KÜRESEL EKONOMİDE AFYON
Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde görev yapan Prof. Dr. Gökhan Demirtaş ile yaptığımız kapsamlı röportajda, Afyonkarahisar'ın ekonomik durumunu masaya yatırdık.
Trendlife, Afyon ekonomisi, Prof. Dr. Gökhan Demirtaş'ın değerli analizleriyle ele aldı. Küresel ekonomik dinamiklerin yerel etkileri, Afyonkarahisar'ın ekonomik yapısını nasıl şekillendirdiği üzerinde durduğumuz röportajımızda, küresel ekonomik gelişmelerin Afyon'un tarım, turizm ve termal kaynaklar üzerindeki etkileri, bölgesel kalkınma stratejileri ile birlikte tartışıldı. Prof. Dr. Demirtaş, Afyonkarahisar'ın potansiyelini ortaya çıkarmak için uygulanabilecek politikalar hakkında bizlere bilgiler verdi.
Afyon ekonomisinin gelişmişlik düzeyi hakkında neler söyleyebiliriz?
Gelişmişlik düzeyi genellikle karşılaştırma yapılarak tespit edilebiliyor. Afyon’un Türkiye içindeki sıralaması çeşitli ölçütler açısından 30-40 aralığına yerleşmiş durumda. Gelişmişlik düzeyi farklı şekillerde ölçülebiliyor. İlk olarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından farklı dönemlerde yapılan Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması (SEGE) üzerinde durmakta fayda var. İl düzeyindeki SEGE değerlendirmeleri en son 2017 yılında yapıldı ve bu sıralamaya göre Afyon 41. sırada yer alıyor.
Bunun dışında, gelişmişlik düzeyi için ekonomik büyüklüğe de bakabiliriz. Bir yıl içinde üretilen mal ve hizmet miktarını gösteren gayrisafi yurt içi hâsıla rakamına bakarsak 2022 yılında Afyon, Türkiye’nin 29. büyük ekonomisi durumunda. Bölgesel kalkınma açısından gelişmişlik göstergesi olarak toplam ihracat miktarına da bakılabilir. Toplam ihracat miktarı açısından Afyon, 2022 yılında Türkiye’nin 32. büyük ihracatını yapan il olarak görünüyor.
Diğer yandan hem ekonomik büyüklüğü hem de ihracat miktarının nüfusu dikkate alarak kişi başına hesapladığımızda sıralamalar 40 civarında görünüyor.
Şunu belirtmek gerekir, bu sıralamaların kolayca değişmesini beklemek yanıltıcı olur. Özellikle sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamalarının değişmesi için çok uzun dönemli politikalar gerekiyor. Ayrıca hem ülke ekonomisi hem de şehirlerin ekonomisi aynı anda büyüyor. Afyon ekonomisi de büyüyor. Bu nedenle sıralamalar benzer bir şekilde kalıyor diyebiliriz.
Afyon ekonomisinin güçlü yönleri sizce nelerdir?
Afyon’un tarım, gıda ve hayvancılık; termal turizm ve mermer gibi üç tematik alana sahip olması ilin ekonomik gücünü artırmaktadır. Mermer sektörü, bilindiği gibi Afyon’un ihracatında çok büyük bir yer kaplıyor. Ayrıca termal turizm, Afyon’da katma değeri yüksek olan ve geleceğe dair önemli bir potansiyel taşıyan sektördür. İlin sahip olduğu jeotermal kaynaklar, nitelikli hizmet veren özel sektör yatırımları, turizm alanında farkındalığı uzun yıllardır yüksek bir yerel yönetim, turizm alanındaki eğitim kurumları, termal kaynaklara dayanan tedavi merkezlerine sahip sağlık kurumları, UNESCO tarafından tescil edilen gastronomi şehri olması ve kültür turizmi varış noktalarının bulunması Afyon’un termal turizmdeki güçlü yanlarından bazılarıdır. Tarım, gıda ve hayvancılık alanı ise hem termal turizm nedeniyle hizmetler sektörünü hem de gıda üretimi nedeniyle sanayi sektörünü destekler niteliktedir.
Afyon ekonomisinin geliştirilmeye açık en önemli yönü nedir?
Beşerî sermayenin geliştirilmesi, en önemli konu diyebiliriz. Sosyo-ekonomik gelişmişliği ele alırken bahsettiğim gibi Afyon’da sadece üretim büyüklüğünü dikkate alırsak 30. sıralarda bulunuyor. Fakat nüfusa oranladığımızda sıralama aşağıya doğru gidiyor demiştim. Bu durumu basit bir şekilde yorumlayabiliriz, mevcut beşerî sermayenin daha etkin kullanımı için planlar yapılması gerekiyor.
Ülke geneline benzer şekilde Afyon da genç ve dinamik bir nüfusa sahip. Bu özellikteki beşerî sermayenin niteliğini artırmak için eğitim düzeyinin yanı sıra sağlık düzeyinin de iyileştirilmesi, stratejik bir üstünlük sağlıyor. Aslında Afyon, yıllar içinde yapılan kamu ve özel kesim yatırımları sayesinde beşerî sermayesini güçlendirebilecek altyapı yatırımlarına sahip diyebiliriz. İki önemli üniversitesinin yanı sıra meslek eğitimine yönelik ortaöğretim kurumları da bulunuyor.
İstatistikler eğitim göstergeleri altyapısı açısından Afyon’un avantajlı olduğunu gösteriyor. TÜİK’in ortaöğretime ilişkin kapasite göstergelerine göre 2021-2022 eğitim-öğretim yılı itibariyle Türkiye’de öğretmen başına öğrenci sayısı 19,28 kişi iken Afyon’da 15,50 kişidir. Ayrıca Türkiye’de 28,94 olan derslik başına öğrenci sayısı, Afyon’da 23,96’dır. Bu iki değişken açısından bakıldığında Afyon’daki ortaöğretim olanakları, Türkiye genelinden daha iyi durumdadır. Afyon il genelindeki 2.162 dersliğin %12,85’i özel sektöre ait olduğunu belirtmek gerekir.
Sağlık göstergelerine de kısaca bir bakalım isterseniz. Afyon’da bin kişi başına düşen hekim sayısı, ülke geneline benzer orandadır. Yüz bin kişi başına hastane yatak sayısı Afyon’da 312 iken ülke genelinde 301’dir. Belirtilen iki gösterge birlikte değerlendirildiğinde nüfusun sağlık hizmetlerinden faydalanma olanağı, Türkiye ortalamasına benzerdir diyebilirim.
Bu açıklamalardan sonra şunu söylemeliyim ki, Afyon’da yapılan her yatırım ya da projede beşerî sermaye düzeyini artırmaya yönelik adımları dikkatle izlemeliyiz. Çünkü beşerî sermayeyi geliştirmeden atılacak adımlar verimliliği düşürüyor. Hatta beşerî sermaye düzeyini geliştiremediğimiz sürece büyük ölçekli yatırımların yapılması ve bazı sektörlerde gerçekleşmesi gereken dönüşüm zorlaşıyor.
Afyon ekonomisinin gelişimindeki kısıtlar, karşılaşılabilecek zorluklar nelerdir?
Afyon ilinde atılacak uzun vadeli ekonomik adımların tamamında iklim, çevre ve enerji sorunlarına odaklanılması önemli. Çünkü öne çıkan tematik alanlardan birisi tarım, gıda ve hayvancılık iken diğeri termal turizm. Her iki alan da çevre şartlarının sürdürülebilirliğine bağlı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hazırladığı 2022 yılı Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelı̇klerı̇ Değerlendirme Raporuna göre 1 (ilk öncelikli) ile 7 (en düşük öncelikli) olmak üzere Afyon’daki temel çevre sorunlarının öncelik derecesi şu şekildedir: atıklar (1), su kirliliği (2), hava kirliliği (3), toprak kirliliği (4), gürültü kirliliği (5), erozyon (6), doğal çevrenin tahribatı (7). Görüldüğü üzere atıklar, Afyon için birinci öncelikli çevre kirliliği sorunudur. Raporda evsel atıkların vahşi (düzensiz) depolanması, atık sorununun başlıca kaynağı olarak belirtilmektedir. Bunun dışında Afyon için hayvancılık kaynaklı atıklar, aşırı gübre kullanımı, mermer ocakları atıkları ve hafriyat atıkları sorun oluşturmaktadır. Afyon’un su kirliliği konusunda da politikalar geliştirmesi gerekmektedir.
Afyon şehir merkezi, soğuk ve sert iklim özelliklerinin neden olduğu ısınma probleminin yanı sıra nüfus artışı ve şehirleşmenin doğal sonucu olarak ortaya çıkan hava kirliliği sorunlarıyla mücadele ediyor. Bu alanda yapılan kamu yatırımlarının iyileşmede büyük bir payı var. Son yıllarda hava kalitesi PM10 ve SO2 değerleri açısından Avrupa Birliğinin belirlediği sınırlar içerisinde kalıyor. Ancak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının verilerine göre 2018 yılına kadar hava kalitesiyle ilgili olarak standartların yakalanamadığı biliniyor. Bu nedenle gelecekte bir risk oluşturduğu söylenebilir.
Afyon’da hava kirliliğiyle mücadelede doğalgaz ve jeotermalle konut ısınma ihtiyacının karşılanmasının yanı sıra 2013 yılından itibaren elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik RES (rüzgâr enerji santralleri) ve GES (güneş enerji santralleri) yatırımlarının artırılması çevre şartları için önemli adımlardan birisi olarak değerlendirilebilir.
Afyon bölgesel kalkınma için kamu kaynaklarını ne oranda kullanıyor?
Bölgesel kalkınmayı sağlamanın iki şartı var. Hem bulunduğunuz ilin ekonomik büyüklüğünü artırmanız hem de gelişmiş diğer illerle arasındaki farkı azaltmanız gerekiyor. Bu iki şartın da gerçekleşmesi için ulusal kaynakları diğerlerine göre daha etkin kullanacak beşerî sermaye ve yerel mekanizmalar gerekiyor.
Afyon’un ulusal kaynakları kullanmada avantajlı olduğu konular var. Örneğin bütçe harcamalarından aldığı pay, elde ettiği bütçe gelirinin 2 katına yakın diyebiliriz. Ayrıca BDDK verilerine göre mevduatın krediye dönüşme oranı 2022 yılında ilk defa birin üzerine çıktı. Bu durum da kredi açısından kaynakların etkin kullanıldığını gösteriyor.
İl geneli olarak gelişmişlik düzeyinde 4. kategoride bulunan Afyon, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından verilen yatırım destekleri arasında en çok bölgesel teşviklerden yararlanmaktadır. Son sekiz yılda ilin aldığı yatırım destek tutarının ülke geneline oranı %0,58 düzeyindedir. Bu oran Afyon ekonomisinin ülke genelindeki ağırlığına benzer orandadır. Yatırım destekleriyle oluşturulan istihdamın ülke genelinde oluşturulan istihdama oranı %0,71 oranındadır.
TR33 bölgesinde yer alan Afyon’un, Zafer Kalkınma Ajansı desteklerinden yararlanma oranı, 2017-2020 döneminde oldukça yüksektir. 2020 yılında ilin kalkınma ajansı desteklerinden ülke genelinde yararlanma oranı, %1,75’tir. Bu oran, bölgesel gelişmişlik düzeyindeki dezavantajı ortadan kaldırmak için önemli bir işlev görmektedir.
Afyon’un KOSGEB desteklerinden ülke genelindeki yararlanma oranı, %0,63 oranındadır. Bu oran, Afyon ekonomisinin ülke genelindeki ağırlığının hemen üzerindedir. Afyon’un TR33 bölgesinde KOSGEB desteklerinden yararlanma düzeyi %25,02 ile oldukça yüksektir.
Burada daha aktif olunması gereken alan, yenilik başvurularıdır. İlin patent, faydalı model ve marka gibi sınai mülkiyet haklarına başvuru ve tescil oranı düşüktür. Başvuru ve tescillerde büyük ağırlığı markalar oluşturmakta, paten ve faydalı modelin payının düşük olduğu görülmektedir.
Afyon ekonomisinin gelişimi için potansiyel vadeden sektörler nelerdir?
Bu tarz sorulara cevap verebilmek için kamu kesimi, özel sektör ve sivil toplumdan paydaşların katılımıyla detaylı analizlerin yapılması gerekiyor. Ama 2020 yılında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan kümelenme analizine değinebilirim. Bu analiz 28 sektörün istihdam verisini üç yıldız tekniğiyle inceliyor. Bu analizden elde edilen sonuçlar, Afyon’da madencilik ve taş ocakçılığı, gıda ürünlerinin imalatı ve metalik olmayan mineral ürünlerin imalatına ilişkin sektörler, tahmin edilebileceği gibi üç yıldız aldığı için olgunlaşma düzeyindeki sektörlerdir. Temel eczacılık ürünlerinin imalatı ile elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemleri üretimi ve dağıtımı ise iki yıldız aldığı için potansiyel taşıyan iki sektördür. Ayrıca içecek imalatı, tekstil ürünlerinin imalatı, giyim eşyalarının imalatı ve fabrikasyon metal ürünleri imalatı tek yıldız alan dört sektör olarak aday sektörlerdir. Bu tarz ulusal çalışmalar, yol gösterici olabilir. Ayrıca Zafer Kalkınma Ajansı tarafından hazırlanan iki farklı raporlar da ekonomiye yön vermek açısından takip edilebilir. Örneğin ajansın Afyonkarahisar İli Yerel Ekonomik Gelişme Programı (Tarım, Maden, Çevre, Enerji) başlıklı raporu sektörel olarak önemli hususlar üzerinde duruyor.
Biraz da küresel ölçekteki gelişmelerden bahsedelim mi? Küresel ekonomik gelişmeler ne yönde ilerliyor?
Şimdi ağustos ayındaki birkaç veriye bakarak küresel ekonominin önümüzdeki aylardaki seyrine ilişkin birkaç tespit yapabiliriz. ABD ekonomisinde temmuz ayı tarım dışı istihdam oranı beklenen düzeyin altında gerçekleşti. Ayrıca Tedarik Yönetim Enstitüsünün imalat istihdamı da beklenen düzeyin altında gerçekleşti. FED’in faiz indirim kararı beklendiği gibi kısa sürede gelmeyebilir. Ayrıca Japonya Merkez Bankası uzun bir süreden sonra faiz oranını yükselti. Çin’den gelen pozitif ayrışma verisine ise güvenilir bir şekilde bakılmıyor. Bu gelişmelerin tamamı, küresel ekonomide bir durgunluk dönemi olacağını gösteriyor. Bunun karşısındaki tek argüman ABD’de kasım ayında başkanlık seçimi olması. Bir durgunlukta ABD seçimine gidilmesi olasılığı da zayıf.
Buna ek olarak ülkemizde uygulanan ve büyük oranda planladığı gibi giden enflasyonla mücadele programının etkisiyle giderek artan bir durgunluk oluşabilir. Son olarak döviz kuru seviyesinin istikrarlı olması enflasyonla mücadele için olumluyken ihracatçıları zorlayıcı bir yanı var diyebiliriz.
Küresel ekonomik gelişmeler, yerel düzeyde Afyon’u nasıl etkiler?
Küresel dalgalanmalar, aslında bölgeleri ayırt etmeksizin bir etkide bulunuyor. Önümüzdeki dönemde yaşanma ihtimali olan ekonomik durgunluğun Afyon’u, diğer illerden negatif olarak ayrıştıracağını düşünmüyorum. Bir başka deyişle ülke ekonomisinin ya da diğer illerin etkilendiği düzeyde etkilenecektir. İç ve dış talebi birbirinden ayırarak bu etkiyi inceleyebiliriz.
Afyon’un dış ticareti büyük oranda mermer sektörüne bağlı. 2022 yılı verilerine göre ihracatın %49’u mermer ihracatına bağlı ve bu değere kum, kil ve taş ocakçılığı ile yapılan ihracatı da eklersek %69 oranına ulaşılıyor. İhracatta ürün çeşitliliğinin yüksek olmaması bir risk olarak karşımızda duruyor. İhracat açısından bir başka risk pazar çeşitliliğiyle ilgili Afyon ihracatının yarısına yakınını dört ülkeye yapıyor. Son yıllarda Çin, sürekli olarak; Hindistan da zaman zaman bu dört ülke içinde yer alıyor. Bu nedenle mermer sektörü daha önce Avrupa eksenli dalgalanmalardan etkilenirken artık Uzak Doğu eksenli dalgalanmalardan da etkilenir hale geliyor. Ancak dış talebi istikrarlı bir ürün olduğu için mermer ihracatı, küresel dalgalanmalar karşısında dramatik düşüşler yaşamıyor.
İç talepteki düşüş açısından değerlendirecek olursak termal turizm sektöründe bir yavaşlama olabilir. Şehir için önemli bir istihdam alanına sahip olduğu için termal turizmdeki talep düşüşü daha çok hissedilir olacaktır.
Son olarak şunu belirtmek gerekir ki ister küresel dalgalanmalar ister ulusal düzeydeki ekonomik sorunlar olsun bir bölgeyi, ili ya da sektörü diğerlerinden ayrıştırarak doğrudan etkilemiyor. Küresel ya da ulusal düzeydeki ekonomik zorluklar, rekabetçi piyasa yapısına dayanmakta zorluk çeken kırılgan firmalar üzerinde yıkıcı bir etki yaratıyor. Eğer bir sektördeki firmaların çoğunluğu kırılgansa ve bir ilde tek bir sektör ağırlıkta ise il ekonomisi kırılganlaşıyor.
Afyon’daki üreticilere gelişmeler karşısında ne tavsiye edebiliriz?
Genelden özele doğru gittiğimizde ülke ekonomisine benzer şekilde iller, sektörler ve firmalar, uzak doğu ve Avrupa ülkeleri arasında edilgen bir yapı sergiliyor. Türkiye, son yaşadığı ekonomik türbülansla birlikte ekonomisini eski alışkanlıklarla sürdüremeyeceğinin farkında. Son dönemde bazı sektörlerde proaktif davranarak etken bir tavırla kendi yolunu çizmek için adımlar atıyor. Aynısı firmalarımız için de geçerli. Firmalar kendi dışında oluşan sektör, il, ülke ve küresel düzeydeki gelişmeleri takip etmeye çalışmalı ve adım atmalı. Proaktif bir tutum sergilemeli. Böyle davranmak küresel ve ulusal düzeydeki ekonomik zorlukları, fırsata da çevirebilir. Tek ürün ve tek pazara bağlı olmanın getirdiği riskten kurtulmaya çalışmak ilk adım olmalı diye düşünüyorum. Daha sonra firma rasyolarının güçlendirilmesi gelmeli.
Son olarak Afyon’un ekonomik gelişimi ve bölgesel kalkınmayla ilgi eklemek istediğiniz başka bir konu var mı?
Bölgesel kalkınmada beşerî sermayenin önemini vurgulamış ve eğitimin önemine az önce değinmiştim. Dekanlık görevini yürütmekte olduğum İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dekuruluşu 1974’e dayanan ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin çekirdeğini oluşturan bir fakülte. Bu yıl fakültemizin 50. yılını kutluyoruz. Bu 50 yılda hem Afyon’un beşerî sermayesine eğitim alanında emek verdik hem de öğretim elemanlarımızın akademik çalışmaları ile bölgesel kalkınmaya katkı sağladık. 50. yılımızı kutlarken geçmişte gerçekleştirdiklerimizden ilhamla gelecek için hem öğrencilerimize hem de Afyon’a yararlı olacak işler üretmeye odaklandığımızı söyleyebilirim. 50. yılımızı kutlamak için planladığımız etkinliklerin fakülte web sayfamızdan (iibf.aku.edu.tr) takip edilebileceğini de bu vesileyle okurlarınıza duyurmak isterim.
Prof. Dr. Gökhan Demirtaş Kimdir?
2003 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisat Bölümünden mezun olmuştur. Aynı üniversitenin sosyal bilimler enstitüsünde yüksek lisans tezini uluslararası iktisat alanında 2005 yılında, doktora tezini ise makro iktisat alanında 2009 yılında savunmuştur. 2008 yılında Bremen Üniversitesi bünyesinde yer alan IWIM (Institut für Weltwirtschaft und Internationales Management)’de doktora araştırmacısı olarak bulunmuştur. 2015 yılında uluslararası iktisat alanında doçent unvanını almıştır. 2019-2022 yılları arasında üniversite düzeyinde kalite koordinatörlüğü görevini yürütmüştür. 2021 yılında uluslararası iktisat ve iktisadi gelişme anabilim dalında profesör kadrosuna atanan Demirtaş, 25 Mart 2024 tarihinden bu yana dekanlık görevini sürdürmektedir. Uluslararası ticaret alanının yanı sıra kurumsal faktörlerin ekonomik etkileri üzerine akademik çalışmaları bulunmaktadır.