Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü temizlik faaliyetlerini müteahhit aracılığıyla yürütüyor. Tarihe kara bir leke olarak düşen olay hakkında konuşan İstanbul’daki tarihi yapılar uzmanı Süleyman Zeki Bağlan, “Selanik’ten gelen Hareket Ordusu, hep bir ağızdan şöyle bağırıyordu; ‘Biz ne idik, ne olduk, saye-i hürriyette şeriattan kurtulduk’ diyorlardı. Camiye bastılar mermiyi. Fatih Camii’nin duvarında 110 tane mermi çekirdeği işte o günlerden duruyor. Şimdi burada restorasyon yapıyorlar. Maalesef 50 tanesi silindi” dedi.
Fatih Camii’nin Fevzipaşa Caddesi’ne bakan batı cephesinde yer alan abdest alma yerinin üst bölümündeki pencerelerin etrafında 110 kurşun izi bulunuyordu. İstanbul’daki tarihi yapılar uzmanı Süleyman Zeki Bağlan ile Gazeteci Tolga Saçıkara tarafından izlerin, 31 Mart Vakası’nda, Selanik’ten İstanbul’a gelen Hareket Ordusu’nun sıktığı mermiler olduğu belirtildi. Oldukça derin olduğu gözlenen kurşun izlerinden bazılarının, Fatih Camii’nde gerçekleştirilen restorasyonlar esnasında kapatıldığını iddia edilirken, geriye yaklaşık 50 tane mermi izi kaldı. Hareket Ordusu’nun sıktığı kurşunlardan kalan izleri, Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü’nün ihale ettiği temizlik faaliyetlerini yürüten müteahhit aracılığıyla kapatma çalışmaları sürdürdüğü öğrenildi.
“CAMİYE BASTILAR MERMİYİ”
Fatih Camii’nde bulunan 110 kurşun izini anlatan Tarihçi Süleyman Zeki Bağlan, “Sizlere yakın tarihimizle alakalı fevkalade mühim bir vakayı anlatacağım. Sultan 2. Abdülhamid Han tahta geçti ve devleti güzel idare etti. Fakat ‘Genç Osmanlılar’ hareketi başladı. Sonra Jön Türklerin hareketi başladı. Memlekette 2. Meşrutiyeti ilan ettirmek için çalıştılar. Sultan Abdülhamid’e karşı ayaklandılar. İstanbul’da hadiseler oldu. Bu hadiselerde 31 Mart Vakası diye tarihte andığımız olay meydana geldi. Selanik’ten Hareket Ordusu çıktı. İstanbul’da ‘avcı taburları’ vardı, onlar hadiseyi bastırmaya çalışıyorlardı. Avcı taburları hadiseyi bastırmasın diye Selanik’ten Hareket Ordusu geldi. Hareket Ordusu’nun yüzde 60’ı Yahudi’dir. Bu durum basında yayınlandı. Merhum Mehmet Şevket Eygi devamlı yazdı. Gelen Hareket Ordusu’nun içinde Sırplar vardı. Kısmen Hırvatlar vardı. Hareket Ordusu’nun için de Mustafa Kemal Bey de vardı. Silivri’ye geldiklerinde Mustafa Kemal’i sebebini bilmiyorum ama saf dışı bıraktılar. Mahmut Şevket Paşa idareye el koydu. Edirnekapı’dan şehre girdiler. Malta Çarşısı’na geldiler. Ardından Fatih Külliyesi’nin etrafını sardılar. Burada yakaladıkları şahitleri süngüyle öldürdüler. Mermiyle dahi öldürmüyorlardı. Hep bir ağızdan şöyle bağırıyorlardı; ‘Biz ne idik, ne olduk, saye-i hürriyette şeriattan kurtulduk’ diyorlardı. Camiye bastılar mermiyi. Fatih Camii’nin duvarında 110 tane mermi çekirdeği işte o günlerden duruyor. Şimdi burada restorasyon yapıyorlar. Maalesef 50 tanesi silindi. Çekirdekler şu anda duvarın içerisinde. Caminin içerisinde de delikler vardı. Merhum Müderris Emir Saras Hoca Efendi o günleri yaşayanlardan biliyor. Mermi çekirdekleri kubbenin içerisinde, caminin içerisinde de vardı. 1 hafta da Sahn-ı Seman Medreselerinde talebe okuyamadı. Buraya yakınlığım şundan dolayı; dedem Hafız Mehmet Rüştü Efendi o sırada burada talebeydi. Baş Kurşunlu Medresesi’nin ikinci odasındaydı. 31 Mart Vakası 1909 yılında burada adamlar terör estirdiler. Yakaladığını süngüyle öldürdüler. Gece cesetleri alıp götürdüler, defnettiler. Yıldız Sarayı’na gidip, Sultan Abdülhamid’i tahttan indirdiler” ifadelerini kullandı.
“BİR HAFTADIR RESTORE EDİYORLAR, KULLANILAN KİMYEVİ MADDELER VAR”
31 Mart Vakası’nda Selanik’ten gelen Hareket Ordusu’nun tarihi camiye sıkılan kurşunların izlerinin şu anda yapılan çalışmalarla silindiğini belirten Bağlan, “Burası birkaç defa restorasyona girdi. Bundan takriben 10 sene evvel esaslı bir restore edilirken, o zamanlar duvarları temizlemek için püskürtme kum ile temizliyorlardı. Tazyikli kumda, duvarın yüzündeki detayları siliyordu. Resimleri ve belgeleri de var. Şu anda bazı yerlerde çekirdekler duvarın içerisinde duruyor. Bunları çıkarıp, kalibresini ölçmek lazım. Bu da bizim askeri müzemize düşen bir vazifedir. Birkaç gündür restore ediyorlar, içerisinde kimyevi maddeler var. Onunla temizlik yapıyorlar. Kimyasal madde, taşı aşındırır. İstanbul üzerinde Bizans hayali ile alakalı korkunç çalışmalar var. İstanbul’da en ufak bir Bizans, Roma dönemine ait bir şey kaybolmasına tahammül edemiyorlar. Bu durum da bizim tarihimizin mühim bir noktası. Tarih kitaplarında yer alması gerekiyor ama tarih kitaplarında maalesef yer almıyor” diye konuştu.
“KALAN MERMİ İZLERİNİN RESTORASYONLA KAPATILDIĞINI ÖĞRENDİK”
Fatih Camii’nde bulunan kurşun izlerinin restorasyonla kapatıldığını ifade eden Gazeteci Tolga Saçıkara, “23 Temmuz 1908 yılında 2. Meşrutiyet ilan edildikten sonra Sultan Abdülhamid Han’ın devlet içindeki yetkileri son derece azalıyor. Aslında bir nevi yönetime İttihat ve Terakki Partisi geliyor. İttihat ve Terakki’nin attığı birkaç tane önemli adım var. Halk arasında bu hamleler pek iyi karşılanmıyor. Bir tanesi alaylı askerlerin ihraç edilmesi, 7 bin 600 tane alaylı asker görevden alınıyor. Bu büyük bir tepki ile karşılanıyor. Bir de medrese talebeleri o tarihe kadar askerlikten muaf tutuluyordu. İttihat ve Terakki Partisi medrese talebelerini askere almak istiyor. Bu halk tarafından rahatsız edici bir durum olarak görülüyor. Halk arasında bir kargaşa çıkıyor. Sultan Abdülhamid Han’ın bir noktada bu durumlara seyirci kaldığını dair iddialar var ama esasen çok da bir yetkisi kalmıyor. Askeriye ve birçok kurum İttihat ve Terakki’nin yönetimine girmiş durumda. Halkın bu hareketliliği bir isyana dönüşüyor. 31 Mart Vakası diye bildiğimiz isyana dönüşüyor. Bu isyanı bastırmak için İttihat ve Terakki’nin en güçlü olduğu ordu yani 3. Ordu Selanik’ten harekete çıkıyor. Bu ordunun başında Mahmut Şevket Paşa, Resneli Niyazi Bey ve Kol ağası Kurmay Başkanı olarak Mustafa Kemal Bey var. Ordunun 50 bin civarı askeri var. 25 bin civarında da gönüllü bir asker ordusu var. İstanbul’a toplam 75 binlik bir kadroyla geliyorlar. 13 Nisan’da isyan başlıyor. Tam 10 gün sonra Hareket Ordusu İstanbul’a girmiş oluyor. 23 ve 25 Nisan arasında ciddi çatışmalar çıkıyor. 400 civarında isyancı öldürülüyor. 49 civarında İttihat ve Terakki kadrolarından ölen insan var. Ardından olağanüstü hal ilan ediliyor ve Sultan Abdülhamid Han tahttan indiriliyor ve Selanik’e sürgüne gönderiliyor. Bu evrede yaşanan çok acı bir vaka var. İttihat ve Terakki tarafından Fatih Camii kurşunlanıyor. İttihat ve Terakki’nin içerisinde çok farklı gruplar var. Yahudiler, Rumlar çok farklı milletlerden insanlar var. 110 civarında kurşunun Fatih Camii’nin Fevzipaşa Caddesi’ne bakan duvarında olduğunu biliyoruz. Yalnız bunu dönem içerisinde farklı tadilatlarda büyük bir kısmı kapatıldı. Bugün 40-50 mermi izinin kaldığını biliyoruz. Son dönemde bu kalan mermi izlerinin de restorasyonla kapatıldığını öğrendik. Maalesef bu tarihi hafızanın silinmesi noktasında elim bir hadise. İnşallah bu izler silinmez. Tarihi hafızanın diri tutulması için o izleri biz evlatlarımıza tekrar tekrar gösteririz. Yaşanan vakaların unutulmamasını sağlamış oluruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 110 tane mermiden kalan 40-50 mermiyi restorasyonla kapatmaya çalıştığını öğrendik. İnşallah bu meseleden vazgeçilir. Caminin estetik yönü açısından çok iyi değil ama tarihi hafızanın silinmemesi için önemlidir” şeklinde konuştu.