Sevgili okurlar,
Yarın, tüm yurtta, ”Cumhuriyet’in kuruluşunun 100.Yılı” kutlamalarına, büyük bir coşku ve heyecan ile tanıklık edeceğiz..
Yine  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, huzuruna giderek, sevgi, saygı ve minnet duygularımızı dile getireceğiz..
“Samsun’da doğan Cumhuriyet Güneş'inin, yurdumuzu nasıl aydınlattığını inatla, sabırla anlatmaya, yaşamaya, yaşatmaya”, devam edeceğiz..
Benim için Cumhuriyet, olmazsa, olmazlarımdandır..
Kulluktan, birey olma bilincine geçişin, ta kendisidir Cumhuriyet!..
O nedenle, Cumhuriyet’in yılmaz bekçileriyiz!
Bu bilinci, Cumhuriyet’in okullarında, aile ocağında, sokakta, caddede, kentlerinde, köylerinde, spor kulüplerinde, fabrikalarında, tarlasında, bahçesinde ve gazetelerinde öğrendik..
O nedenle Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını çok seviyoruz!..
Ana yurttan düşmanı kovanları, bu nedenle bağrımıza basıyoruz..

CUMHURİYET KAZANIMLARI?
Bu büyük başarının önderlerini, onun için ayakta alkışlıyoruz!..
Onun için,” saltanatı elinin tersi ile iten ve ilan ettikleri Cumhuriyet ile halka büyük bir değer, büyük bir görev ve sorumluluk yükleyen Cumhuriyet kazanımlarını, o nedenle korumak”, için varız..
Daha 1973’lü yılların Akyazı Ortaokul sıralarında, bu Cumhuriyet bilincini bizlere öğretmenlerimiz, İbrahim Erol, Evliya Parlak, Turgut Altınküpe, İsmail Bayraktar, İlhan Türemen, Sevim Türemen ve diğerleri öğretti..
Her sabah koştuğumuz okul sıralarında, ülkemizi, insanımızı ve dünya gerçeklerini öğrendik..
Üretmeyi, kazanmayı, paylaşmayı ve ülkemize katma değer katmayı, vatan, millet, bayrak sevgisinin, ne demek olduğunu idrak ettik..

CUMHURİYET YÜRÜYÜŞÜ?
Akyazı’dan başlayan Cumhuriyet yürüyüşüm, Adapazarı’nda devam etti..
Beni mezun eden öğretmenlerimin görev yaptığı okula, öğretmen olmanın gururu ve mutluluğunu yaşadım..
Öğrencilerimiz ile bayrak olup, her eve girdik..
Ardından,” insanımızı bilgilendirmek, haberdar etmek” adına ilçemiz Akyazı’da, o yoksul günlerde “Akyazı’nın Sesi” adlı bir gazete çıkarttık..
Matbaanın 200 Yıl sonra geldiği topraklarımıza, Akyazı’ya 1980’lerde matbaayı, entertip dizgi makinesini getirdik..
Kurşunu eritip, harfler döktük, “lime, lime Türkiye Cumhuriyeti gerçeğini” insanlarımıza anlatmaya çalıştık..
Sonra, Adapazarı merkeze taşınarak, sevgili merhum arkadaşlarım, Semih Köprülü, Hüseyin Komite ve Necdet Güngörsün, genç arkadaşlarımız ile “Sakarya adlı ilk ofset gazeteyi çıkartarak, bir yeniliğe, geleceğe” imza attık..
Haberler yaptık, fotoğraflar çektik, yorum yazıları ile ülke gerçeklerine dikkat çektik..
Cumhuriyet, buydu işte!


GENÇLER YETİŞTİRDİK!
Genç Sakaryalı kalemler, gazeteciler yetiştirdik..
Ardımızdaki öğrencilerimiz ile yeni meslektaşlarımız oldu..
Damla, damla büyüdük, sel olup, ülkenin susuz, çatlamış, suya hasret topraklarına aktık..
“Can suyu olduk bu topraklarda, yeni Cumhuriyetçi, ülkesini ve Atatürk’ü anlayan, yaşayan, yaşatan, seven, sevgi, saygı timsali nesillerin yetişmesine önayak olduk..”
Geliştik, serpildik evlendik, yeni yuvalarımız oldu..
Ülkesini, milletini seven, vatana, millete, toprağa, bayrağa, kişi hak ve özgürlüklerine olduğu kadar, evrensel değerlere bağlı genç, dinamik çocuklarımız nöbete yetişti..
Her, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı, her, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı, her, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve her, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramlarına, iri, diri, bir olarak, bir bayrak altında toplanıp, büyüdük, yürüdük..

DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ?
“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri”
 emri ile “Dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar” marşı ile ayağa kalkıp, düşmana kükredik..

Sonra, ”İzmir'in dağlarında çiçekler açar” türküleri ile anayurdu, yeni baştan inşa etmeye başladık..
Bütün bunları,” Cumhuriyet’in güneşinin aydınlattığı topraklarda gerçekleştirdik, gerçekleştirmeye” devam ettik..
“Yaslı gittim, şen geldim, aç koynunu ben geldim/
Bana bir yudum su ver, çok uzak yoldan geldim”
 marşları ile ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine, bugünlere gelmesindeki yarışa katıldık..
Evet, 1985 Yılından beri yurtdışında bu büyük heyecanı yaşayan ve her milli bayramlarda olduğu gibi “10 Kasım Atatürk’ü Anma” günlerini ıskalamamış bir gazeteci olarak, bu coşkuyu şimdi memleketim Sakarya’da yaşamak için, Adapazarı Atatürk Bulvarı’nda olacağım..
Yine o anlamlı, o heyecan ve sevinç ile alanlara gelecekleri, bayram coşkusu içinde selamlayacağım..
Sonra mı?

ATATÜRK’ÜN İZİNDE?
“Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 21 Haziran 1922’de ziyaret ettiği Adapazarı’ndaki izleri”, peşinde olacağım..
“Annesi Zübeyde Hanım ile buluşup, hasret giderdiği evi, Uzunçarşı esnafını ziyaret ettiği, hal hatırını sorduğu sokaklarda olup, cuma namazı kıldığı Orhan Camii’nde ve bir müsamere izlediği Çark Mesire ’de, kentimizin genç kızları ve öğrenci, öğretmen, ileri gelenleri ile buluştuğu Sabiha Hanım İlkokulu önünde” olacağım..
Ben kim miyim?
Ben, “Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bireyi, vatandaşı, Atatürk Türkiye'sinin öğretmeni, gazetecisi, yazarı, çiftçisi, esnafı, kadını, genç delikanlısı, kızı, yaşlısı, dağı, taşı, toprağı, yeşili, siyahı”, bu ülkenin rengiyim..
Ben, “Sakarya boylarında, Dumlupınar’da, Afyon Ovası’nda, düşmanı İzmir’e kadar kovalayan, nice adsız kahraman Mehmetçiklerden biriyim..

GÜN BUGÜNDÜR!
Ben, Sakarya’da silaha sarılıp, düşmana geçit vermeyen Molla Halit, Kazım Kaptan, Gavur Alı, İpsiz Recep ve arkadaşlarının ruhuyum..
Beni alt etmeden, Cumhuriyet’i yıkamazsınız..
Ben,” Ne mutlu Türk’üm” diyen, sesin temsilcisi Türkoğlu Türk’üm..
Eser gürlerim, yaman olur kışlarım, baharımda çiçekler açar, yazlarım hoyrat gecelere gebedir..
Beni, kime sorarsan, sor?
“Ben, Cumhuriyet’im, Atatürk’üm!”
Bir hesabınızı varsa, ben buradayım..
Sakın ha, yan bakma, ezer geçerim!
Yaşasın Cumhuriyet!
Yaşasın Cumhuriyet’in 100.Yılı..
Haydi, yarın Atatürk Bulvarı’nda buluşalım..
Gün, bugündür!