Sevgili okurlar,
Elbette, ülkemizde yapılan seçimler bitti, ama tartışmaları bitti mi?
Biter mi?
İktidarı eleştirmeyi bıraktık, ah seni gidi gidi muhalefet!?
“Gidisi” fazla da?
Bir alemiz vesselam!?
Neden mi?
Neden olacak?
“Niye kazanmadı” diye,” muhalefete yüklenmek”, dünyanın hangi ülkesinde görülmüş ki?
Ama bizim ülkede, en kolay işin, “muhalefeti eleştirmek” olduğunu, “sağır sultan” bile biliyor?
Hele de gazeteci, yazar dostlarımız?..
“RTÜK ve İktidar” korkusu mu?
Haydi, haydi?..
“Vur abalıya” (*)misali, yazıyor da, yazıyorlar?
Efendim, "kaç kere yenildi, daha kaç kere yenilecek” diyenlerin sayısı da,  azımsanacak kadar az değil?
Bu ülkede, yıllarca İktidar olan eski Başbakan, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, “ şapkasını kaç kere alıp gittiğini bilmiyor muyuz?
Bizim ülkemizde, “en kolayının düşene tekme sallamak olduğunu” bilmeyen mi var?
Düşene tekme vurmak ha?
“Ne kolaycılık, ne büyük iştir” sanki bu!?
Bütün bunların ötesinde, elbette “muhalefette eleştirilecek, eleştirilmezse, o ülkede demokrasiden söz” edebilir miyiz?
İşte eleştiriliyor!

SUÇLU BULUNDU?
Ama dozu kaçıranların, muhalefete ayar vermeye çalışanların, parmak sallayanların amacı aynı, “muhalefeti yok etmek” değil de nedir?
-Çatlak ses çıkmasın?
-Hak, hukuk, adaletten söz edilmesin?
-İşçi hakları, emekli, dul, yetim ve memur maaşları, günün şartlarına uyarlanmasın?
-İhaleler belli, torpille yandaşlara verilsin, kimse ses çıkarmasın?
-Yapılan hizmetlerin, kaça ve kim tarafından yapıldığı sorgulanmasın?
-Devlet kadrolarına, liyakatlilerin alınması konusunda, gerekenin yapılması için, anayasal hakların kullanılmasının hatırlatılması olmasın?
-Eğitimde, sağlıkta, diğer kurumlarda yaptıklarımız sorgulanmasın!..

SUSKUN MİLLETVEKİLLERİ?

Oh, ne ala memleket!
Ah be kardeşim, iktidar partisinden bir milletvekilinin televizyonlara çıkıp, görüş ve düşüncelerini paylaştığına tanıklık ettiniz mi?
Peki, muhalefet parti temsilcileri?
Televizyonlara çıkıp, "bangır, bangır siyasi görüş ve düşüncelerini” paylaşıyorlar...
“Hem ekonomik gidişata, hem iç ve dış siyasete kadar, her konuda bilgilendirmelerde” bulunmuyorlar mı?..
Muhalefet, burada muhalefet görevini yaparken, iktidar bilgilendirmeleri nerede?
Parmak kaldırmada, indirmede mi?
“Cumhurbaşkanımızın direktifleri ile Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile Cumhurbaşkanımızın öngörüleri ve talimatları “ ile başlayan bakan ve yetkililerin açıklamaları, demokratik temayüller arasında, nereye konabilir ki?

SİSTEM MESELESİ?
Parlamenter sistemden, “Cumhurbaşkanlığı sistemine” geçişte, bunları yaşıyoruz!
İşte ülke seçime gitti, vatandaşımızı kararını verdi...
İş bitti mi?
“biz yüzde 52 oy aldık, her istediğimizi yaparız” diyebiliriz miyiz?
Dahası var?
Ülke seçime giderken, iktidar ve ortakları ile muhalefet ve paydaşları, aynı eşit şartlarda mı yarıştılar?
E, “bal tutan parmağını yalar” (*)misali, “devletin tüm imkânlarını, iktidar partisi ve paydaşlarının lehine kullanmayı” nereye koyacağız?
Vatandaşı, bu bağlamda “ikileme” sokmadık mı?
“Terör, terörist, Kandil, PKK, YPG “ söylemleri ile “beka vurgusu” ötesinde, devletin imkan ve kabiliyetleri ile yani bu milletin öz kaynakları ile yapılan, “ İHA, SİHA, Tank,Top, Gemi, Köprü, Yol, Tünel, Şehir hastanesi, okul…” gibi hizmetleri, propaganda alanına sürmesinden sonra, “vatandaşın bu manada tercihi”, büyük ölçüde etkilenmedi mi?!.

EVİM YIKILMASIN SEÇİMİ?
Belçika’da yaşayan ve şu sıralar, Bursa İnegöl’de iş çalışmaları yapan sevgili dostum Ahmet Bilican ile seçimleri konuştuk...
” Hocam, vatandaşın kafası karıştı. Evine giren hırsızın zararını bir bakıma tanzim ederiz, ama evimiz yıkılırsa, ne yaparız” noktasında, “vatandaşların bir bölümü tekrar iktidar partisine oy vermek zorunda bırakıldı” diyerek, seçim sonuçlarını irdeledi.
Kendisine, “ öyle de, evi bırakın yıkmayı, vatan toprakları, mülteci, kaçak, göçmen, ensar, muhacir, Müslüman kardeş” tanımlamaları adı altında “işgal” ediliyor!. Bu durum umursanmıyor mu? Filistinlilerin vatanlarını böyle kaybettikleri bilinmiyor mu” diyeniydim!..
Ahmet bu, “Hocam, bu işgalin hala farkında değiller... Reis’e sınırsız bir güven var...Ama rahatsızlık da yok diyemem” diye, sözünü noktaladı!..
-“Peki, yüzde 48 Karşı vatandaş?”
“O da bir gerçek Hocam” diyerek, diyaloğu noktaladık...
Artık, sağ salim düşünme ve seçim sonuçlarını şöyle kantara koyabiliriz!

VUR ABALIYA?
İşte piyasalar ortada!
“Bir beş yıl daha iktidar ve ortaklarına avans” verilirken,
muhalefete de; “göreve devam” dendi..
Ama, bu seçimler, “sonuçları itibarı ile daha çok tartışılacak ve seçimin demokratik ortamda, eşit, adil, hak, hukuk çerçevesinde yapılıp, yapılmadığı” konuşulacaktır...
Evet, kim ne diyebilir, atı alan Üsküdar’ı geçti!
Vursun davullar, çalsın zurnalar, atılsın konfetiler!..
Asgari ücret açıklandı, vatana, millete, işçi ve emeklilere, memurlara hayırlı olsun!
O kadar ekmek, o kadar köfte!
Yeme de, yanında yat, öyle mi?
Asıl faturanın, kime kesildiği belli olmadı mı?
Vur abalıya, gitsin vesselam!
Yusuf Cinal yazıyor, 21 Haziran 2023
(*)
BAL TUTAN, PARMAĞINI YALAR:Olanakları büyük bir işin sorumlusu olan kimse, bu olanaklardan biraz da olsa faydalanır” manasında ...
(*) VUR ABALIYA; Hiçbir kabahati olmadığı halde, herhangi bir aksaklıkta kendisine kabahat bulunan, görevi olmadığı halde her zaman iş yüklenen, kendini koruyamayacak denli kimsesiz, arkasız, güçsüz kimseleri anlatmak için kullanılır.