilk olarak Kafe ve restoran hizmeti veriyor. Kahvaltısından akşam yemeğine kadar her türlü yiyecek ve içecek hizmeti Mihrioğlu Konağında vatandaşlarla buluşuyor.

Esen “5 ailenin yani 4 eltinin eviydi!”

Mihiroğlu Konağında 13 yıl boyunca çalışan olarak bulunduğunu ve daha bu yıl devraldığını söyleyerek konağın geçmişinden bahseden Esen “Bu konak 1905’ten 1995 yılına kadar 5 ailenin yani dört eltinin ev olarak kullandığı bir yerdir. Merdivenlerimiz aynı Osmanlı zamanlarındaki gibi haremlik düzende yani erkekler kadınlar ayrı merdivenlerden çıkardı o sistemde” diyerek konak mimarisi hakkında bilgi verdi. Esen ayrıca konuşmasında “Her odanın içerisinde banyosu ve eşyalarını koyduğu yüklükler hala ve hala mevcut. Bu konakta bu aileler yaşamış, 2002 yılında üniversite tarafından restorasyon çalışmaları yapılıyor. Beş yıl civarı eğitim amaçlı kullanılmasının ardından 2007 yılında ailenin dördüncü kuşağından Mehmet ve Halil Mihrioğlu kardeşler kafe restoran haline getiriyor” dedi.

“Osmanlı havasını hissetsinler”

Konakta Afyonun yöresel lezzetleri dâhilinde hizmet vermeye devam ettiğini söyleyen Esen “Ben daha bir yıl önce konağı devralarak konağın tarihi ruhunu yaşatmaya çalışıyorum. Devraldıktan sonra herhangi bir geçmişten kalan parçalarını bozmadan daha fazlasını ekleyerek işletmeye çalışıyorum. Güzelleştirme çalışmaları yapıyorum genelde bahçelerine olabildiğince gül ekerek Osmanlı havasını kokusunu daha fazla hissettirmeye çalışıyorum” söyledi.

Yapımı 7 yıldan fazla sürdü.

Konağın dikkat çeken özelliklerinden bir tanesi de yapım süresi olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumla alakalı olarak Esen “1900 yılında yapılmaya başlamış ama o zamanın şartlarında Ermeni ustalar konağı tam 7 yılda bitirmiş. Ahşabından harcına birde usta işçiliğine kadar tüm konaklarımız insan emeğinin, işçiliğinin yansımasıdır. İçerisinde bulunan her bir eşyası perdesinden halısına, ibriğinden süs eşyalarına kadar hepsi ilk aileden kalmadır. Biz burayı restore ederken de belediye gözetiminde yapabiliyoruz” diyen Esen konağın ilk zamanlardaki gibi olduğundan bahsetti.

‘Annemin evinde de vardı’ 

Gelen ziyaretçilerin neredeyse hepsinin buluştuğu ortak paydadan bahseden Esen “Müşterilerimizin konağa geldiğinde en çok kullandığı cümle ise ‘Annemin evinde de vardı’  biz onların geçmişlerini çocukluklarını hatırlatıyoruz bu duygu beni en çok mutlu eden duygudur. Zaten burada olan bütün eşyalar o ailenin kullandığı eşyalar. Zarar vermiyoruz yeni eşyalar koymuyoruz geçmişin izlerini silmiyoruz” ifadesini kullandı.

“Aileye hitap ediyoruz”

Gelen ziyaretçi yoğunluğunun yaz ve kış aylarında değişkenlik gösterdiğini kaydeden Esen “Mesela yazın daha fazla misafirimiz oluyor nedeni ise turistin ve öğrencinin olması. Kışın ise daha çok aile gelir bunu nedeni de konağın aile kültürünü yansıtması. Konak olarak ise yemeklerinden dekorasyonuna kadar daha çok aileye hitap ediyoruz” gelen aileler ile de aile gibi olduğunu anlatarak geçmiş zamanlar için aile ne kadar önemliyse günümüzde de ailenin bir o kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi.

“Sokaklar Afyon yemekleri koksun!”

Konağın yemek menüsünün ise büyük bir çoğunluğunun Afyon lezzetleri ile dolu olduğunu eskiden nasıl Afyon yemekleri kokuyorsa yine Afyon yemeklerinin sokaklarda koktuğunu anlatan Esen “Afyon kebabından tutun patlıcan musakkasına, mantısından meşhur ekmek kadayıfına ve köy kahvaltısına kadar hepsi yöresel lezzetler. Türk kahvesinin yanında herkes soda su falan verir biz vişne hoşafı veririz, Afyonun en meşhur lezzetidir. Buraya kahvaltıya gelenler ise kaymağını, sucuğunu, menemenini yemeden gitmezler. Biz gelen misafirlerimize her zaman Afyonkarahisar’ı tanıtmak ve hissettirmek için çabalıyoruz” dedi.

Kaynak: GİZEM İDE