Evvelde kongre hazırlık aşamalarını ahirde ise kongre konuşmasında ki tüm detayları inceleyeceğiz…
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan alışılmışın dışında Ankara Arena Spor Salonu’nda iki platformda konuşma gerçekleştirdi. Dışarıda salonlara sığmayan kalabalığı pas geçebilir, dışarıya kurulan dev ekrandan bunu verebilirdi…
Ama atlamadı…
Ama unutmadı…
Ahde vefanın, siyasette nezaketin çok ince bir yansıması olarak dışarıda ki kalabalığa yaptığı konuşmada şu detaylar ciddi anlamda üzerinde düşünülmesi gereken şeylerdi.
“17 Kasım 2019’da yine burada, bu meydanda, bu salonda Türk Siyasi tarihinin en büyük genel kurulunu gerçekleştirdik”
Önceki yazımda da belirttiğim üzere Yeniden Refah partisi Türk siyasi tarihinin en kalabalık kongresi 17 Kasım 2019’da gerçekleşmişti.
Bakalım şu an iktidarda olan siyasi partinin ilk kongresi ortalama kaç bin kişiyle yapılmış?
*Adaletle Kalkınma Partisi: 9.750 civarı
*Yeniden Refah Partisi: 85.000 civarı
“Bundan 11 sene evvel Milli Görüş Hareketinin banisi Erbakan Hocamız vefat ettiğinde demiştik ki ‘Ey dış güçler… Erbakan Hocamız vefat etti diye film bitti sanmayın. Film bitmedi henüz daha yeni başlıyor’ demiştik” Dış mihraklar Erbakan Hocamız öldüğünde kendi basınlarında ‘Erbakan’ı gömmek yetmez, üzerine birde beton dökmek gerekir’ demişlerdi. Bizlerde demiştik ki; ‘Erbakan’ın üzerine beton değil kurşunda dökseniz O’nun davasını Milli Görüşü bitiremezsiniz’ demiştik.”
Dış güçler… Türklerin tarih sahnesine adım attığı andan itibaren gelişmiş genetiğinden midir bilinmez hep karanlık güçlerin hedef noktası olmuştur. Orta Asya’da öz yurdumuzdayken Çinliler, Anadolu’da ebed müddet yurdumuzdayken ise Haçlılardan tutunda siyonizme uşaklık etmeyi kendine görev bilen diğerleri… Rahmetli Erbakan Hoca’nın yaşamı boyunca tek gayesi bu tür dış mihraklarla mücadele olmuştur. Ülkede siyasetle uğraşan isimler arasında ERBAKAN etiketi her zaman bu yüzden milli olarak anılmıştır. Şu anda Fatih Bey’e olan bu inanılmaz ilgi ülkenin ERBAKAN özleminden ileri gelmektedir dersek herhalde yanlış olmaz.
“100 bin sandık baş müşahidimizi belirledik”
Bir siyasi parti seçim çalışmasıyla değil sandık baş müşahitleriyle seçimi kazanır. Futbolda hakem ne ise seçimde baş müşahitler ve müşahitler odur. Nasıl ki ne kadar iyi olursa olsun hakemi olmayan bir futbol müsabakasından adil bir oyun ve sonuç beklenemezse baş müşahidi eksik olan siyasi partilerden de o denli seçim sonucu alınamaz. Zira her ne kadar yasayla güvence altına alınmış olsa da sandık güvenliği noktasında ciddi endişelerim hep olmuştur. Zira yinelenen İstanbul ve Ankara Mahalli seçimlerinin sonuçlarının kabullenilmesi yerine yenilemeye gidilmesi bile kendi fikir dünyamda ki çelişkileri destekler niteliktedir. Bu böyledir demiyorum ama bunun böyle olduğunu ciddi ciddi düşünüyorum…
“Biz bu noktaya medya rüzgarıyla gelmedik. Holding patronlarının desteğiyle gelmedik. Hazine yardımı alarak iktidar gücüyle gelmedik. Dış güçlerin desteğiyle gelmedik. Biz bu noktaya Allah’ın izniyle, davamızın bereketiyle ve siz değerli teşkilat mensuplarının terlemesiyle gayretiyle geldik.”
Bir önceki cümlede dış mihraklardan genel olarak bahsetmiştim. Dış mihraklarda tıpkı bir uygulamanın kendisini sürekli güncellemesi gibi güncelleme alan bir özelliğe sahiptir. Geçmişte haçlı ordularıyla meydanlardan gelen saldırılar bugün sinsice fonlama, fitne oluşturma ve manipülasyon ile kendisini gösteriyor. Ekonomik sistemlerin kurgulandığı, faiz lobisiyle ülkelerin mali bağımsızlıklarına pranga vurulduğu, LGBT adı altında cinsiyetsiz bir toplum oluşturulmaya çalışıldığı günümüzde makam, mevki ve zenginlik bu kadar kıymetliyken bunlara karşı koyabilmek elbette her kişinin harcı olmuyor.
“Yıllık 150 milyar dolarlık borçsuz, zamsız, vergisiz milli kaynak paketlerimizle, ilk 100 gün icraatlarımızın planlanmış olmasıyla, ehliyetli, liyakatli, deneyimli, dürüst milli görüş kadrolarımızla, makam ve rakam için değil Allah rızası için çalışan kadrolarımızla yaşanabilir bir Türkiye’yi, Yeniden Büyük Türkiye’yi inşa etmeye hazırız”
Bu söylemler tevellüdü doksanlı yıllara dayanan yaş gurubu için aslında hiçte yabancı olarak atfedilemez. Zira rahmetli Erbakan Hoca’nın; “Denk Bütçe ve Havuz Sistemi”, “Ağır Sanayi Hamlesi” ve “Önce ahlak ve maneviyat” mottolarının günümüzde de Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan tarafından rehber edinildiğinin en büyük göstergelerinden bir tanesidir. Şu an ülkemizin en büyük problemi ne ekonomi ne de hayat pahalılığıdır. Şu anda en çok ihtiyaç duyulan olgu şüphesiz adalet olgusudur. Açız bu doğru ama sanıldığı gibi bu açlık anatomik bir açlık değildir. Bu açlık adalete olan açlıktır.
“Bunların yürüdükleri yol farklı olsa da vardıkları adres aynıdır. Bakın şimdi aynen 20 sene önce mevcut iktidarın, iktidara gelirken yaptığı gibi bugün de muhalefet partileri Amerika’nın yolunu tutar oldular. Biz yolu Amerikadan geçmeden iktidar olmuş Milli Görüş hareketiyiz. Biz kuvvet ve kudret sahibi Amerika değil Cenab-ı Allah’tır inancındayız.”
Muhalefet partilerinden önce Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sekiz saatlik ortadan kaybolma serüveni ardından İyi Parti’nin Amerika’ya heyet göndermesi normal yollardan izah edilebilecek bir durum değil. Tam seçim sathında bu tür ziyaretlerin “Türk Milleti” üzerinde ki zannı “Yine icazet almaya gidiyorlar” olabilir. Genel Başkan Erbakan bu noktada bu satırlarla kamuoyuna resmen bizim abdestimizden şüphemiz yok mesajını vermiştir.
Gelelim kongre salonunun içerisinde yaptığı konuşmanın dipnotlarına… Son derece sakin, akıcı ve promptersız konuşan genel Başkan Erbakan’ın konuşmasının satır araları şu şekilde göze çarpıyor.
Siyasetin tanımı…
Siyasetin tanımı literatürlerde belli olsa bile amaç olarak genle Başkan Erbakan neden siyaset yaptıklarını şu cümlelerle açıkladı…
“Siyaseti makam ve rakam için değil Allah rızası için yapıyoruz.”
“Siyaseti ticaret olarak değil ibadet olarak yapıyoruz. Yedi milyar insanın dünya ve ahret saadetine vesile olmak için yapıyoruz. Yeniden Büyük Türkiye öncülüğünde aynen ecdadımızın yaptığı gibi bütün bir yeryüzünde adil bir nizamı hakim kılmak için siyaset yapıyoruz”
Temsil noktasında şu an Erbakan Hoca yaşasaydı eğer altılı masayla ortak mı hareket ederdi yoksa inandığı bildiği yolda daha evvel pek çok kez yaptığı gibi tek mi yürürdü. Elbette bu sorunun cevabının ne olduğunu buraya yazmaya gerek bile yok. Kendisini Milli Görüş partisi olarak nitelendiren ve kurucularının evladına “Sizler hainsiniz” “Sizler bölücüsünüz” diyebilecek kadar seviyesiz dil uzatmalara işin ucunu vardıranların neden böyle dediklerini hiç düşündünüz mü?
“Kongremizle birlikte seçim çalışmalarımızın da fiilen başladığını buradan ilan ediyorum ve milletimize sesleniyorum. Artık çare var, artık hayrın kendisi var, artık Yeniden Refah var… Bundan böyle ehven-i şerlere mahkum değiliz. Hak geldi batıl zail oldu. Su göründü teyemmüm bozuldu. Buradan açıkça ilan ediyorum metalleri yorulmuş, boyaları dökülmüş artık bu ülkeye verecek bir şeyi kalmamış olan mevcut iktidarın emeklilik zamanı gelmiştir. Altı benzemezin bir araya gelmeye çalıştığı masa başındakilerle, iktidarda bulunan kasa başındakilerin milletimize verecek bir şeyleri yoktur. Milletimize umut olmaları mümkün değildir.”
Seçim sathına resmen girdiğimiz bu günlerde etrafta mantar gibi aday adaylığı açıklayan isimlere rastlamanız mümkündür.
Zira tamda mevsimi!
Bu cümleler Milli Görüş Lideri Dr. Fatih Erbakan’ın seçime tek başına gireceklerini çok net bir şekilde özetliyor. İttifak noktasında kongrede çok önemli bir söylemde bulunan genel Başkan Erbakan ittifakı milletle yapacaklarını resmen ifade etti. Bugün iktidar bile bir ittifakın içerisinde olma zorunluluğu hissediyorken, kurulan irili ufaklı partiler bir şekilde masa başında tutunmaya çalışıyorken Yeniden Refah Partisi’nin bu özgüveninin tek açıklaması “İNANÇ” olarak karşımıza çıkıyor.