Seçimlerin ardından ODAK'a açıklamalarda bulunan Başkan Melahat İpek Yılmaz Göktürk, seçim süreci boyunca karşılaştığı zorluklara ve yaşadığı deneyimlere dair önemli açıklamalarda bulundu. Göktürk, Nisan ayından itibaren yürüttükleri seçim çalışmalarının sonunda baro başkanlığına seçildiğini belirterek, "Seçim döneminde cinsiyetçi ve ötekileştirici bazı ithamlarla karşılaştık. Ancak birçok meslektaşımız bize büyük destek verdi. Güzel bir etkileşim yakaladık ve başarılı bir seçim süreci geçirdik" dedi. Göktürk, tüm meslektaşlarına teşekkürlerini ileterek baro başkanlığı görevine başlamanın gururunu yaşadığını ifade etti.
"AFYONKARAHİSAR’DA BİR SİNERJİ OLUŞTU"
Afyonkarahisar Barosu'nun ilk kadın başkanı olmasının kendisi için büyük bir onur olduğunu belirten Göktürk, şehirde yaratılan sinerjiyi vurgulayarak, "Afyonkarahisar’da bir kadın vali, kadın belediye başkanı ve kadın baro başkanı var. Bu, çok güzel bir duygu. Ancak mesleğimde cinsiyetçi yaklaşımları tasdik etmeyen birisiyim. Yine de ilk kadın başkan olmak benim için özel bir anlam taşıyor."
BARODA SOSYAL BAROCULUK DÖNEMİ
Başkan Göktürk, baro başkanlığı döneminde sosyal baroculuğu ön planda tutacaklarını ve mesleki dayanışmayı güçlendirecek projeler üzerinde çalışacaklarını vurguladı. Kadın haklarının korunması ve geliştirilmesi konusuna özellikle dikkat çeken Göktürk, baroların bu alandaki sorumluluklarını hatırlatarak, "Kadın ve çocuk hakları komisyonları uzun yıllardır çok aktif bir şekilde çalışıyor. Afyonkarahisar Barosu'nda da bu dönemde çalışmalarımız ivme kazanarak devam edecek."
GÜÇLÜ BARO, GÜÇLÜ DAYANIŞMA
Baro başkanı olarak önceliklerine değinen Göktürk, meslektaşlarıyla birlikte projelerini hayata geçirmek için kararlı olduklarını belirtti. "Güçlü bir baro, mesleki dayanışmayı her zaman ön planda tutar. Meslektaşlarımızın karşılaştıkları zorluklara çözüm bulmak ve onları desteklemek en büyük hedeflerimizden biri," diyen Göktürk, baronun bu süreçte avukatların yanında olmaya devam edeceğini vurguladı.
AVUKATLIK MESLEĞİNE GİDEN YOL
Başkan Göktürk, avukat olma isteğini tetikleyen anısını da ODAK’a özel açıklayarak, “Ailem, benden daha çok sağlıkçı olmamı istiyordu. Ancak ortaokul yaşlarında tanıdığım ve çok sevdiğim, elinde büyüdüğüm, şu an rahmetle andığım biricik Emine teyzemin cinayete kurban gitmesi ve o dönemde cinayetin takip edilmediği, savunulmada eksiklikler olması, benim avukat olma arzumun tetikleyicisi oldu. Bu olay beni derinden etkiledi. O gün, "Ben avukat olmalıyım ve gerekeni yapmalıyım" dediğimde avukatlık mesleğini düşünmeye başlamıştım” dedi.
