10 Kasım’da neler yaşandı?
10 Kasım 1938 tarihinden önce neler oldu?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk hasta olmasına rağmen ülkesi için çalışmaktan geri kalmadı.
Gazi Mustafa Kemal’in ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı.
1938 yılı başlarında Yalova’da bulunduğu sırada ciddi olarak hastalandı ve yaşadığı hastalık sonucunda başlanan tedavisi olumlu sonuç vermişti, ancak vatanı ve milleti için çalışmalarına daha fazla ara vermek istemeyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, tam olarak iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk hastalığının tekrar nüks etmesine ve artmasına sebep oldu...
Atatürk, 6 Mayıs’ta Ankara’dan döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul’a gitti…
Doktorlar tarafından yapılan detaylı kontroller sonrasında siroz hastalığı teşhisi konuldu.
Hastalığı durmadan ilerliyordu onun hastalığını duyan Türk halkı sağlığı ile ilgili haberleri merakla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu.
Ancak Mustafa Kemal Paşa hastalığının ciddiyetini çoktan kavramıştı.
BUNUN ÜZERİNE MUSTAFA KEMALPAŞA VASİYETİNİ KİME VE KİMLERE BAĞIŞLADI...
5 Eylül 1938 yılında vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarına bıraktı...
HASTALIĞI DÜZELİR GİBİ OLMUŞTU...
Ekim ayı ortalarına gelindiğinde durumu ve morali düzelir gibi oldu...
Ancak arzuladığı halde Ankara'ya gelip Cumhuriyet’in 15. yıl dönümü törenlerine katılamadı.
29 Ekim 1938’de kahraman Türk ordusuna yolladığı mesaj Başbakan Celal Bayar tarafından okundu… Ata’nın son mesajı şu şekildeydi...
“İŞTE O MESAJ”
Zaferleri ve mazisi insanlık tarihiyle başlayan her zaman zaferle beraber medeniyet nurları taşıyan kahraman Türk ordusudur...
Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerefini hariciyi her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifenin her anı ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inancı ve itimadı vardır diyerek Türk ordusuna olan güvenini belirtmişti…
Son 2 gün ne yaşandı...
Son günlerde Ata'nın hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasım'da sağlığı ile ilgili raporlar yayınlanmaya başlandı...
Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu ancak kurtulması için gösterilen çabalar sonuç vermedi...
Dolmabahçe Sarayı’nda 10 Kasım 1938 sabahı saat 9’u 5 geçe insan için değişmez kanun hükmünü uyguladı..
“Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı”
Türk milleti atasını kaybetmişti ancak bu kara haberle yalnız Türk milleti değil bütün dünya yasa büründü...
Büyük veya küçük birçok devlet onun cenaze töreninde bulunmak için temsilciler gönderdi…
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar yolladılar.
VE SON YOLCULUGUNA UĞURLANDI
16 Kasım günü Ulu Önder Atatürk’ün naşı Dolmabahçe Sarayı’nın büyük salonunda defnedilmişti...
Şimdi düşünüyorum da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölüm yıldönümünde nasıl daha güzel ve farklı şekilde anlatabilirdim ki,
Her yıl kutlanan 10 Kasım’da neler yaşanıyor biraz gözümüzde canlandıralım…
Her yıl 10 Kasım sabahı bir başka olur sonbaharın verdiği kasvetli bir hava, sessizlik içinde olur sokaklar anlamsızca, tüm kanallar ANITKABİR’deki törenleri gösterir otellerde, iş yerleri, tüm evlerde bu kanallar açıktır...
Aslolan 7’den 70’e büyük küçük herkesin meydanlara akın ederek kurulan törenlerde aynı acıyı paylaşmak için bir araya gelmesidir.
Belki de onu hiç tanıma fırsatı yakalayamayan yeni neslin yüreğinde bu acıyı hissetmeleri bir sadakat göstergesi değil midir?
Peki, bırak hareket etmeyi gözlerini dahi kırpmadan orda nöbet tutan askerlerin göz yaşını silen anneler…
Aradan geçen 84 yıla rağmen tüyleri ürperten o saatte,
Hayatlarımız bir dakikalığına durur. Yaşam olabildiğine rengini yitirir…
Ona olan sadakatimizi ise değil bir gün 365 gün boyunca kalbimizde yaşatırız
Son söz olarak;
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Mustafa Kemal Atatürk
NUR İCİNDE UYU ATAM.