Yeniden merhaba. Bundan sonra haftada en az iki gün bu köşede yazılarımla gündemi yorumlamaya çalışacağım. İnşallah yazılarımızla Afyonkarahisar’ın düşünce ve basın hayatına bir katkıda bulunmuş oluruz.

*

İlk olarak geçtiğimiz yılın ülkemiz ve Afyonkarahisar özelinde en önemli hadiselerinden bir tanesi 31 Mart 2024 yerel seçimleri idi.

Ülke genelinde uzun bir aradan sonra iktidar partisi muhalefet partisinin altında oy aldı.

Afyonkarahisar’da ise, 1945 yılından sonra CHP ilk kez Afyonkarahisar Belediyesini kazandı. 79 yıl sonra hem de bir kadın belediye başkanı ile bunu yaptı. Dahası yüzde 52 gibi ezici bir oranla bunu başardı CHP adayı Burcu Köksal.

Ne oldu ise bundan sonra oldu. Afyonkarahisar gerek seçim döneminde Burcu Köksal’ın ‘Dem çıkışı’, gerekse Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile bu konu üzerinden yaşamış olduğu polemik –hatta bir nevi restleşme- ülke gündeminde yer buldu.

Seçim sonrası ise gündem Ak Parti adayının son gün lüks araçla yürüyüşe katılması, seçim sonrası ise Burcu Köksal’ın odasında ‘Böcek’ araması yapılması gibi şehre ve halka hiçbir faydası olmayan polemiklerle Afyonkarahisar ulusal gündemin merkezinde sık sık yer almaya devam etti.

Şimdi ise heykel meselesi, okullarda dağıtımı engellenen tatil kitabı mevzuu, yeniden açılan tesisler gibi konularla sürekli olarak Ak Parti ve ona yakın medya organları tarafından Burcu Köksal aleyhine bir gündem inşa edilmeye çalışılıyor.

Siyasette muhalefet etmek önemlidir. Hatta millet menfaati açısından zaruridir.

Yalnız bunun yerinde, zamanında ve dozunda yapılması esastır.

Ancak ve ancak somut ve nesnel deliller ile eleştiri, yapıcı tenkit vatandaşta karşılık bulur.

Siz iktidarın atadığı kamu görevlileri ile çocuklara dağıtılacak bir kitabı engellerseniz, bu sizin başınızı ağrıtabilir.

Siz her konuya başladığınızda 75 liraya 4 çeşit yemek verilen Kent lokantasını, 5 liraya çay satılmasını alaycı bir üslupla küçümsemeye başlayarak cümleler kurarsanız o paylaşımlarınız seçmen tarafından hakkaniyetli bulunmayabilir.

Bu metot 2019-2024 arasında İstanbul’da İmamoğlu için, Ankara’da Mansur Yavaş için çok yoğun kullanıldı.

İktidara yakın tüm çevreler- ilk önceleri- 2024 seçimlerinde hem İmamoğlu’nun hem de Yavaş’ın mağlup olacağını düşünüyorlardı. “İstanbul bizim hizmetlerimizi özledi. 5 yıldır çivi çakılmıyor” diye düşünüyorlardı. Mansur Yavaş’ın hiçbir büyük eser ortaya koyamadığını sıklıkla dile getiriyorlardı. Ama sonuçlara baktığımızda iki büyükşehirde de o acımasızca eleştirilen, hatta sık sık engellenen başkanlar çok büyük farklarla seçimleri yeniden kazandılar. Burada ekonomik sebepler, emekli aylıkları ve iktidarın yanlış politikaları etkili olmuş olsa da, fark bu sebeplerin  izah edemeyeceği kadar yüksek bir biçimde sandığa yansıdı.

Yani demem odur ki acımazsızca muhalefet etmek, engellemek, küçümsemek vatandaşta ters tepki yapıyor.

Hele Burcu Köksal gibi milletvekili olduğu dönemde muhalefette olmasına rağmen halkın beğenisini kazanmış siyasi bir figür hiçte kolay yıpratılacak bir rakip değildir.

Bence Afyonkarahisar’ın kentsel dönüşüm gibi önemli sorunlarını ortaya koyarak, çözüm önerileri ile birlikte işbirliği teklif ederek beraber çözmek için bir yumuşama politikası geliştirilmeli.

Belediyenin çalışmadığı, üretmediği konusunda peşin bir yargıyı halka dikte etmek yerine, ona destek verildiği, vatandaşın tercihine saygı duyulduğu hissettirilirse seçmen bu hakkaniyeti mutlaka takdir edecektir.

Siyasetin en temel kurallardan birisi, seçmenin oy verdiği siyasi şahsiyete makul oranda bir zaman ve fırsat tanıdığı gerçeğidir.

Halkı ile arasında güçlü bir bağ bulunan hiçbir siyasetçiyi kolaylıkla alt edemezsiniz.

Seçmen iktidara getirdiğine sahip çıkar, önüne engel çıkartılmasını kabul etmez. Verecekse cezayı kendisi vermek ister. Başkalarının cezalandırması durumunda savunmaya geçer, sahiplenir, kredisini talep etmez, hatta ek kredi verir.

Bunun yüzlerce örneği olmuştur. Süleyman Demirel’in 6 defa gidip 7 defa geri gelmesi yaptıklarından ziyade engellendiğinden ötürü olmuştur. Hakeza dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görevi başında iken bir şiir okudu diye görevinden el çektirilmesi –hatta hapse atılması- seçmen tarafından asla kabul görmemiş, tam tersine bunu haksız bulan Türk seçmeni ona hayatı boyunca kullanabileceği adeta sınırsız bir siyasi kredi tahsis etmiştir.

*

Bütün bunları seçimlerden önce “Burcu Köksal kazanamaz”, “CHP Afyonkarahisar’da asla birinci parti olamaz” dendiği zamanlarda % 50 üzeri oy oranı ile gelebileceği öngörüsünü paylaştığım iktidar partisine mensup dostlarıma seçim öncesi sıklıkla uyardığım gibi şimdi de uyarma ihtiyacı hissediyorum.

Böyle muhalefete devam ederseniz Burcu Köksal sizi Raysız Tramvaya bindirebilir. Sizi sizin yapmak istediğiniz icraatlarla köşeye sıkıştırabilir. Siz her ne kadar “bunlar bizim projemizdi” diye konuşun.

Tarih düşünenleri değil icraatı yapanları yazar.

Sonra demedi demeyin..