İYOT GİREN EVE DOKTOR GİRMEZ
Ortomoleküler Tıp Danışmanı ve Bütünsel İyot Derneği kurucusu Dr.Hasan Hüsnü Eren “İyot Giren Eve Doktor Girmez” adlı yeni kitabında, insan sağlığı için en önemli minerallerden biri olan “iyot” hakkında yanlış bilinenleri ve hatta bilinmeyenleri anlatıyor.
İyot hakkındaki her türlü bilginin halka aktarılması, iyotun öneminin her platformda dile getirilmesi sadece doktorların değil iyotla ilgili bilgisi olan herkesin görevi olduğu düşüncesinden yola çıkarak bu kitabı hazırlayan Eren, başlattığı iyot hareketinin daha geniş kitlelere ulaşmasını hedefliyor.
Türkiye’deki hatta dünyadaki bu derece geniş kapsamlı ilk iyot kitabını yazdınız. Bu kitabı yazma amacınız neydi?
İyot bugüne kadar bizlere çok yanlış tanıtılmış bir mineral. Aslında kitabı yazma amacım da bunu anlatmak. Hayatta kalabilmek için mutlaka iyota ihtiyacımız var. Bu kitapla dikkatinizi, bugün karşı karşıya olduğumuz iyot eksikliği salgınına çekmek istiyorum çünkü yaşadığınız ve çözümünü bulamadığınız birçok rahatsızlığın temelinde aslında iyot eksikliği var. İyot neden ve nasıl hayatımızdan çıktı? İyotu nasıl ve neden hayatımıza sokmalıyız? Bu iki soru, bu kitabın temel meselesini oluşturuyor.
Gerçek anlamda iyotla ne zaman tanıştınız?
Tıp fakültesinde, ‘İyot, tiroid hormonu üretimi için insanlar tarafından az miktarda kullanılması gereken bir mineraldir. Fazla miktar alınması zararlıdır. İyotlu tuz tüketmek günlük ihtiyacı karşılamak için yeterlidir. Sakın yüksek doz iyot kullanmayın’ bilgileriyle donatılmıştık. Dolayısıyla ben de diğer tüm meslektaşlarım gibi bu bilgilerle kodlanarak mezun oldum. Meslek hayatımın büyük bir kısmı bu bilgileri uygulayarak, hastalarıma da bunları aktararak geçti. Benim iyotla tanışmam, daha doğrusu bildiğimden farklı bir iyot bakışına sahip olmam, bir holistik yaklaşım eğitimi olan GAPS eğitimiyle oldu. Beslenme düzenlemesiyle başta otizm olmak üzere birçok psikolojik ve fiziksel kronik hastalığın belirtilerinin azaltılabileceğini, hatta tedavi edilebileceğini iddia eden ve GAPS adını verdiği bir tedavi yaklaşımı oluşturan Dr. Natasha Champbell, bu bilgilerini doktorlara anlatmak üzere bir eğitim için Türkiye’ye gelmişti. Dr. Champbell GAPS sistemini anlatırken, çocuklarda iyotun vücuda sürülerek kullanılmasını öneriyordu. İyotun çocukların karın bölgelerine gece yatarken sürülmesini, sabah kalkınca kontrol edilmesini, karın bölgesinde iz kalmamasının vücudun ihtiyacı olan iyotu aldığı anlamına geldiğini, emilme durana, yani sabah bakıldığında göbek bölgesinde iyot görülene kadar sürülmeye devam edilmesi gerektiğini söylemiş, iyotun benzer kullanımıyla ilgili birçok uygulama anlatmıştı. Bu konuşmayı dinledikten sonra sorular zihnime hücum etmeye başladı. İyot özellikle otizmli çocuklarda nasıl bir olumlu etkiye sahiptir? Vücutta iyot neden eksik olur? İyot bu şekilde kullanılınca vücuda nasıl zarar vermiyor? Bu uygulama yüksek doz iyot kullanımı anlamına gelmiyor mu? Vücuda zararı olacak bir maddeyi Champbell neden öneriyor? Acaba iyotun başka faydaları da var mı? İyotu biz eksik doz mu kullanıyoruz? İyot ihtiyacımızı tuz neden karşılamıyor?
Böylece bu konuyu derinlemesine araştırmaya başladım. Kitabımda 85 soruda iyot kullanımı bölümünde hepsini detaylı şekilde anlattım.
İyot denilince ilk olarak akıllara tiroid hormonunu düzenleyici bir madde geliyor. İyot aslında nedir?
Esansiyel bir mineral olan iyot, tiroid hormon sentezi üretimi için gereklidir fakat iyot bundan çok daha fazlasıdır. İyot içeren hormonlar embriyogenez, farklılaşma, bilişsel gelişim, büyüme, metabolizma ve vücut sıcaklığının korunmasında rol oynar. İyot eksikliği sadece troid bezinde gözlemlenebilir durumdadır; guatr olarak adlandırılan, tiroidde büyümeyle karakterize bir tablo oluşturur. Eksikliğini gözlemleyebildiğimiz tek organ tiroid bezi olduğu için, iyot sanki sadece tiroid bezinin ihtiyaç duyduğu bir mineral olarak düşünülür. İyotun eksikliği, sadece etki ettiği metabolik süreçlerde yetersizliğe neden olmaz. Bundan belki de daha önemlisi, vücudumuzda iyot kullanan ve depolayan organların iyot eksikliği nedeniyle toksik maddeler tarafından işgal edilmesidir. İşte bu, iyotu hayati bir mineral haline getiriyor.
Bu kadar hayati bir minerale olan ihtiyacımızı, günlük yaşamda sofralarımızda kullandığımız tuzla karşılayabilir miyiz?
Dünyadaki iyot eksikliğini ortadan kaldırmak için iyotlu tuz kullanımı uygulaması önerilmiş ve böylece Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok ülkede iyotlu tuz kullanımına başlanmıştır. Tuz iyotlaştırma, popülasyonlarda iyot eksikliğini azaltmaya yönelik bir yaklaşımdır fakat iyot ihtiyacını tuzdan karşılama yaklaşımı çok doğru değildir.
Tuzu iyotlu hale getirmek için uygulanan prosedür, iyotun rafine edilmesi anlamına gelir. Bu süreç sonunda sofraya gelen tuz aslında bir kimyasal madde haline dönüşür. Tuz tadında kimyasal bir madde ile iyot eksikliğini giderme uygulaması çok doğru bir yaklaşım değildir. Aslında iyotlu tuz projesi, insanlarda ihtiyaçlarını tuzdan karşılayabildikleri yönünde bir algı oluşturmuştur. Bu algı nedeniyle insanlar vücudun tamamının ihtiyacını karşılayacak iyotu alma ihtiyacı hissetmemişlerdir. Bu durum da kronik iyot yetersizliğinin temelini oluşturmuştur.
Unutulmaması gereken şudur; iyotlu tuz tüketerek vücudunuzun iyot ihtiyacını karşılayamazsınız. İyotlu tuz sağlıklı değildir. İyotu iyot olarak, tuzu da tuz olarak alın. Rafine tuz ve özellikle de iyotlu tuz kullanmayın.
BİR FİNCAN TUZA BİR FİNCAN ALTIN TOZU
Tüm kültürlerde tuz değerli bir madde olmuştur. Eski Yunanlılar esirlerle tuzu değiş̧ tokuş̧ ederlerdi. Roma İmparatorluğu’nda askerler maaşlarını tuz olarak alırlardı. Hatta İngilizce maaş anlamına gelen salary kelimesinin kökeni, Latince tuz anlamına gelen ‘salarium’ kelimesinden gelir. Gene İngilizcedeki salata anlamına gelen ‘salad’ kelimesi, Latincede ‘tuzlu’ anlamına gelen ‘salted’ kelimesinden gelir. Tuz, dünyanın bazı bölgelerinde o kadar kıymetli bir madde idi ki, Avrupalı kâşiflerin, keşifleri sırasında bir fincan tuz almak için bir fincan altın tozu verdikleri söylenir, hatta bu değerinden dolayı tuza beyaz altın denilirdi. Ancak günümüzde tuzu cevherden zehire dönüştürme yani rafinasyon ile iyotlu tuz kullanımı son derece sağlıksız hale gelmiştir.