Sevgili okurlar,
Bizim Sakarya Gazetesi’ndeki bu köşeden, dilimiz döndüğü kadar, "milli birlik ve beraberlikten, vatanseverlikten, iri, diri ve bir “ olmaktan söz ediyorum..
Elbette anlayan anlıyor, anlamayanları da, dikkate almıyorum!
Evet “milli” olmak gerek!
Benim tarafım bu...
Bir parti, mensubiyetinin ötesinde, “bir fikrin, bir kültürün temsilcisi” olarak yazıyorum.
Beğenen, beğenir!
Beğenmeyenler, umurumda bile değiller.
“Milli heyecanlara, coşkulara, başarılara” iştirak etmeyecek te, ahkam mı keseceğiz?
Sultanlarımızın başarısını, lütfen gölgelemeyelim?
Kafa ütülemeyi de, bırakınız artık?
Önemlisi, “milli başarılara imza atan, emeğe geçen, katkı sunanların yanında olmak, başarıları ile gururlanmak, tebrik etmek, takdir etmek, onları alkışlamak, teşvik etmek, yanlarında olmak ta, bir başka hasletimiz, değerimizdir...”
AH BİR BİLSELER?
“Millet” olmanın, “tasada ve sevinçte” buluşmanın, en güzel örneklerinden birine vesile olan, “Türk Kadın Milli Voleybol Takımımızın, Brüksel’de destan yazması, baş tacımız olarak kürsüye çıkması, kupa ile bizleri coşturması, yüzlerimizi güldürmesi, bileklerinin hakkı ile “Avrupa Şampiyonu” olması” az şey değildir...
İşte bu, azmin ve bir iradenin zaferidir!
Kınalı elleri ile ojeli tırnakları ile rakiplerini saf dışı ederek, “İstiklal Marşımızı”, Brüksel’de tüm dünyaya dinlettiren, Albayrağımızı göklerde, ellerde, gönüllerde dalgalandıran voleybolcularımızın her biri ile iftihar etme zamanıdır, bu zaman...
Brüksel, evimiz gibi değil miydi?
Salon Albayraklarla süslenmedi mi?
Kızlarımız, gençlerimiz, orada tek yürek değil miydi?
Ah bir bilseler, işte biz buyuz lo!
TÜRK KADINI
Maalesef, böyle “milli heyecan ve duygulara hasret kaldığımız günlerde, Brüksel’de destansı bir başarıya, zaferlere imza atan Sultanlarımız kadar, yönetici, teknik kadro ve bu kadronun bir parçası olarak, her maçta onlarla birlikte olan Avrupalı Türkeri'de” tebrik etmek, gerekmez mi?
“ Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” diyerek, Türk kadınına, kızlarına, analarımızı, bacılarımızı hedef gösteren, onlara bir başka değer yükleyen Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “aydın, parlak, ışıl, ışıl Türkiye'sinin Brüksel’de yazdığı bu destansı zafer”, birilerini rahatsız etmişse, etsin be birader!?
Ayrıca, “hem Avrupalı Türkleri, hem ülkemizdeki insanımıza büyük bir moral değer veren, Sultanlarımızın bu şampiyonluk sevincini yaşayan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, hemen zafer akabinde, tebrikleri ve bizzat telefon açarak, kızlarımızın heyecanına, coşkusuna ortak olması”, bir başka güzelliktir..
Keşke, şarkıları ile milli duygularımıza ortak olan, bir başka değerimiz Tarkan’ın, kızlarımız ile buluşmasını TRT gösterebilseydi?
Ne kaybedilirdi ki?
Hala, “bu sansürcü zihniyet” ha?
Yazıklar olsun!
ÖZLENEN BUDUR?
İşte, özlenen Türkiye budur!
“Tasada, sevinçte” birliktelik budur!
“Bağnaz, tutucu, fitneci, nifak odaklarına”, Sultanlarımızın her bloğunun, her smacının(şamarının) yanında olma günü, bugündür..
Böyle bir günde, inanın Brüksel’de olmak, ne güzellik idi..
Ben, bu sevinci, bu coşkuyu Sakarya’da ekran başında yaşadım..
Ama kızlarım, Belçikalı Türkler, “Sultanlarımızın başarısını alkışlamak, al bayrağımızı taşımak, sevinçlere ortak olmak, halaylar çekmek, Erik dalı oyunu havası ile birliktelik sergilemek için”, oradaydı..
Ben de oradaydım..
Görmediniz mi, ey şirret, nifakçılar?
Küçük Elif’im bile, bayrağını kapıp, Brüksel’de “Türkiye, Türkiye” nara atmışsa, bu güzellik elbette Sultanlarımızın yarattığı, bize armağan ettiği coşkudan, başarıdan, şampiyonluktan öte, bir şey değildir..
Kırmızı, onlara ne güzel yakıştı..
Ya, göğüslerindeki ay-yıldız..
Ya, şampiyonluk madalyası, kupası..
YETER Kİ, BİRLİKTELİK YAPALIM!
Teşekkürler Sultanlarımıza gelsin!
Az bile!
Bunların başarısını hazmedemeyenlere aldırmayınız?
Onların aklı hala, Sakarya boylarında, Afyon'da, İzmir’de, İstanbul’da Kahramanmaraş, Antep’te destan yazanların zafer coşkularının kıskançlıklarında ise, millet olarak bizler doğru yoldayız!
Demek ki, birlik ve beraberlik ettiğimizde başaramayacağımız, geçemeyeceğimiz engel yoktur..
Yeter ki, birliktelik yapalım...
Bu başarı, salt Sultanlarımızın başarısı değildir..
Bu başarı aydın, geleceği parlak Cumhuriyet’in kızlarının olduğu kadar Atatürk Türkiyesi'nin başarısıdır.
BAŞ TACIMIZSINIZ!
Ayrıca, Brüksel’de Sultanlarımıza başarılı bir şekilde ev sahipliği yapan Belçika’ya, Belçika’da Türk misyon şefliklerine, Belçika’da ve Avrupa’da yaşayan Türklere olduğu kadar, maçlara insanımızı taşıyan “sevgili Murat Koyuncu, Sefa Akyol(Bizz Türk), maçları kaçırmayan, bilet telaşında olan, olmayan, bayrağı alıp, kırımız-beyaz renkler içinde salonu dolduran”, o “Türkiye Sesinde” birliktelik yapanlara, gönülden teşekkürler, selamlar..
İyi ki varsınız!
Ya siz,” Filenin Sultanları”, baş tacımızsınızdır!
Türkiye, Türk Milleti, sizi karşılamak için, bağrına basmak için hazır..
Zaferleriniz kutlu olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 5 Eylül 2023
TAZİYE!
Sakarya’nın, Karasu’nun, ülkemizin bir değeri, milleti ile gururlanan, ülkesine sevdalı, bir Karasu yiğidi, beyefendisi Muzaffer Tatlı’yı kaybetmenin üzüntüsü içinde, ailesine, sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Allah, gani, gani rahmet, cennet mekan eylesin!
Sen unutmayacağız kardeşim!
Uğurlar olsun!