Büyükelçi Küçükyılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 21 Kasım’daki Cezayir ziyareti öncesi, geçmişten günümüze Türkiye-Cezayir ilişkilerini değerlendirdi.

Türkiye ile Cezayir’in “iki kardeş devlet, bir ümmet” olduğuna dikkati çeken Küçükyılmaz, iki ülke arasındaki bağların, Barbaros Hayrettin Paşa ve kardeşlerinin 1516’da Cezayirlilerin çağrısı üzerine Avrupa kıtasından gelen çeşitli saldırılara karşı Cezayir’i korumak üzere Yavuz Sultan Selim tarafından bu topraklara gönderilmesiyle başladığını belirtti.

Osmanlı-Cezayir ilişkilerinin 1830’da başlayan Fransız sömürgeciliğine kadar devam ettiğini söyleyen Küçükyılmaz, Fransızların Cezayir’deki en önemli Osmanlı eserlerinden Keçiova Camii’ni Saint Philippe Katedrali’ne çevirdiğini ifade etti.

Gazilere özel günlerinde müjde Gazilere özel günlerinde müjde

Cezayir’in istiklal mücadelesinin lideri Emir Abdülkadir’in direniş hareketinden sonra Fransızlara esir düşmesi ve Paris’e götürülmesinin ardından Osmanlı Padişahı Abdülmecid’in girişimleriyle önce Bursa’ya, daha sonra da Şam’a yerleştiğini hatırlatan Küçükyılmaz, Emir Abdülkadir’in Şam’da da Osmanlı adına görev alarak buradaki Dürzi isyanını arabuluculuk yaparak bastırdığını, pek çok masum insanın hayatını kurtardığını, böylece Barbaros kardeşler gibi Emir Abdülkadir’in de Türk-Cezayir tarihinin ortak bir figürüne dönüştüğünü vurguladı.

Türkiye ve Cezayir, sömürge hareketlerine karşı başarı elde eden iki örnek

Küçükyılmaz, Cezayir’de 132 yıllık Fransız sömürge döneminin 1962’de kanlı ve zorlu bir mücadelenin ardından sona erdiğini hatırlatarak, "Burada Cezayir ile Türkiye’nin önemli bir benzerliği ortaya çıkıyor. Türkiye ve Cezayir İslam dünyasında sömürge hareketlerine karşı mücadele edip başarılı olan iki örnektir." dedi.

Sömürge dönemi sonrası Türkiye ile Cezayir arasındaki ilişkilerin hızla kurulduğunu vurgulayan Küçükyılmaz, Cezayir’in 1992-2002 yıllarındaki iç savaşla talihsiz bir süreç yaşamasına rağmen, yaralarını hızla sararak önemli bir aktör haline geldiğini ve büyük siyasi, ekonomik potansiyelini harekete geçirmeye başladığını kaydetti.

Küçükyılmaz, Batılı tarihçilerin bile 1516-1830 arası dönemi zaman zaman “Algero-Turk veya Turko-Algerian” olarak adlandırdıklarına dikkati çekerek, "Hakikaten geçmişte çok iyi işleyen bir ortaklık var. Modern sömürge döneminden önce Cezayir ve Türkiye beraberdi ve bu beraberlik sırasında Akdeniz bir 'Müslüman gölüne' dönüşmüştü." ifadelerini kullandı.

Türkiye ile Cezayir’in Filistin meselesindeki ortak tutumuna işaret eden Küçükyılmaz, "Aslında iki ülkenin güçlü olduğu dönemlerde aynı zamanda düzen kurucu, inşa edici, barış sağlayıcı bir misyon üstlendiğini de görüyoruz. Bu Türkiye ve Cezayir gibi dünya sistemindeki hakkaniyetli ülkelerin güçlü olmaları gerekliliğini ortaya çıkartıyor." diye konuştu.

İkili ticaret hacminde hedef 10 milyar dolar

Türk yatırımlarının bugün Cezayir’de 6 milyar doları aştığını belirten Büyükelçi Küçükyılmaz, şöyle devam etti:

"Türkiye ile Cezayir arasındaki ticaret hacmi de 2022’de 5,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. İnşallah 2023’te biz 6 milyar dolar rakamını aşmayı bekliyoruz. Cumhurbaşkanı'mızın ve Sayın Cumhurbaşkanı (Abdülmecid) Tebbun’un ortaya koyduğu 10 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine de en kısa zamanda ulaşmayı planlıyoruz."

Cezayir’deki görevine eylül başında başladığını hatırlatan Küçükyılmaz, "Bizim atacağımız pek çok adım var, iki ülkenin potansiyeli çok fazla. Bunların başında karşılıklı yatırımları teşvik anlaşmasını uygulamamız geliyor. Yine tercihli ticaret anlaşması ile ilgili müzakere çerçeve belgesinin imzalanıp müzakerelere başlanması süreci geliyor." dedi.

Küçükyılmaz, Cezayir'in milli petrol ve gaz şirketi Sonatrach ile Türkiye Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ) arasındaki anlaşmanın da yenilenmesinin beklendiğine dikkati çekti.

Büyükelçi, Cezayir’de Ziraat Bankası şubesi, Maarif Okulu ve Yunus Emre Enstitüsü Kültür Merkezi'nin açılması dahil, bir kısmı ekonomik bir kısmı kültürel boyutu ilgilendiren 10’u aşkın anlaşmanın gündemde olduğunu belirtti.

Editör: Duygu Özger