Sabri Bektöre Konferans Salonunda gerçekleştirilen 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı Bahar Dönemi Akademik Kurul Toplantısına; AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şuayıp Özdemir, İİBF Dekanı Prof. Dr. Gökhan Demirtaş, Dekan Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi Hale Fulya Kaya ve Dr. Öğretim Üyesi Ali Balkı ile birlikte İİBF öğretim elemanları katıldı.
“DEĞİŞİM REKABETİ GETİRİYOR”
İİBF Dekanı Prof. Dr. Gökhan Demirtaş’ın sunumunun ardından AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, sözlerine 6 Şubat depremlerinde vefat eden vatandaşlara anarak başladı ve üniversitelerin evrensel misyonları olan eğitim-öğretim, araştırma geliştirme, toplumsal katkı ve uluslararasılaşma konularında değerlendirmelerde bulundu. 2019 Nisan ayında Rektörlük görevine atandıktan sonra AKÜ’nün 4 yıllık gelecek dönemine dair planlamalar yaptıklarını kaydeden Rektör Karakaş, “Üniversitemizin stratejik planını o dönemde güncelledik ve sonraki gelişmelere göre de güncellemeye devam ettik. Risk ve hız çağında yaşıyoruz. Sürekli bir hızlı değişim var. Bu değişim beraberinde rekabeti getiriyor. Rekabet edebilme kapasitenizi koruyabilmeniz için de sürekli kendinizi güncellemeniz gerekiyor.” diye konuştu.
“ÖNCELİĞİMİZ DİKEY GELİŞME”
AKÜ’nün stratejik planının sürekli güncellendiğini belirten Karakaş, şöyle konuştu: “Stratejik planımızda yaptığımız güncellemelere bağlı olarak misyon ve vizyonumuzu da yeniden değerlendiriyoruz. 2019 yılında güncellediğimiz stratejik plan kapsamında ortaya koymuş olduğumuz vizyon çerçevesinde üniversitemizin nicelik olarak değil nitelik olarak ilerlemesi gerektiğini ilan ettik. Bu doğrultuda niteliksel gelişme yani dikey gelişme önceliğimizdir diye yola çıktık. Üniversitelerin temel hedefleri olarak bilinen eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme, toplumsal katkı ve son dönemlerde eklenen uluslararasılaşma başlıklarında bu güncellemeleri gerçekleştirmek için sürekli yeni politikalar oluşturma noktasında geleceğe dair bir vizyon ortaya koyma anlayışıyla hareket ediyoruz.”
“YÖK’ÜN VİZYONUYLA AKÜ’NÜN VİZYONU ÖRTÜŞÜYOR”
YÖK’ün Türk Yükseköğretim Sistemi 2030 vizyonu ile AKÜ’nün vizyonunun örtüştüğünü ifade eden Karakaş, şunları söyledi: “Geçtiğimiz ay İzmir’de bölge toplantısı yapılan Türk Yükseköğretiminin 2030 Vizyonu konulu toplantıda; bizim 2019 yılında ortaya koyduğumuz vizyonla YÖK’ün 2030 vizyonunun örtüştüğünü gördük ve isabetli bir yola girdiğimiz için de mutlu olduk. Bu vizyonun kapsamında eğitim-öğretim süreçlerinin güncellenmesi, akreditasyon çalışmaları, nitelikli yayın, patent geliştirme ve mevcut bölüm ve programların dönüşümü söz konusuydu. Bu vizyon çerçevesinde belirlenen hedeflere ulaşabilmek için bu yükün altına üniversite aktörlerinin hepsinin birlikte girmesi gerekiyordu. Bir kişinin ya da birkaç kişinin gerçekleştirebileceği hedefler değildi; zaten üniversite bir örgüt ve büyük ölçeğe sahip bir kurumsal yapıdır. Böyle ölçekteki kurumsal bir yapının başarı elde edebilmesi o kurumda yer alan bütün aktörlerin devreye girmesi ve sorumluluk üstlenmesiyle gerçekleşir düşüncesinden hareketle yönetim anlayışımızı, felsefemizi oluşturduk ve bunu da uyguladık.”
“EĞİTİM ÖĞRETİMDE ÖNEMSEDİĞİMİZ EN ÖNEMLİ HUSUS GÜNCELLEMEDİR”
Eğitim öğretim faaliyetlerini AKÜ’nün belirlenen vizyonu doğrultusunda gerçekleştirdiklerini belirten Karakaş, “Eğitim öğretimde önemsediğimiz en önemli husus güncellemedir. Bilimsel alanların dinamik bir yapıya sahip olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla kendisi dinamik olan ve sürekli kendisini güncelleyen bir alanda faaliyet gösteren, yükümlülükleri bu alanda oluşmuş meslek grubunun kendisini de sürekli güncellemesi gerekiyor. Vermiş olduğumuz derslerde, yapmış olduğumuz çalışmalarda mutlaka yeniyi takip ederek bu yeniliği hem öğrencilerimizle hem de yapmış olduğumuz araştırma geliştirme faaliyetleriyle buluşturmamız gerektiği kanaatine sahibiz” dedi.
“AKREDİTASYONLA TYÇ LOGOLARI İLİŞKİLİ HALE GELDİ”
Eğitim öğretimle ilgili akreditasyon çalışmalarını öncelikli konular olarak belirlediklerini ve akreditasyonla ilgili 2019 yılından itibaren çalışmalara başladıklarını ve bütçe ayırdıklarını söyleyen Karakaş, akreditasyon sürecine dair şu bilgileri paylaştı:
“2019 öncesinde hiçbir akredite birimi olmayan bir kurumu, hemen her alanda akredite olmuş birimlere kavuşturduk ve kavuşturmaya da devam ediyoruz. Öncelikli olarak akreditasyona bütçe ayırıyoruz ve her sene bu bütçeyi artırarak devam ettiriyoruz. Akreditasyon süreci sadece bir alanı veya alandaki çalışanları disipline etmek amacıyla yapılmıyor, akreditasyonun çok önemli sonuçları var. Artık akreditasyon alma hakkı kazanılan programlar ile Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ) logoları ilişkili hale getirildi. Akreditasyon almayan hiçbir akademik birime TYÇ logosu verilmiyor. Dolayısıyla akreditasyonun en önemli çıktısı budur. TYÇ logosu almak demek, diplomalarımızın Avrupa Birliği ülkelerinde geçerli olması demektir. Dolayısıyla akreditasyon, vermiş olduğunuz diplomaların daha güçlü olmasını sağlayan bir ön koşul haline geldi. Bundan dolayı her yıl yönetim kurulunda aralık ayında akreditasyonla ilgili çalışma planlamasını yapıyoruz. Ayrıca geçtiğimiz yıl Üniversitemiz, YÖKAK tarafından tam akredite edilen üniversitelerden biri oldu. 2017 yılında başladığımız kalite yolculuğunda 2023 yılında tam akreditasyon için başvuracak düzeye geldik. 30 üniversite ile bu sürece dahil olduk ve bu 30 üniversitenin 20’sine akreditasyon verildi. Bu 20 üniversitenin de 17’sine 2 yıllık koşullu akreditasyon, sadece 3’üne 5 yıllık tam akreditasyon verildi. Üniversitemiz de bu 3 üniversiteden birisi.”
“YENİ NESİL İLE ARAMIZDA PERGEL OLDUKÇA AÇILDI”
Danışmanlık hizmetinin önemine de değinen Karakaş, öğrenci profilinde çeşitlenmenin olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Değişen, dönüşen ve farklı davranış kalıpları ile karşımıza çıkan bir öğrenci profili var. Bu davranış biçimlerini bizim anlamamız gerekiyor. Bu gelişme, sadece eğitim kurumunu da değil aile kurumunu da ilgilendiren çok önemli bir konu. Yeni neslin davranış biçimleri, düşünme biçimleri, arkadaşlık ilişkileri, aile ilişkileri, dostluk ilişkileri ve kurumlarla olan ilişki tarzlarına bağlı olarak geliştirmiş oldukları davranış kalıplarıyla bizim neslin davranış kalıpları arasında oldukça fark var. Aslında her dönemde fark olur. Biz buna sosyolojide kuşak çatışması, kuşak farklılığı deriz ama yaşadığımız dönemde bu oldukça derin. Pergel oldukça açılmış durumda. Dolayısıyla onları anlayabilmek, onların davranış kalıplarına göre yeni pozisyonlar almak önemli. Bundan dolayı da akademik süreçlerdeki akademik danışmanlıkların oldukça önemli olduğu kanaatindeyiz. Yeni davranış kalıpları karşısında yeni iletişim teknikleri ve etkileşim biçimleri geliştirerek öğrencilerimizle olan ilişkilerimizi daha sıcak hale getirmemiz ve onlara daha farklı destek ağları sunmamız gerekiyor. Bu yapılmadığı zaman öğrenci ya da genç nesil, aile de olsa, öğretmeni de olsa uzaklaşıyor. Son zamanlarda dünyanın da Türkiye’nin de bir sorunu aslında bu durum. Öğrencileri sınıfa sokmakta zorlanıyoruz. Bu tüm dünyanın sorunudur. Bunu etkileyen faktörler var tabi. Pandemi bunun en başında geliyor ama yeni davranış biçimlerini sadece pandemi ile sınırlandırırsak nedenini eksik tanımlamış oluruz. Özellikle dijitalleşme ile ortaya çıkan yeni davranış biçimleri de bunu etkileyen önemli faktörlerden bir tanesidir. Dolayısıyla bu yeni duruma adapte olmamız gerekiyor ve etkin bir danışmanlık sistemi kurmaya ihtiyacımız var. Aksi takdirde nesille aramızdaki soğukluk gittikçe artacak ve onlara faydalı olmaktan uzaklaşacağız.”
Yeni gelen öğrenciler için oryantasyon çalışmalarını daha güçlü hale getirmeye çalıştıklarını ifade eden Karakaş, “Oryantasyon çalışmalarına yeni başlıklar ekleyerek daha kurumsal ve daha güçlü hale getirmeye çalışıyoruz. Bugün yaşadığımız ve sorun olarak da ifade edebileceğimiz konuların belki de başlangıçtaki panzehirlerinden birisi de oryantasyon çalışmalarıdır. Buna da herkesin katkı vermesini bekliyoruz” diye konuştu.
“ÖLÇME DEĞERLENDİRMEDE PROFİL ÖNEMLİ”
Ölçme değerlendirmenin birtakım kriterleri ve tekniklerinin olduğunu belirten Karakaş, “Akademisyen olarak araştırmacı kimliğimizin yanında eğitimci kimliğine de sahibiz. Eğiten, öğreten biri olarak öğrettiğimiz bilgilerin dönütünü alma noktasında ölçme değerlendirme sistemlerinde yine günceli takip etmenin, adil bir ölçme ve değerlendirme yapmanın ve profili anlayarak pozisyon almanın önemli olduğu kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.
“DEVLET ÜNİVERSİTELERİ DE REKABET SÜRECİNE GİRMEK ZORUNDA”
Araştırma geliştirme alanında nitelikli proje çalışmaları yapmak ve dış kaynakların AKÜ’ye dahil edilmesi yönünde kurumsal faaliyetler yürütmek için AR-GE Koordinatörlüğünün kurulduğunu belirten Karakaş, araştırma geliştirme faaliyetleri noktasında şu bilgileri paylaştı:
“AR-GE Koordinatörlüğü, bütün araştırma geliştirme alanlarını organize etmeyi ve daha derli toplu politikaları hayata geçirmeyi amaçlayan bir koordinatörlüktür. Bu alanda da beklentimiz nitelikli projeler yapmak, yayınlar ortaya çıkarmaktır. Çünkü bu alanda da çok ciddi bir rekabet var. Üniversiteler ulusal ve uluslararası düzeylerde derecelendiriliyor. Ben devlet üniversitesiyim dersi verir çıkarım; öğrenci de nasıl olsa gelir anlayışının sonuna geldik, bu deniz bitti artık. Devlet üniversiteleri de rekabet içerisinde aktör olmak zorunda, dolayısıyla derecelendirme, sıraya girme, niceliksel ve istatiksel sayılara bağlı olarak bir yerlerde olmak her şeyden önemli değil, üniversitelerin bu kadar yarışın içerisine sokulmasının da getirmiş olduğu bazı negatiflikler söz konusu. Biz bunları da görüyoruz, zaman zaman eleştirel yaklaşımlarımız da oluyor. Ancak bir ortamda bulunuyorsunuz, ortamın bir aktörü olarak siz de o sürece dahil ediliyorsunuz. Dolayısıyla bu süreçte üniversitemize bir konum kazandırmak ve bu konumu güçlendirmek adına yarışın içerisinde yer almamız gerekiyor” dedi.
“THE LİSTESİNDE GÖRÜNÜR OLDUK”
AKÜ’nün ulusal ve uluslararası derecelendirme kuruluşlarında listeye girmesi ve derecelendirmeye dair hususları paylaşan Karakaş, şöyle konuştu:
“Üniversitelerin ulusal ölçekte sıralamalarını belirleyen Orta Doğu Teknik Üniversitesi merkezli URAP var. Biz 4 yıldır istikrarlı bir şekilde sıralamamızı yükseltiyorduk ama bu sene birdenbire bir düşüş yaşadık. Aslında bilimsel yayın sayımızda bir gerileme yoktu. Ama ilginçtir ki; bu tür kuruluşlar sürekli kriter güncelliyor. Bu sene daha önceden duyurmadan Q4 makalelerinin tamamını sıralama göstergelerinden biri olmaktan çıkarmış. Dolayısıyla bizde bu anlamda URAP sıralamasında gerileme oldu. Ulusal ve uluslararası iş birliği diye yeni kriterler de eklenmiş. Orada da aslında tartışılabilecek önemli hususlar tespit ettik. URAP, tıp fakültesi olmayan üniversiteler sıralaması da yapıyor. Oradaki sıralamamızda bir sorun gözükmüyor. Bir önceki yıla göre sıralamada bir sıra fark etmiş ama tıp fakülteleri dahil olduğu zaman böyle bir gerileme kaydettiğimizi gördük. Bunun da aslında göreceli bir durum olduğunu fark ettik. Ancak yarışın şartları budur denildiğinde yarışın şartlarına uygun hareket etmeniz gerekiyor. Bu anlamda biz de yeni önlemler, yeni çalışmalar yapacağız. URAP her şey değil tabi ki. Üniversitemizin uluslararasılaşma politikası doğrultusunda görünürlüğünü artırma anlamında uluslararası alanda var olan derecelendirme kuruluşlarına da veri sunmaya başladık. İlk defa THE listesine girdik, görünür olduk. Yine önemli derecelendirme kuruluşlarına da veri sunmaya devam ediyoruz. Bu alanda da yeni bir birim oluşturduk. Bu sürece araştırmacı kimliğiniz üzerinden siz değerli akademisyenlerimizin katkılarını bekliyoruz.”
AKÜ’NÜN TOPLUMSAL KATKI PROFİLİ YÜKSELEREK DEVAM EDİYOR
AKÜ’nün toplumsal katkı alanına son 3 yıldır ciddi anlamda ivmesini yükselterek devam eden bir profil çizdiğini ifade eden Karakaş, “Bu profilin yükselerek devam etmesini istiyoruz. Çünkü akademisyen kimliği, aynı zamanda eğitimci ve entelektüel sorumlukları olan bir kimliktir. Toplumun akademisyenden beklentileri mevcuttur. Her toplumun beklentisi vardır. Çünkü akademisyen yetiştirmek kolay bir iş değil, uzun bir süreçtir. Bu sürece devletin ve toplumun yapmış olduğu yatırımlar var. Bu yatırımların karşılığını da almak istiyor. Verilen eğitim, yapılan araştırma geliştirme bu katkının içindedir tabi ki, ama bunların dışında toplumsal katkı anlamında üniversite şehir iş birliği, üniversite sivil toplum iş birliği, üniversite sanayi iş birliği ve üniversite basın iş birliği gibi üniversite şehir ilişkisinin farklı ayakları var. Bu alanlarda faaliyet göstermek ve aynı zamanda öğrencilerimizin sosyal ve kültürel gelişimlerine katkı verme gibi sorumluluğumuz olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bu alandaki faaliyetler vermiş olduğunuz güçlü katkının artarak devam etmesi beklentimizdir.” ifadelerini kullandı.
ULUSLARARASILAŞMA KOORDİNATÖRLÜĞÜ KURULDU
Kurumsal akreditasyondan sürecinden sonra Uluslararasılaşma Koordinatörlüğünün kurulduğunu ifade eden Karakaş, uluslararasılaşma alanında bilgiler vererek şunları söyledi:
“Bu alanda da makro politikalar geliştirip uygulamayı amaçlayarak yola çıktık. Kurumsal akreditasyon sürecinden sonra 4 koordinatörlük kurduk. Bunlar yeni kurulmuş koordinatörlükler, bunların güçlenmesi kurumsallaşması ve kurumsal kimliğe kavuşması gerekiyor. Uluslararasılaşma alanında hem imkanları hem iş birliklerini artırmaya ihtiyacımız var. Özellikle dışı kaynaklarla ilişki kurup bu kaynakların üniversiteye getirilmesi kıymetli. Bu anlamda Avrupa Birliği projeleri önem arz ediyor. Son 2 yılda bu konuda ciddi ilerlemeler var. Bazı fakültelerimizde bu girişim, kültüre dönüşmüş vaziyette. Özellikle Eğitim Fakültemizde devam eden Avrupa Birliği projeleri var ve başvurusu yapılmış geçme ihtimali yüksek olan proje önerileri de sunuldu. Uluslararasılaşmanın birçok ayağı var. Sadece Uluslararası İlişkiler Uygulama ve Araştırma Merkezinin imkanı olan Erasmus hareketlilik kapsamındaki imkanı görmemek lazım. Bireysel iş birlikleri, uluslararası dış kaynaklarla ilişki kurabilmek bu alanı daha da güçlendirecektir. Bu alanlarda üniversite yönetimi olarak belirlediğimiz hedefler var. Bu hedeflerin alt akademik birimlerde de karşılığını bulması anlamında her akademik birimimizin her yıl hedefler belirlemesini istiyoruz. Bu hedefleri de biz dekanlara sizin adınıza yönetim kurulunda soruyoruz. Hangisi ne kadar gerçekleşti, gerçekleşmeyenler için bir sonraki yıl nasıl gerçekleştireceği ve yeni hedefleri sürekli gündemde tutmaya devam ediyoruz. Tabi bütün bu süreçlere üniversitemizin kurumsal kimliğinin güçlenmesi adına üniversitedeki bütün aktörlerin katılımının sağlanması için de motivasyonu artırıcı anlayışı da benimsedik. 2019 yılında ilan ettiğimiz ve zaman zaman da vurguladığımız, yönetici olarak unutmamız adına altını çizdiğimiz adalet, emek, aidiyet üçlüsü üzerinde bir yönetim anlayışı belirledik.”
İİBF 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı Bahar Dönemi Akademik Kurul Toplantısı; Rektör Prof. Dr. Karakaş’ın konuşmasının ardından toplantı gündemlerinin ele alınması ve soru-cevap ile öneriler bölümünün gerçekleştirilmesinin ardından sona erdi.