Ülkemizin AK Parti iktidarlarında özellikle yatırımlar konusunda katedilen mesafeler gerek finansal olarak gerekse sağladığı-sağlayacağı katma değer açısından her türlü takdirin üzerindedir.
2023 yılına geldiğimizde 11 ilimizde meydana gelen asrın felaketi depremler ile can kayıplarımız (Tekrar Allah’tan rahmet diliyoruz) hepimizi çok üzdü, derinden yaraladı.
Resmi açıklamalara göre,bölgenin yeniden inşası için 104 Milyar dolar finansman ihtiyacı olacağı açıklanmaktadır.
İktidarın bu yıldan başlayarak konutların teslimine başlaması, şehirlerin yeniden inşasına önemli bir ışık tutmaktadır.
Sanayisinden eğitime, sağlığa, ticarete bütün sektörler birkaç yıl içerisinde işlerlik kazanacaktır.
Buna tüm kalbimizle inanıyoruz.
Pandemi süreci ile başlayan ekonomik sorunlar tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizi de ziyadesiyle etkilemektedir.
Uygulanmakta olan maliye ve para politikaları ekonominin dinamiklerini ayakta tutmaya maalesef yeterli gelmemiştir.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, görevi devir alırken kameralar önünde Eski Bakan Nurettin Nebati’nin gözünün içine baka baka gerçek ekonomik normlara dönmekten başka bir yolun olmadığını söylüyordu.
Bir başka deyişle, 'Bakan’a uygulamakta olduğun politikalar ekonomiyi yönetememiştir' diyordu.
Enflasyonun hızla yükselmesi, döviz kurlarındaki artış sonra bir argüman olarak düşük faiz politikasından vazgeçilmiştir.
Enflasyon ile mücadeleden sorumlu Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 22 Haziran’da yaptığı Para Politikası Kurulu (PPK) Kararıyla politika faizi 650 baz puanlık artışla yüzde 8,5'tan yüzde 15'e yükseltildi.
Şimdi de 17.5’e yükseltildi.
Değerli okurlarım...
Faiz konusu her zaman biz Müslümanların bir gündemi olarak yaşantımıza sirayet eder.
Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de faizi açıkça yasaklamış ve biz de harfiyen inanır, iman ederiz.
Bu nedenle, faizin artırılması-düşürülmesi toplumumuzda her zaman büyük gündem oluşturur.
2021 Yılı Mart ayında dönemin Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal başkanlığındaki PPK Kararıyla faiz 200 baz puan artışla 19’a yükseltilmişti.
O gün bir çok kesim piyasanın beklentisi 100 baz puan iken neden 200 baz puan artırıldı diye Bakan Ağbal’ı eleştirdi.
Ve dahası Ağbal görevinden alındı.
Ankara’da görüştüğüm Merkez Bankası çalışanı bir arkadaşımız 200 baz puan artışını o günlerde bazı ülkelerin faiz artışına gittikleri gerekçesiyle bu artışın yapılmış olabileceğinden bahsediyordu.
O günlerde birçok gazeteci,köşe yazarı, ekonomist, siyasetçiler Naci Ağbal’ı acımasızca eleştirirken; bugün aynı kişiler geçen ay yapılan faiz artışını yeterli bulmayıp daha yüksek rakamları telaffuz edebilmektedirler.
Bu büyük bir çelişki değil midir?
Piyasanın beklentilerini karşılamamaktadır demektedirler.
Kur Korumalı Mevduat (KKM) yürürlüğünü korurken bile dövizdeki artış fren tutmamaktadır. Ayrıca KKM’nin de devlete olan yükü tartışma konusudur.
Şahap Kavcıoğlu Merkez Bankası Başkanı olmak yerine onay makamı olarak görevini tamamladı.
Dahası faiz indirimlerinin piyasa faizlerine etkisi olmadı.
Reel faiz yerini korur veya yükselirken politika faizinin düşürülmesi ile yetinildi.
Özellikle özel bankalar tarafından hiç dikkate alınmadı.
Ekonomik düzen içerisinde faiz herkesi her sektörü etkilemektedir.
Enflasyonla mücadelenin de olmazsa olmazlarındandır.
Anlaşılan o ki, bundan sonraki PPK toplantısında faiz artırımı devam edecektir.
Seçimlerinde etkisiyle işçi ve memura yapılan zamlar, EYT’nin yürürlüğe girmesi derken kamunun maliyetleri artmaktadır.
Devlet bu maliyetlerin bir şekilde karşılayacaktır.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıkladığı Milli Dayanışma Paketi bir göstergedir. Resmi Gazete’de okuduk.
KDV, ÖTV ve harçlara büyük oranda zamlar geldi.
Bir çok üründen alınan vergilerde artışa gidildi.
Bedava doğalgaz nedeniyle enerjinin enflasyona olana etkisi azalmışken bile Haziran ayı enflasyon %3.92 arttı.
2002 öncesi koalisyon hükümetlerini hatırlar gibi oluyoruz.
Vatandaşa verilen zamlar, iyileştirmeler bir şekilde vergi ve harçlarla geri alınmaya çalışılıyordu.
Çalışıyordu diyorum çünkü vatandaşa yüklenen yükler ödenmiyor, ödenemiyor.
Sonuçta Vergi barışı gibi değişik adlarla çıkarılan kanunlarla yıllar önce alınamayan vergi ve harçlar tahsil edilmek isteniyordu.
Bu bir sarmaldır.
Bir çözüm aracı olmamaktadır.
Bu sistemde verilen zamlar veya iyileştirmeler bir şekilde geri alınmaktadır.
Yani ne hancıya ne de yolcuya yaranılmaktadır.
*
*
*
SANSÜR YOK AMA...
Bugün 24 Temmuz.
Basın Bayramı...
Basından sansürün kaldırılışının yıl dönümü.
Basında şu anda bir sansür yoktur ama, maalesef ekonomik sıkıntılar, tüm meslektaşlarımıza adeta bir sansür olarak yansımaktadır.
Kim ne derse desin...
Kalemlerin 30-40 yıl öncesi gibi ‘özgür’ yazamadığı bir gerçektir.
‘Özgür kalem’ ler için, öncelikle her basın kuruluşunun ekonomik özgürlüğe kavuşması gereklidir.
Bunun içinde...
‘Birlik-beraberlik’ şarttır.
Kamu ihaleleriyle beslenmeyen basın kuruluşları ve kamudan bir beklentisi olmayan gazeteciler ancak ‘özgür kalem’leri yaşatabilir ve işte o zaman Basın Bayramı tam anlamıyla kutlanabilir.
Her türlü olumsuzluğa rağmen, Basın Bayramı kutlu olsun.
*
*
*
ODAK BİR OKULDUR...
Hazır basından söz etmiş iken...
Çeyrek asrı geride bırakmış olan bir gazetenin yazarı olarak bir kaç cümlede gazetemiz ile ilgili hususlara değineyim:
ODAK’ı 20 Mayıs 1995 tarihinde kardeşlerim ile birlikte kurduk.
O tarihten bu yana da Allah’a şükür yine Aile Şirketi olarak faaliyetlerimiz devam etmekte.
Çok sıkıntılı dönemler geçirdik.
Bundan sonra da daha sıkıntılı dönemlerde geçirebiliriz.
Ama...
Hiç bir zaman yanlışın yanında olmadık, yanlışı savunmadık.
Zamanında ters düştüğümüz bazı idareciler aile fertlerimizle uğraşmaktan geri durmadılar, her türlü yolu denediler ama, onlar Pensilvanya’da diz çöküp sümüklü mendili kapma yarışındayken, biz doğru bildiğimiz yoldan ayrılmadan onlar ile mücadele ettik.
Süreç bizi defalarca haklı çıkardı.
Elbette bizimde eksik kaldığımız, bilmeden yanıldığımız hususlarda olmuştur, olacaktır da.
Ama şunu da ifade edelim ki...
ODAK bir okuldur ve bu okulun paspasına dahi ayağını koyamamış-koyamayacak olan dandikler ile tayfasının bu okul ile ilgili konuşurken daha dikkatli olmaları kendi huzurları için gereklidir.
Daha öncede dediğimiz gibi...
‘Helva’ demesini de, ‘Halva’ demesini de iyi bilir ODAK AİLESİ.
*
*
*
AZ KALDI...
Bir süredir İlimize yeni kazandırılacak olan medya kuruluşu ile ilgili sorular sıklıkla sorulur hale geldi.
Doğrudur...
Afyonun adını daha da yukarılara çıkartmaya olan sevdamız, dostlarımız ile birlikte bizi böyle bir yolda yürümeye sevk etti.
İlimizin de böyle bir birliktelikten, beklentinin üzerinde mutlu olacağını ve bu birlikteliğin rahmet getireceğine inanıyorum.
Bu kuruluş aynı zamanda medya sektörüne de önemli bir heyecan katarken, kaliteyi de daha da yükseltecektir.
*
*
*
GÜNÜN SÖZÜ
Ürümesini bilmeyen köpek, kuzuya kurt salar...