Sakarya'da yaşayan bir kişi, uzun süreli bir birlikteliğin ardından eski sevgilisiyle yollarını ayırdı. Ancak, ayrılığın ardından sanık eski sevgilisiyle sürekli karşılaşıyor ve onu rahatsız ediyordu. Sanık, eski sevgilisinin gittiği yerlerde karşısına çıkarak anlamsız sözler sarf ediyor, aracıyla etrafında dolaşıyor ve oturduğu kafenin önünden defalarca geçerek rahatsızlık veriyordu.

Eski sevgilisinin sürekli huzurunu bozan ve rahatsız eden bu eylemler, sonunda şikayete dönüştü. Eski sevgili, sanığı şikayet ederek dava açtı. Sanık hakkında "kişilerin huzur ve sükununu bozma" suçlamasıyla dava süreci başlatıldı.

YEREL MAHKEMENİN KARARI

İlk duruşmada, yerel mahkeme sanık hakkında beraat kararı verdi. Mahkeme, sanığın atılı suçu işlemediği gerekçesiyle davanın düşürülmesine karar verdi. Ancak, bu karar, mağdur tarafından itiraz edildi.

Acun Ilıcalı Hapisle Karşı Karşıya! Şok İddianame Kabul Edildi! Acun Ilıcalı Hapisle Karşı Karşıya! Şok İddianame Kabul Edildi!

Mağdurun itirazı üzerine dava, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi'ne taşındı. Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin beraat kararını kaldırarak, sanığın "kişilerin huzur ve sükununu bozma" suçunu işlediğine karar verdi. Sanığa 6 ay hapis cezası verildi.

YARGITAY’IN TEMYİZ KARARI

Sanık avukatının mahkumiyet kararına yaptığı itirazın ardından, dosya Yargıtay 12. Ceza Dairesi'ne gönderildi. Yargıtay, temyiz incelemesinde, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi'nin verdiği mahkumiyet kararını inceledi. Yapılan inceleme sonucunda Yargıtay, sanığın eylemlerinin suç teşkil ettiğini ve mahkemenin doğru bir değerlendirme yaptığına karar verdi.

Yargıtay, "Eyleme uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği anlaşılmakla, temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verilmiştir." diyerek, sanığın 6 ay hapis cezasının onanmasına hükmetti.

Yargıtay’ın onadığı bu karar, eski sevgilisini sürekli rahatsız eden kişinin, hukuki olarak sorumlu tutulacağı anlamına geliyor. "Kişilerin huzur ve sükununu bozma" suçunu işleyen sanığa verilen ceza, hem kişisel huzuru ihlal etmenin hem de mağduru psikolojik olarak etkilemenin suç sayıldığını bir kez daha ortaya koymuş oldu. Bu tür davalar, kişisel sınırların ihlali ve psikolojik şiddetle mücadelede önemli bir örnek teşkil ediyor.

Kaynak: AA