"Vali Yiğitbaşı'nın Ev Sahipliğinde Cumhuriyet Resepsiyonu Göz Kamaştırdı: Kusursuz Organizasyon İçin Emek Verenler Alkışı Hak Etti"

Korel Termal Otelde, 29 Ekim Cumhuriyet bayramında Vali Kübra Güran Yiğitbaşı ve Vali Yardımcımız Mehmet Keklik'in ev sahipliği yaptığı bir resepsiyon düzenledi. Resepsiyon, hem çapında hem de gösterişinde, en zarif ve tatlı ayrıntılara kadar dikkat çeken bir organizasyondan daha fazlasıydı.

Vali Kübra Güran Yiğitbaşı'nın zarif ev sahipliği ve Vali Yardımcısı Mehmet Keklik'in özverili çabaları sayesinde, her konuk kendisini özel hissetti. Tamamen hoş ve keyifli bir ambiyans yaratılmıştı.

Çocukların salonun çevresinde özgürce oynadığı ve eğlendiği geniş ve konforlu alanlar da dikkat çekiciydi. Bu kolaylık yetkililere teşekkürü hak ediyor.

Tabii ki, bu başarılı etkinliğin gerçekleşmesinde Korel Termal Otel Genel Müdürü Ümit Uysal ve ekibinin emeklerini unutmamak gerekir. Operasyon Müdürü Ali İhsan Yılmaz, Halkla İlişkiler Sorumlusu Ayşe Turunç ve Baş Aşçı Nuri Erbil, salonun tasarımı ve yemeklerinin beş yıldızlı lezzeti, konukların gözlerinde büyük bir takdirle karşılandı.

Ancak ne yazık ki, herkesin memnuniyetini sağlamak her zaman mümkün olmuyor. Her ne kadar organizasyon eksiksiz ve kusursuz olsa da, eleştiri kaçınılmazdır. Ancak eleştiri yaparken, farkındalık ve etkin biçimde eleştiri geliştirme yeteneği kazanmak önemlidir. Herkesin beklentilerini karşılamak her zaman mümkün olmayabilir ama yapıcı ve teşvik edici bir eleştiri daima hoş karşılanır.

Elbette eleştirmek kolay. Daha salondan ayrılmadan sosyal medyada eleştirenler oldu. Bu büyük organizasyon için ter akıtanları birkaç cümle ile eleştirmek ne kadar adil. Sanırım en çok bu çalışanlar haksız eleştireliler karşısında üzüldüler. Salonda hizmet için koşturan onlarca gençler terleri soğumamışken yapılan eleştirileri hak etmiyor. Salonda yanılmıyorsam bin iki yüzden fazla konuk vardı. Bu kadar kişiye aynı anda servis yapmak elbette imkânsız. Bence daha hoş görülü ve sabırlı olunmalıydı. Ne organizasyonlar gördük, davetli oldukları halde salonlara giremeyen, girip oturacak yer bulamayan dakikalarca sandalye gelecek diye bekleyen misafirler, on kişilik masaya on dört kişi oturmak zorunda kalanlar oldu. Bunlar unutuldu mu ?

Sonuç olarak, Vali Kübra Güran Yiğitbaşı'nın ev sahipliği ve Korel Termal Otel ekibinin çabaları sayesinde, bu 29 Ekim'de gerçekleşen Cumhuriyet Günü Resepsiyonu başarılı bir organizasyon oldu. Ancak, eleştiri yaparken, olup bitenden keyif almak ve tadını çıkarabilmemiz için hepimize düşen görev, eleştiri yaparken yapıcı ve teşvik edici olmaktır.

                                                                  XXXXXX

"Afyon Belediyesi Trafik Problemine Radikal Çözüm: Tek Yön Uygulaması"

Tek Yön Uygulamasıyla Afyon Trafiğine Çözüm

Afyonkarahisar Belediyesi ve Belediye Başkanı Mehmet Zeybek'in çeşitli hizmetleriyle beğeni kazanırken, eleştirilere de maruz kalabiliyor. Ancak, benim bugün odaklanacağım konu; şehrin en önemli sorunlarından biri olan trafik sorununa yönelik olarak getirilen çözüm: Tek yön uygulaması.

Belediye ekiplerinin, Afyonkarahisar'ın en işlek caddelerinden olan Ambaryolu'nda mevcut orta refüjü kaldırıp caddenin trafik akışını tek yönlü hale getirdiği görüldü. Yeşilyol, Gazlıgöl caddesi ve Ambaryolunu sıkça kullanan bir kişi olarak, bu uygulamanın şehir trafiği açısından başarı getireceğine inanıyorum.

Özellikle akşam saatlerinde, trafik yoğunluğunun artığı zamanlarda, Ambaryolu'ndan Yeşil yol üzerinden Gazlıgöl caddesini kullanarak Maliye kavşağına yarım saate yakın bir sürede ulaşabiliyorken, artık tek yönlü trafik uygulaması sayesinde, Ambaryolu, Jandarma kavşağı güzergahını kullanarak aynı mesafeyi ortalama beş dakika içerisinde kat etmek mümkün. Bu tür radikal değişimler ve trafik düzenlemeleri trafiğin daha akıcı bir hale gelmesi için zaman zaman gerekli olabiliyor.

Afyon Belediyesi hizmetlerinden  bahsetmişken Afyon Belediyesine ait bir işletmenin Tuvaletlerinden bahsedeceğim.

Temizlik, günlük rutinin basit bir parçası olmanın yanında toplumlar arasındaki yaşayış ve medeniyet tasavvuru farklılıklarının bir göstergesi.

Halkımız son dönemde bu alışkanlıklarını yitirmeye başlamışsa da temizlik taviz verilemeyecek bir imani meseledir. Temizlik Türklerde öylesine içselleştirilmiş bir alışkanlıktır ki bu alışkanlığı karşılamak için literatüründe yüzlerce kelime vardır; temiz, temizlik, tahir, taharet, nezih, nezafet, pak, paklık hatta latif, letafet… Bir çırpıda akla gelenlerdir.

Geçtiğimiz günlerde belediyeye ait bir kafenin Tuvaletlerini kullanma ihtiyacı doğdu. Girmemle çıkmam bir oldu. Tam çıkarken temizlik görevlisi kadın tuvaletleri temizlemek için geliyordu. Bu tuvaletlerin hali ne dedim, dememle beraber bana dert yanmaya başladı. “Şimdi temizliyorum yarım saat sonra sizin gördüğünüz şekilde buluyorum” dedi. Aman Allah’ım bu ne pislik. İçeriye girmek mümkün değil, her taraf pislik içerisinde. Bu durum sadece bu işletmeye has değil. Pek çok Camimizin, hastanelerimizin tuvaletleri aynı durumda.

Ne oldu bize, bizim temizlik alışkanlıklarımıza. Eskiden ilkokullarda temizlik konusuna özel önem verilir. Nasıl tuvalete girilir, tuvalet sonrası tuvalet nasıl bırakılır, el yüz temizliği nasıl yapılır öğretilirdi. Artık eski alışkanlıklarımıza dönmeli ve mutlaka okullara Ahlak, sanat ve Muaşeret kaidelerini anlatan dersler konulmalı.

Tefvik Sarı Hocamın kulakları çınlasın. İş yerinde tuvalette bulunan klozetin sağına, soluna, karşısına hatta klozetin kapağına dahi “ Lütfen sifonu kullanınız. Büyük, küçük düğmeye basınız” yazılı kâğıtlar yapıştırdı. Ama nafile. Hiç bir şey değişmedi. İnsanın içinden gelmedikten sonra o alışkanlığa sahip değilseniz ne yazsanız boş.

JAPONYA NASIL BU KADAR TEMİZ BİR ÜLKE OLABİLİYOR?

Okul çantalarını sıralarının üzerine koyup bekleyen çocuklar, uzun bir günün ardından evlerine gitmek istiyor.

Öğretmenleri ertesi günün ders programı hakkında son duyurularını yaparken, sabırla dinliyorlar. Ve sonra, her gün olduğu gibi sıra öğretmenin son sözlerine geliyor:

"Evet çocuklar, bugünün temizlik görev listesi. Birinci ve ikinci sıralar sınıfı temizleyecek. Üçüncü ve dördüncü sıralar merdivenleri ve beşinci sıra tuvaletleri temizleyecek."

Çocuklar ayağa kalkıyor, sınıfın arkasındaki dolaptan, paspasları, bezleri ve kovaları alıp, tuvaletlere doğru yola koyuluyorlar. Ülkenin her yanındaki okullarda benzer sahneler yaşanıyor.

Japonya'yı ilk kez ziyaret edenlerin çoğu, ülkenin temiz olmasından etkilenir.

Daha sonra, çöp kutusu ve sokakları süpüren görevliler olmadığını fark ederler. Akıllarına şu soru gelir: Peki Japonya nasıl bu kadar temiz kalabiliyor?

Sorunun kolay yanıtı: Ülke halkı temiz tutuyor.

Hiroşima Valiliği'nde görevli Maiko Awane, "12 yıllık okul yaşamı boyunca, ilkokuldan liseye kadar, temizlik öğrencilerin günlük programının parçasıdır" diyor ve ekliyor: "Ev yaşamında da anne ve babalarımız, eşyalarımızı ve mekanımızı temiz tutmamanın kötü olduğunu öğretir."

Sosyal bilincin bu unsurunu okul müfredatına eklemek, çocukların çevrelerinin farkında olmalarını ve temiz olmasından gurur duymalarını sağlıyor. Çocuklar büyüdükçe, kendilerine ait çevre olarak gördükleri mekânlar da sınıflarının dışına çıkıp, mahalleleri, şehirleri ve ülkeleri oluyor.

Biz ki Dünyaya medeniyeti, kültür ve sanatı götüren Osmanlının torunları maalesef acınacak haldeyiz.

Lafı çok uzattım sanırım, yeni bir yazıda birlikte olana kadar sağlığınıza ve insanlığınıza iyi bakın efendim.