Bölgenin zenginliklerini her gün kendi aralarında pay eden haritaların yayınlandığı, bölgede yaşayan milletlerin hiç düşünülmediği, yeni dünya düzeninin belirleyici aktörlerinin güç mücadelesi merkezi haline gelmiştir.

Dolayısıyla bölgenin enerji üzerinden dünyanın yeniden şekillenmesindeki etkisi ve paylaşım çatışmalarının daha çok ön plana çıktığı Doğu Akdeniz’den Kafkasya’ya kadar bölgenin enerji zenginliği ile beraber enerji yollarının hakimiyet alanına girdiği dönemde ticari koridorların yarıştığı terör örgütleri ile bölge ülkelerini tehdit edenlerin Hibrit Savaş modeli içinde kimi zaman ülkelerinde gelişmelerin içinde olduğu stratejik bir süreçten geçmektedir.

İran-Irak savaşı sonrası Kuveyt’in Irak tarafından işgal ettirilmesiyle başlayan, Batı çıkarlı gelişmeler Körfez Savaşları ile Irak’ın ABD tarafından işgaline, DEAŞ üzerinden Suriye’nin parçalanmasına,Libya’nın bölünmesine,Lübnan’nın ekonomik olarak iflas etmesine,Sudan, Somali ve Kafkasya’da Karabağ bölgesinin Ermenistan tarafından işgal ettirilmesi ve Kadife Devrimlerle Küresel Batı istediklerine ulaşma yolunda bir çok politikayı sahneye koymuştur.

Bugün ise 1979 yılından bu yana Türkiye terör örgütleri ile zayıflatılmak istenmekte,Ukrayna Rusya savaşı ile Rusya’nın çevrelenme doktrini dahilinde zayıflatılması ve çevrelenmesi,Çin’in Tayvan üzerinden Asya Pasifik bölgesinde etkisinin kırılması yönünde ittifaklar ile Küresel Batı yoluna devam etmek istemektedir.

Küresel Batı’nın Orta Doğu planlarının İsrail üzerinden BOP,BİP, Teröristan ve Büyük Ermenistan üzerinden yürüttüğü bütün planların Sevr politikaları çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

Batı’nın Kafkasya’dan Hazar ulaşan koridorlar ve sözde yeni ülke planları karşısında Küresel Doğu’nun verdiği cevaplarla Ukrayna’nın Kursk saldırısı sonrası gelişmelerle yeni döneme geçildi.

Azerbaycan’ın 44 gün savaşları sonunda işgal edilmiş topraklarını geri alması ve Batı’nın desteklediği Gürcistan ve Ermenistan üzerinden Kafkasya’da istediklerini yeniden elde etme stratejilerini sahneye koyduklarını görmekteyiz.

Ukrayna’nın Kursk saldırısı ile Kursk’un Suca ilçesinin Rusya tarafından Avrupa’ya gönderilen doğalgaz dağıtım merkezi konumunda olması, Kursk’un Rusya’nın önemli Nükleer santralini içinde barındıran bölge olması nedeniyle bölgesel olarak stratejik konumdadır.

Dolayısıyla, Küresel Batı’nın yaptırımlara uymayarak Rusya’dan enerji alanların Suca ilçesindeki oluşacak olumsuz gelişmelere karşı yeni yollar aramasını sağlamak ve ABD enerjisine muhtaç hale getirmek ve Nükleer Santral üzerinden Rusya’yı ve bütün bölgeyi tehdit ederek Ukrayna tarafının Rusya’nın kontrolünde olan Zaporojya Nükleer Santraline karşı masada elinin güçlü olmasını sağlamak planlarıdır.

Rusya Lideri Putin’in Kursk saldırısını bir terör saldırısı olarak değerlendirmesi Batı’nın bütün beklentilerini boşa çıkartırken Rusya ve Ukrayna arasında sınırları aşan savaş konumuna getirme planlarını alt üst etti.

Ukrayna güçlerinin Rusya içlerine doğru ilerleme hamlesi derinliği olan Rusya’nın içlerinde yok olmaları anlamına gelmektedir.

Kursk saldırsını Avrupa için ABD tarafından Rus korkusunun hissedilmesini sağlamak üzere planlanmış bir adım olarak değerlendirilmelidir.

Rusya Lideri Putin’in Azerbaycan ziyareti ile Kafkasya’da Batı yanlısı bütün dengelerin değişmesi ile Gürcistan’da istediklerini şimdilik elde edemeyen Küresel Batı, Ermenistan üzerinden bölgede yerleşik yapıya Rusya’nın boşalttığı üsse ABD askerlerinin yerleşmeleriyle Kafkasya için yeni kriz ve kaos yaratma stratejilerini ortaya koymaktadır.

Küresel Batı’nın Büyük Karadeniz Güvenliği planlarına karşı Bölgesel Güvenlik Mimarisi ile cevap veren Rusya bölgede yeni ittifaklar oluşturarak Küresel Batı’nın yanında yer alan ülkelere karşı adımlarını atmaktadır.

Batı’nın silahlandırdığı Ermenistan,Azerbaycan’a karşı kışkırtma politikalarına devam etmekte, Ermenistan’daki yapılanmalarıyla İsrail’e karşı hamle yapacak olan İran’ı kontrol etmek istemeleri, Ermenistan’ı destekleyen İran’ın da politikalarının değişmesine neden olacaktır.

Orta Doğu’daki Küresel batı ve Küresel Doğu çekişmesinin diğer bölgesi olan Kafkasya bölge ülkelerinin yeni politikalar çerçevesinde birlikte adımlar atması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır. Bu çerçevede;

Çin’in Orta Doğu’da enerjiye duyduğu ihtiyaçlarının karşılanması,ticari koridorların güvenli hale gelmesi, bölgesel diplomasi ataklarıyla bölgede kendini barışı ve ekonomik kalkınmayı hazırlayan ülke olarak yeni küresel güç olarak yerini almak istemesidir.

Çin’in Küresel Batı’nın karşısında yer alması ancak Küresel Batı pazarlarına ürettiklerinin ulaşması için izlediği güvenlik ve güvenlik içinde çıkar politikaları,Küresel Batı’nın da Çin’in ürettiği ürünlere ihtiyaç duyması ile ortaya çıkan krizli ancak savaş olmadan yürüttüğü politikalar ile Küresel Doğu’nun yanında yer almasını sağlamaktadır.

Rusya -Türkiye bölgesel stratejileri çerçevesinde Gürcistan, Türkiye,Azerbaycan yeni dönem politikaları Rusya Azerbaycan yeni dönem politikaları,

Rusya,İran ,Azerbaycan,Türkiye yeni dönem politikaları Türkiye, Suriye yeni dönem politikaları

Türkiye Irak yeni dönem politikaları bölgede yeni denklemlerin kurulduğunun göstergesi olarak ortaya çıkmaktadır.

Ermenistan’ın bölgenin zenginliklerini paylaşmak yerine Küresel Batı’nın kontrolünde olması,Gürcistan’ın stratejik öneminin daha fazla ortaya çıkmasını sağlamaktadır.

Gürcistan seçimleri Kafkasya’nın yeni döneminin belirlenmesinde etkisinin Küresel Batı ve Küresel Doğu’nun Kafkasya’nın kontrolünde belirleyicisi olacaktır.

Başbakanı Irakli Kobakhidze, “Bu seçimler son derece ehemmiyet taşıyor. Bu barış ve savaş arasında bir referandumdur”açıklaması ve sonrasında Kobakhidze, Gürcü halkının propaganda ile geleneksel değerler arasında da bir seçim yapmak zorunda kalacağını kaydetti.

Batı yanlısı Cumhurbaşkanı Gürcistan hükümetinin desteklediği ve parlamentonun kabul ettiği ‘Yabancı Etki Yasası’nın ülkeyi ‘istikrarsızlaştırmaya çalışan Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili, Parlamento tarafından kabul edilen tartışmalı ‘Yabancı Etkinin Şeffaflığı’ yasa tasarısını veto edeceğini söyleyerek AB ve Küresel Batı yanlısı tutumu ile Gürcistan’ın Rusya ile yol yürüyen bir ülke konumuna gelmesine karşı olduğunu ifade etmişti.

Putin’in Azerbaycan ziyareti ile bölgede Küresel Batı’nın kontrolüne giren Ermenistan’a karşı “”Ermenistan’ın Ukrayna’nın akıbetine uğramasını istemem” açıklaması ile Ermenistan’da ki gelişmeleri yakından takip ettiklerini ifade ederken Küresel Batı’nın Kafkasya için hazırladıkları kriz ve kaos çıkarma politikalarına bölgesel ittifaklar ile karşı olduklarını ortaya koymaktadır.

Küresel Batı’nın Orta Doğu coğrafyası ile Kafkasya’nın giriş kapısı olan Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan üzerinden bölgedeki enerji,ticari koridorlar ve Rusya’nın çevrelenme politikası ve İran’ın Kafkasya üzerinden kontrol edilme planlarının karşısında Gürcistan seçimleri bölgedeki gelişmeler açısından son derece stratejik konumdadır.

Küresel Batı’nın Büyük Karadeniz Güvenliği doktrinin karşısında Rusya Küresel Güvenlik Mimarisi ile cevap vermektedir.

Gürcistan, Orta Koridor ve Kafkasların enerji kaynaklarının Türkiye’ye aktarılması ve Türkiye’nin enerji merkezi konumuna gelmesi için stratejik öneme sahiptir.

Kafkasya’daki enerji ve ticari koridorların stratejik ülkesi Gürcistan’daki bütün gelişmeler Küresel Batı ile Küresel Doğu’nun görünmez çekişme alanı olarak bölgenin geleceğini belirleyici öneme sahiptir.

Küresel Batı’nın Rusya’yı Kafkasya’da sıkıştırma ve yeni cepheler açma politikalarına karşı Rusya Azerbaycan ve Çeçenistan ziyareti ile Putin cevap verdiği görülmektedir.

Putin’in Azerbaycan ziyareti sonrası gelişmelere baktığımızda Ermenistan üzerinde etkin olan bir batı yapılanmasının bölgede barış ve huzur ortamını bozmaya yönelik adımlar olarak değerlendirilmesi önemlidir.

Ermenistan bölgesel kalkınma refahından pay almak istiyor ise bölge ülkeleri ile sorunların çözümünü görmesi gerektiğinin farkına varması gerekmektedir.

Ermenistan’ın sınır güvenliğini Rus askerlerinin sağladığı,Ermenistan’daki Nükleer Santralin Uranyum ihtiyaçlarının tamamının Rusya’dan karşılandığı ve santralde çalışanların Rus olduğunu , Ermenistan’ın barış anlaşmasını imzalamaması savaş tazminatı hakkını saklı tutan Azerbaycan tarafının olduğunu ve artan

Rusya’ya karşı borçlarının gelişmelere göre şekilleneceğini görmesi gerekmektedir.

Azerbaycan’ın bölgedeki stratejik konumu ile Hazar kıyısı ülkeleri ile Çin’in kuşak yol projesi ile Rusya’nın Kuzey Güney Koridoru ile Basra Körfezine ulaşılması yönünde atılacak adımların merkezi konumundadır.

Azerbaycan’ın Putin sonrası BRİCS üyelik başvurusu yapması Azerbaycan’ın geldiği güç konumunu göstermektedir.

Küresel Batı’nın Uluslararası kurumlarına karşı Küresel Doğu’nun oluşturduğu yeni kuruluşların ön plana çıkmasıyla BRICS’in büyümesi, coğrafi hinterlantını genişletmesi, Küresel Güney ve Doğu açısından son derece önemli Küresel Batı için hakimiyet alanlarının kayıp edilmesi sürecidir.

Azerbaycan Devletinin uluslararası konumunun kabul edilmesi ve Kafkasya giriş kapısı olan ülkeler Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan arasında siyasi istikrarı, büyüyen ekonomisiyle, bölgesel ve küresel düzlemde istikrarlı ve dengeli çıkmaktadır.

Kaynak: ODAK HABER MERKEZİ