Osmanlı Devleti sonrası yapay cetvellerle sınırları çizilen, yapay yönetimlerle

istedikleri gibi yönetilen, kriz kaos bölgeleriyle her zaman ateş çemberi içinde

bırakılan Orta Doğu, mezhepsel ayrılıkların ,çatışmanın sonuna gelebilecek

mi?

Sykes Picot ile bölgeyi paylaşanların karşısına bölge ülkeleri bir güç merkezi

olarak çıkacakları yeni dönemin başladığını görmeleri neleri ifade ediyor.

Orta Doğu için huzur,barış,demokrasinin geleceği bölge halklarının kendi

kaderlerini tayin etme yetisini kullanacakları yeni dönemin Suriye’deki son

gelişmelerle beraber bütün bölgeye yansıyacağı görülmektedir.

Bölgede hakim güçlerin varlıklarını sürdürmek için vekil aktörler üzerinden

kriz ve kaos ortamı yaratarak gelinen sürecin sonunun yaklaştığı

görülmektedir.

ABD,Rusya,İran ve görünmez aktörler Fransa,İngiltere ve Çin bölge

çıkarlarını korumak için yeni stratejileri sahneye koymaya başladıkları bir

dönemden geçmekteyiz.

Küresel ölçekli güçlerin ABD’nin yeni yönetim döneminde Çin’in hedefe

alınmasıyla beraber Orta Doğu bir hedef olmaktan çıkmaya başladığı

sorularını da beraberinde getirmektedir.

Dolayısıyla bölgede huzur ve barış Çin’i hedefe alan ABD için bir güç

toparlanma ve destek kazanma olarak görülürken, Çin ise bölgede stratejik

müttefiki olanlarla nasıl bir yaklaşım ile ABD karşısında varlıklarını korunması

politikalarıyla karşı karşıya kalmaktadır.

Rusya Ukrayna savaşını bitireceğini açıklayan Trump Orta Doğu’dan

çekilmek isteyen süreçleri kendi iç dinamiklerinde vereceği mücadele öncesi

güç toplama olarak değerlendirmek gerekmektedir.

20 Ocak 2025 tarihinde Başkanlığı devir alacak olan Trump yönetimi Biden

yönetiminin politikalarına karşı hem senatoda hemde kongrede çoğunluğu

kazanmasıyla beraber büyük bir güç elde etmiş durumda.

Bunu ABD’nin yeniden güç kazanması ve Çin’e karşı geri kaldığı

ekonomi,uzay,arktik bölgesi teknoloji,üretim alanlarında ABD’nin yeni

politikalarıyla beraber sahneye koyacağı görülmektedir.

Ukrayna’da savaşın bitmesi,Suriye’de huzurun gelmesi,İsrail’in işgal ettiği

alanlardan çekilme sürecini de beraberinde getireceği görülmektedir.

Orta Doğu’da korumasız kalan bir İsrail yerine Trump döneminde Filistin

Devletinin kurulacağı,bölge ülkeleriyle sınırları belli bir İsrail ABD için çok

daha büyük kazanım olduğunu gören bir Trump görülmektedir.

Yeni Dünya Düzeni Trump ile yenilenen dünya düzenine geçiş olarak yeniden

şekillenmektedir.

AB ülkeleri çok büyük sorunlar ile karşı karşıyadırlar. Enerjiden,üretime kadar

bir çok alanda zor bir döneme girdiklerini görmektedirler.

ABD seçimlerinde Trump’ın karşısında yer alan ülkeleri Trump’ın öngörülmez

davranışları ve tutumları beklemektedir.

AB ülkeleri kendilerine çıkış yolları ararken Türkiye’nin kapısını çalmaya

başladıkları görülmektedir.

Enerjiden hammaddeye kadar güvenlik de dahil olmak üzere tek çıkış

yollarının Türkiye ile beraber hareket etmek olduğunu gören

Almanya,Fransa ,İngiltere’de dahil olmak üzere ortak strateji belirleme

planları yaptıkları görülmektedir.

Akdeniz’in geleceği,Kıbrıs ve K.K.T.C tanınma süreçlerinde yeni gelişmeleri

beraberinde getireceği, Türkiye’nin ilkeli ve istikrarlı politikaları Asya’dan

Afrika’ya kadar bir çok bölgedeki politikalarının kabul görmesiyle beraber güç

konumunun artması Batılı birçok ülkeyi rahatsız ederken, Türkiye olmadan yol

alamayacaklarını görmelerini sağlamaktadır.

Batı’nın Asala,PKK,YPG,DHKP-C,DEAS terör örgütleri,Sevilla Haritası ile

Akdeniz’e hapis etme,Adalar Deniz’de adaları silahlandırma,Batı Trakya’ya

askeri yığınaklar yapma,GKRK ABD’nin silah ambargolarını kaldırması,üs

edinmesi,GKRK’de İsrail’den hava savunma sistemleri alınması ve kurulması,

Akdeniz’deki enerji kaynaklarına çökmek,Libya,Sudan,Yemen,Suriye,Irak

dahil omak üzere Türkiye karşıtı politikaların çöktüğü görülmektedir.

Bölgenin Osmanlı Devleti ile 400 yıl huzur ve barış içinde yaşadığı

unutulmamalıdır. San Remo Konferansı, I. Dünya Savaşı’ndan sonra, 18-26

Nisan 1920’de, Osmanlı Devleti topraklarının paylaşılması ve Osmanlı Devleti

ile yapılacak olan Sevr Antlaşması’nın şartlarını hazırlamak için, İtalya’nın

Sanremo şehrinde toplanan milletlerarası San Remo Konferansında Bizi

parçalayan ülkelerin bugün kendi geleceklerini koruma adına Türkiye’nin

kapısını çaldıkları görülmektedir.

Türkiye’nin;

İstanbul Anlaşması ile Ukrayna Rusya Savaşının bitmesine karşı çıktıkları,

East-Med Projesinin adının anılmadığı,

Mavi Vatan ile Akdeniz tezlerinin çürütüldüğü,

IMEC projesi ile bölgede Türkiye’nin yok sayıldığı,

Kalkınma Yolu projesi ile devam edildiği,

East -Med projesi ortaklık anlaşmasını imzalayanların tek çıkış yolunun

Türkiye olduğunu gördükleri,

İran’ın mezhep çatışmalarıyla bölgede oluşturduğu vekil aktör dönemi ile Şii

Hilali projesinin çöktüğü,

Katar Doğalgaz Boru Hattının gündeme tekrar gelmesiyle Suriye dahil bir çok

ülkenin ekonomik kazanım ve refaha ulaşacağı,

Bölge ülkelerinin stratejik serbest ticaret anlaşmasına doğru adım attıkları ,

kazançları ve güvenlikleri için Türkiye ile beraber hareket etme dönemin

geldiğini gördükleri,

Savunma ve güvenlik ürünleri için Türkiye ile yol yürüme kararlıklarını

gösterdikleri bir cesaretlenme dönemine girdikleri,

Suriye sonrası bölgede bir çok dinamik değişimlerin olacağını gösterdiği

görülmektedir.

Bu durum ise Türkiye’yi bölgede yok sayanların kayıp ettiği gerçeğidir.

Irak ile başlayan Libya, Azerbaycan Suriye ile devam eden Somali Etiyopya

anlaşması ile AGİT Genel Sekreterliği ile varlığını ve güç konumunu gösteren

Türkiye için her zaman kazanım insanlık olduğu unutulmamalıdır.