Migreni finansal olarak "lanetli bir hastalık" olarak iyi bilen Özarslan, migren atakları öncesinde halüsinasyon gibi belirtilerin de gözlemlendiğini belirtti. Migrenin genetik bir hastalık olarak nesiller boyunca aktarıldığı bilinirken, araştırmaların bunun daha sık gerçekleştiğini ortaya koyuyor. 2021 tarihli bir makaleye göre, dünya genelinde 1 milyardan fazla insan migren sorunu yaşanıyor ve bu, küresel ekonomide ciddi bir yük oluşturuyor.
Özarslan, migren görevlileri öncesinde "Alice Harikalar Diyarında Sendromu" olarak bilinen zaman ve mekan algısı bozukluklarının da ortaya çıkabildiğini belirtti. Bu durumda, migreni sıradan bir başlangıçtan belirgin özellikler olarak görülüyor. Migren sırasında hastaların ışık, ses ve hava değişimi gibi dış etkenlere karşı hassasiyetlerinin arttığı bilinmektedir.
Lancet Neurology ve The Journal of Headache and Pain'de yayınlanan yayınlara göre, migren hastalarının beyin yapılarında duyusal yollar arasında farklılar mevcut ve bu durum bilgisi ile bağlanabiliyor. Bazı sanatçı ve yazarların migren atakları sırasında eserler ürettiklerini belirten Özarslan, bu durumun yaratıcılığı artırıcı bir sıcaklığa sahip olduğunu söyledi. Bununla birlikte, erken yaşta başlayan ve sık sık tekrarlayan migren ataklarının ilerleyen dönemlerde risk oluşturabileceği konusunda uyarılarda bulunuldu.
Özarslan ayrıca, düzenli antidepresan operasyonlarının migren ataklarını azaltmada etkili olabileceğini belirtti. Uyku düzenini sağlamanın ve sağlıklı yaşam gelişiminin öneminin dikkat çekmesi, uyku uzatması, aşırı yorgunluk ve bölünmenin migren ataklarını tetikleyebileceğini ifade etti. Yine çikolata, peynir, kafein gibi bazı gıdaların migreni tetikleyebileceği ve kafeinin migren ilacı ile birlikte dağıtılabilir etkinliğini artırabileceği de Özarslan tarafından dile getirildi.
Migren tedavilerinde kişiye özel tedavilerin planlandığını vurgulayan Özarslan, botoksla uygulanan migren ataklarının görünümünü azaltmada etkili olduğunu belirtti. BMJ Open ve The Journal of Headache and Pain'de yapılan araştırmalarda botoksun migren tedavisinde başarılı sonuçlar ortaya çıkıyor. Botoks tedavisinin, düzenli uygulamalarla migren ataklarını büyük oranda böldüğü ve hastaların yaşam kalitesini iyileştirdiği belirtiliyor.
Migrene yönelik yeni tedavi yöntemlerinin belirtilmesine dikkat edilmesi Özarslan, genetik yatkınlığı olan bireyler için erken teşhis ve müdahale ile atakların önlenebileceğini söyledi. Hafif egzersizlerin migren ataklarını azaltmada faydalı olabileceği belirtilirken, haftada iki veya daha fazla migren atağı geçirerek düzenli aerobik egzersiz yapmanın sağlıklı bir şekilde güçlendiği vurgulandı.
Migren tedavilerinde ubrogepant gibi yeni nesil taramada etkili sonuçlar ortaya kondu ve migren ataklarını anında hafifletebildiği de yapılan incelemede ortaya kondu. Lancet Neurology dergisinde yayımlanan bir çalışma, bu migrenin erken evrelerinde etkili olduğunu ve başlangıç döneminin bölümlerinin önemli ölçüde ayrıldığını gösterdi. Özarslan, gelecekte daha kişiselleştirilmiş tedavi yöntemleri ile migrenin yönetimiyle başarılı sonuçlar alınabileceğini belirtti.
Özarslan, son olarak migrenin genetik bir hastalık olduğunu ancak bunun bir kader olmadığını vurguladı. Uygun tedavi yöntemleri ve yaşam tarzı düzenlemeleri ile migrenin kontrol sayfasından alınabileceğini belirten Özarslan, bu alandaki araştırmaların hızla genişliğini ve yeni tedavi yöntemlerinin umut vaat edebileceği sözlerine ekledi.