Sevgili okurlar,
Zaman su gibi akıp gidiyor!.
Şair öyle söylemiş ya, “bir üflemelik zaman, durdurmak mümkün değil! Her gün, “ömürden yemeye” devam ediyoruz!
Ne acı, ne hüzün verici, değil mi?
O mutlak sona doğru, adım, adım!..
Yarının ölüleri değilmiyiz?
Gurura,kibire, tafraya, safraya, saltanata, lükse, israfa, harama, yalana, ne gerek var?
Belki yarın, belki yarından da yakın!?
Öyle ya, kimbilir nerede, nasıl?
Bugün felsefe yapmak istemiyorum?!
Parası pul olmuş, istikrar için çırpınan, ama geleceği yaklamak adınada, “birliktelikte kararlı olan, Kazakistan’dan söz ediyorum..
Ah, o dilimizden düşmeyen birliktelik?
Onun ayak izlerini Kazakistan’da görmek, beni Kazakistan adına sevindirdi..
İki günlük bir davet için Kazakistan’ın eski başkenti, elmanın anavatanı Almatı’dayız..
Bizim gibi birçok ülkeden gelen gazeteci meslektaşlarımız yanında, genç gazeteci adayları ile bir araya geldik..
Kazakistan Türkçe Dili Konuşan Gazeteciler Birliği Başkanı sevgili, saygı değer Naziya Bissenova’ın öncülüğünde düzenlenen, “3.Uluslararası Türkçe Konuşan Gazeteciler Forumu” için Almatı’da buluştuk..
Hem Almatı Valiliği, hem belediye ve hem de sponsorların katkıları ile muhteşem bir organizasyonda “birliktelik” yapıldı..
Ne küs, ne, bir birine dargın, ne de ayrılık, gayrılık rüzgarları estirmeden, duayen gazeteciler ile gençler, bir araya getirildi..
Hedef, bellli elbet..
Okuldan mezun olacaklara, meslek ilkelerini öğretmek, basın etik kurallarını anlatmak, diploma sonrası, iş imkanlarının yaratılmasına yardımcı olmak, kaynaşmayı sağlamak, geleceğe dönük projelere imza atmak, aynı dili konuşan, konuşmayan meslektaşlarla güzel ilişkiler kurmak, geleceği yakalamak, tabii ki!?
Toplantıya, ülkede basın yayın kuruluşlarının temsilcikeri, “ burun-kırın” etmeden destek veriyor..
Gazeteci ve yardım sever, idealist yanı ile Naziya Bissenova, aynı zamanda Farabi Üniversitesi’ndeki kariyerini de konuşturuyor..
Öğrencileri, stajyer gazeteciler, etrafında fır dönüyor..
Ülkenin basın yayın kuruluş temsilcileri de, ona bu yolda, köstek değil, destek veriyor..
Ne güzellik, ne birliktelik ruhu ne!
O, bizdeki, vıcık, vıcık, siyasi kutuplaşma burada yok..
Medya mensupları siyaseten bölünmüş değil..
İmrenmemek mümkün mü?
Önce, bir seminer geçirildi, sonra, yarışma ödülleri verildi.
Günün “gala yemeğinde” buluştu, ülkeni gazeteci büyükleri ve istikbal vaadedenleri..Konuk duayen gazeteciler baş köşede..
Muhteşem bir gala yemeği bu!
Meslektaşların buluşması, renkli sahnelere vesile oldu..
Sevgili Türk cumhuriyetlerinden sorumlu Alpaslan Akıncı ustamız ve emekli gazeteci dostumuz Ahmet Tüzün ile diğer ülkelerden gelenlerle, gala yemeğinde baş tacı edildik..
Türk misafirperverliğinin izlerini görmek, bizleri ziyadesiyle mutlu etti..
Ülke milli marşı, hep birlikte söylendi..
Sofralardaki lezzetler, bereketi ve cömertliği, bir başka zenginliği simgeliyordu..
İnanın sofralarda bir “kuş sütü eksik idi”, diye söylenir ya, ama “ kuş yumurtası”, finalde Kazak mantısı eksik değildi..
Sonra Kazak müziğini seslendiren sanatçılar sahne aldı..
Gazeteci arkadaşlarımız, hünerlerini göstermede de yarıştılar..
Konuşmalar yapıldı, danslar edildi..
Gecede, “ sen-ben yarışı” yoktu..
“Biz” olmanın şuuru içinde, gazeteci dostlarımız ile oynamadan, şarkılara eşlik etmeden, şumat( deve sütü) ikramı geri çevrilir mi?
Al sana, birliktelik!
Tebrikler, Türk kızı Naziya Bissenova’ya gelsin!.
Demek isteyince oluyor..
“Bizler, niye bu hallere düştük” demeden, kendimi alamadım!?
Bilen, var mı?
Olmaz mı?
Ah, o siyaset?
Ah, o kıskançlık, çekememezlik?
Ah, o kendini beğenmişlik?
Dağları, sen mi yarattın usta?
“Dağlar” deyince, Tanrı dağlarından söz etmeden olur mu?
Dağlara kurulan, kayak merkezi, teleferik ve kaplıca ile diğer doğal tesisleri, nasıl anlatayım?..
Sadece, Kazakistanlılar değil, dünyanın her yanından gelenler, ülke turizmine katkı yapıyorlar..
Mükemmel, bir kent alt yapısı var..
O , “Türkiye’de şehirlerini yele ve sele verenler”, Almatı’yı görmezler mi?
İşlerine gelmez tabii?
O, sel ve yağmur sularına, nasıl çözüm bulmuşlar, nasıl?
Gel de imrenme, kıskanma?!
Adamlar, yollar, köprüler, tesisler yapmış ya, kıskanan yok!
Elbette, burada da sorunlar var!?
Sorunsuz ülke mi var?
Ama Türkiye, korkarım, “o birlik ve beraberliğini, daha güçlü, daha istekli tesis etmezse”, vah ki, ne vah!
Bizleri Kazakistan’a imrendirenler, ne düşünür bilemem!?
Ama, bu Türk cumhuriyetleri, ayağa kalkar ve “yarın değil, yakın zamanda vazırt “ diye yanımızdan geçerse, şaşırmayınız!
İşte o zaman , “iri, diri, bir” olamamanın acısını, daha çok hissederiz, çekeriz!..
Kalın sağlıcakla!..