Doç. Dr. İbrahim Eker’in annesi ve eşi tarafından AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş’a hakaretlerde bulunulduğu öğrenildi.
REKTÖR OKUMUŞ GAZETECİLERİ BİLGİLENDİRDİ
Konuya ilişkin Gazeteciler Mehmet Emin Güzbey, Sezer Küçükkurt ve Nail Azbay’a açıklamalarda bulunan Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, ‘Doçent hocamızı kaybetmemek için elimizden geleni yapıyoruz ama, maalesef o bölümde hiçte istemediğimiz gelişmeler yaşandı’ dedi.
DOÇENT EKER KÜTAHYA’YA GÖREVLENDİRME İSTEDİ
Doç. Dr. İbrahim Eker’in Kütahya’ya görevlendirme talebinde bulunduğu, bu talebin ise Rektör Okumuş tarafından, ‘İbrahim Hoca’ya ihtiyacımız var, kendisini gönderemeyiz’ demesi üzerine, Eker’in önce Annesi tarafından YÖK’e şikayetlerde bulunulduğu, sonrasında da eşi tarafından sosyal medya üzerinden Rektör Okumuş’a hakaretlerde bulunulduğu tespit edildi.
İZİN VERİLMEYİNCE, HABER YAPTIRILMIŞ
Doç. Dr. İbrahim Eker’in Kütahya’ya görevlendirilmesine onay verilmeyen Rektör Okumuş hakkında Anne Eker tarafından YÖK’e şikayette bulunulduğu, bunun akabinde bazı hasta yakınlarının da bir internet haber sitesine Rektör aleyhine haber yaptırıldığı ve bu haberin altına yapılan yorumlar ile Rektör Okumuş’un kişilik hakları ile ailesine saldırılarda bulunulduğu öğrenildi.
REKTÖR OKUMUŞ AÇIK KONUŞTU
Gazeteciler Güzbey, Küçükkurt ve Azbay’a açıklamalarda bulunan Rektör Okumuş şunları söyledi;
- Üniversiteden ayrılma, muvafakat verme veya tayin gibi bir şey söz konusu değil.
- Olmaz zaten, İbrahim Hoca tek şu anda.
- O’na izin veremeyiz.
- Ondan sonra bir haber çıktı.
- “İşte Afyon'un tek Çocuk Hematoloji ve Onkoloji uzmanı ayrılıyor” diye.
- Ben dedim ki biz ona izin veremeyiz, yani öyle şey mi olur?
- Yani tek hocamız var.
- O’na git diyen yok ki.
- Daha sonra bize bir dilekçesi geldi.
- Bu dilekçede ayrılmak isteği belirtiliyor.
- Onun üzerine ben de gelen dilekçeye aynı günde bilim dalı başkanlığından resmi olarak imzaladım.
- Yani şu anda halen hasta takibinin olması, tek Çocuk Hematoloji ve Onkoloji uzmanının olması nedeniyle uygun görülmemiştir diye.
- Direkt kendisine zaten cevabı yazı yazdım.
- Pazartesi bir yazı daha yazıldı internet sitesinde.
- Dün bir yazı daha.
- Deniliyor ki, işte kimse etmedi, şey yapmadı.
- Bu arada ben geçen hafta bu yazı gelince arkadaşlara dedim ki İbrahim Hoca'yı çağırın, nereden çıktı bu?
- Yani durduk yere böyle bir şey yoktu, hiçbir sıkıntı yoktu.
- Çalışmaya devam ediyor, bir problem yok.
- Nereden çıktı ki?
‘KENDİSİNE GİT DİYEN YOK’
İnternet sitesindeki haberin altına yapılan yorumlarda kendisine ağır hakaretlerde bulunulması nedeniyle yargı yoluna gideceğini ifade eden Rektör Nurullah Okumuş;
- İbrahim Hoca verdiği dilekçede şunları söylüyor; Yapılan, hakkımda yapılan incelemeler, bir sürü şunlar bunlar nedeniyle gerekçesi o yazılar geçmişe yönelik olarak dosyalara bakıldığında anlaşılacaktır diye.
- Muallak bir yazı.
- Bunu gerekçe göstererek görevlendirme istiyorum diyor.
- Dedim bir sıkıntı mı oldu? Arkadaşlara sordum.
- Arkadaşlar bir problem mi oldu?
- Yani benlik bir şey yok çünkü ben ona kal demedim, git demedim.
- Herhangi bir şey yapmadım yani.
- Dedim bir sıkıntı mı oldu?
- Kavga mı ettiniz?
- Olabilir yani.
- Bölümde diğer hocalarla arası bozulmuş olabilir.
- Bir huzursuzluk olabilir.
- Hiçbir şeyimiz yok dediler.
- Dedim o zaman çağırın bir konuşayım.
- Gitti arkadaşlar sonra geldiler, Hocam, İbrahim Hoca kongredeymiş, hafta sonu gelecekmiş.
- Yani görüşememe nedenimiz de o zaten. Geçen hafta kongrede idi.’
‘ÇOK UZUN TELEFON KONUŞMALARIMIZDA OLDU’
Doç. Dr. İbrahim Eker’in kongrede olmasına rağmen kendisiyle telefonla görüşme yapıp yapmadığını soran gazetecilere, Rektör Okumuş şunları söyledi; --Defalarca konuştum.
- Yani 2 saat 45 dakika süren konuşmalarım var.
- Yani çok uzun konuşmalarım var.
- Defalarca konuştum bu arkadaşla.
- Ondan sonra tamam o zaman dedim yazısını da yazarız.
- Pazartesi görüşürüz diye.
- Fakat temel sorun şu.
- Ben hakikaten hicap duyuyorum.
- Hakikaten üzülüyorum.
- Utanıyorum.
- Gazeteci arkadaşlara böyle bir durum nedeniyle açıklama yapmaktan hicap duyuyorum, bir Rektör olarak.
- Üniversitede bir akademik personelin yaşamış olduğu herhangi bir sorun.
- Bunun çok daha ağırlarını, çok daha kötülerini yaşamış olabilirsiniz.
- Ama bunun için bir açıklama yapma zorunluluğu hissetmekten gerçekten hicap duyuyorum.
- Niye?
- Bana karşı şahsıma karşı Rektörlüğe karşı olan herhangi bir olay, herhangi bir sıkıntı hepsi tolere edilebilir.
- Çözüme ulaşır, kavuşur.
- Çok hızlı bir şekilde ulaşırsınız.
- İki günden beri benim dışımda, bir üniversitenin itibarı zedelendi.
- Üniversitenin itibarını zedeleyici, zarar verici ifadeler ve geri dönüşler.
- Afyon'da aramayan insan kalmadı neredeyse.
- Siyasisinden vatandaşına kadar.
- Ve daha önemlisi, maalesef ve maalesef bu arkadaşın benimle birebir irtibata geçme sorunu çözme yönünde herhangi bir gayreti olmadığı gibi, yaşamış olduğu veya yaşanmış dediği sorunları ailesi üzerinden hasta yakınları üzerinden aracılar üzerinden ve gazeteciler üzerinden alevlendirmeye çalışması.
DOÇENT EKER’İN ANNESİ BAŞROLLERDE
Rektör Okumuş, bu konuda Doç Dr İbrahim Eker’in Annesinin YÖK başta olmak üzere bazı yerlere şikayet dilekçeleri vermesinin yanı sıra, pek çok girişimlerde bulunarak AFSÜ’yü yıprattığını ifade etti.
Rektör Okumuş;
- Benim muhatabım bu kişinin annesi değil.
- Benim muhatabım bu kişinin eşi değil.
- Eşi haberin altına yazmış olduğu doğru olmayan ifadelerle bunun altına yazılan vatandaşlar tarafından yazılan hakarete varan küfür içeren ifadeler.
- Onun haricinde daha ağırı, maalesef annesinin de benim çocuğuma beddua edecek kadar kullanmış olduğu ifadeler.
- Kimsenin benim çocuğuma beddua etmeye, masum insanları lekelemeye ve yine altında şahsıma karşı hakaret içeren, doğru olmayan ifadeler kullanması hakkı değil.
- İş bu noktaya gelince ben artık açıklama yapmak zorunda kaldım.
- Kimse benim aileme, çoluğuma, çocuğuma beddua edemez.
- Ve maalesef bu kişinin annesi daha önce yani ben hicap duyuyorum ama maalesef bu arkadaş kendi sorunlarını kendi değil, ailesi üzerinden, başka insanlar üzerinden, basın üzerinden çözmeye çalıştığı için, alevlendirmeye çalıştığı için üzüntü verici bir duruma dönüştü.
- Annesi daha önce ilginçtir, yani bir akademisyenin herhangi bir sorunu varsa bunu eğer sorunu üst mercilerle halledemediğini düşünüyorsa bir üst merciye gider.
- YÖK’E gider değil mi?
- Kendisi değil de, Annesi tarafından YÖK’e şikayet edildik.
- Ne gerekçeyle?
- YÖK’e görevini yaptırmadığımız gibi türlü iftiralarla şikayet etmiş.
- Ve daha da kötüsü o meşhur beddua seansları vardır bildiğiniz olaylar devam ediyor.
REKTÖR NEDEN AÇIKLAMA YAPMA GEREĞİ DUYDU?
Rektör Okumuş medyaya bu konuda neden açıklama yapma gereği duyduğunu da anlattı;
- Bir siyasiye söylenen şu söz önemli; Anası namazından sonra hocaya beddua ediyor ifadesinin kullanılması.
- Anladığınız gibi olay artık çığırından çıkmış durumda.
- Şahsıma hedef alan, üniversiteyi hedef alan, üniversiteyi zedeleyen bir noktaya geldiği için ben bu açıklamayı yapıyorum.
- Yani dediğim gibi bir akademisyenimizin sorunlarını bire bir görüşerek çözebilmesi, bir sorun varsa bunu kendisinin çözmesi gerekirken olayın farklı boyutlarda basına farklı şekillerde, hasta yakınları ve aracılar aracılığıyla doğru olmayan ifadeler.
- Sizin cevap veremeyeceğiniz tarzda, sizi zor duruma düşürecek, sizi küçük duruma düşürecek, iftira niteliğindeki ifadelerle, doğru olmayan ifadelerle, şahsınıza, ailenize artık saldırılmaya başlanınca açıklama yapmak zorunda kalıyorsunuz.
- Şu anda sizlerle görüşme gerekçelerinin nedenlerinden birisi bu.
- İkincisi ise; Kendisinin bu dilekçeyi niye verdiğini hala çözebilmiş değiliz.
- Eşinin söylediğine göre, ekibini dağıtmışız ifadesi kullanılıyor.
- O yazının altında benim İbrahim hocanın ekibini türlü gerekçeleri dağıttığım, onun çalışmasını engellemeye çalıştığım tarzında ifadeler var.
- Öncelikle şunu söyleyeyim ben buraya göreve başladığımda İbrahim hocanın bir ekibi yoktu.
- İbrahim hoca burada tekti.
- Buraya Özge Vural ilk olarak geldi.
- Bakın Özge Vural arkadaşımız şu anda Gazi Üniversitesi çocuk hematoloji onkoloji bilim dalında Doçent olarak çalışıyor.
- Bu arkadaş buraya geldi. 2020 yılının 8. ayında ayrıldı.
- Nilgün Eroğlu arkadaşımız benim asistanımdır.
- Sami Usta. Eşi şu anda bizde kadın doktoru olarak çalışmakta.
- Getirdik buraya.
- Eşi perinatolog’tu.
- Çocuk hematoloji onkolojisi.
- Niye getirdik buraya?
- Aynı zamanda kemik iliği yapma talebi nedeniyle İbrahim hoca böyle bir talepte bulunduğunda tabii dedik muhteşem olur.
- Hemen ekipman olarak bölümde işte fiziki şartlarda ne gerekiyorsa hepsini sağladık.
- Önce tek başına yapmak istediğini söyledi.
- Ama kemik iliği yapmak için iki tane sertifikalı hoca gerekiyor.
- Eskişehir'den görevlendirmeyle yapacağını söyledi.
- Olmayacağını tek başına yapamayacağını ekibi desteklemek gerektiğini söyledi.
- Onun üzerine bu arkadaşları biz buraya getirdik.
- Toplamda bunların sayısı Türkiye'de 200 civarında.
- Bunların sayısı çok çok az Türkiye'de.
- Çocuk hematoloji onkolojisi.
- Nilgün hocamızı da getirdik buraya.
- Nilgün hocamız 01-10-2020 tarihinde geldi.
- 24-07-2023 talebine ayrılmak zorunda kaldı.
- Bir başka hocamız 24-07-2020'de geldi. 29-01-2024'te ayrıldı.
- Bu da benim eski asistanlarımdandır.
- Şu anda nerede?
- Bursa Uludağ Üniversitesi çocuk hematoloji onkoloji bilim dalında doçent olarak çalışmaktadır.
- Hilal Susamşen.
- Yine biz buradayken bu arkadaşı getirdik buraya, 2019'un 7. ayında.
2023'ün 6. ayında da bu arkadaş ayrılmak zorunda kaldı.
- Maalesef benim eskiden beri tanıdığım çok çalışkan bir arkadaşımız.
- Şu anda Hacettepe Üniversitesi çocuk hematoloji onkolojide Doçent olarak çalışmaktadır.
ASIL MOBBİNGCİ DOÇ EKER İMİŞ
- Bu arkadaşların ayrılması sebebi kendi ifadeleriyle açık ve net söylüyorum. Kendi ifadeleriyle ve Rektörlüğümüze vermiş olduğu dilekçelerinde bana bizatihi bölüm başkanı olarak geldiklerinde ki hem Ana Bilim Dalı Başkanıyım, hem de Rektörüm.
- Maalesef İbrahim Hocanın kendilerine uygulamış olduğu baskı, mobbing, değersizleştirme gibi bir sürü gerekçelerle bununla ilgili incelemede yapıldı zaten. Artık burada çalışamayacaklarını çalışma huzurlarının olmadığını ki Nilgün Hocamız aile bütünlüğünün bozulmasına rağmen şu anda kendisi iki çocuğuyla Ankara'da çalışıyor, eşi burada çalışmaya devam ediyor.
- Aile birliğinin bozulmasını bile göze alarak ayrılmak zorunda kaldı.
- Tamamen bölümde huzurlarının olmadığı, burada artık çalışma şevklerinin kalmadığını söyleyerek ayrıldı.
- Dilekçeleriyle vermiş olduğu şikayet dilekçeleriyle ayrıldı bu arkadaşlar buradan.
- Dolayısıyla benim desteğimle kurulmuş olan bir ekip vardı orada ve o ekip maalesef ayrılmak zorunda kaldı.
REKTÖRÜ HAYRETE DÜŞÜREN OLAY...
- Hayretle karşıladığım nokta şu.
- Türkiye'de bu kadar az sayıda Çocuk Hematoloji ve Onkoloji varken ve benim hayalim Afyon'un hem erişkinde hem de çocukta bir hematoloji onkoloji merkezi yapmak, bir bölge hastanesi yapmak iken ve bunu da büyük oranda başarmış iken bu hocaların teker teker ayrılmış olması.
- Ve bu hocalar ayrılırken hiç kimse ya bu hocalar niye gitti?
- Bak burada dört hoca vardı. Niye ayrıldılar?
- Hasta yakınları da dahil olmak üzere buna kimse bir şey sormadı.
- Ancak İbrahim hocanın bizden olmayan bir taleple, kendi isteğiyle görevlendirme talebinin bu kadar infial yaratmasına akıl sır erdiremiyorum.
- Ve bunun sebebinin gerekçesinin biz olduğu ben olduğumu da asla kabul etmiyorum.
- Ve buna karşılık da bütün bunların sorumlusu benmişim gibi iftiraya, hakarete ve bedduaya uğramak, çocuğumun üzerinden asla kabul edilebilir bir şey değil.
- Bunun için ben sizleri buraya davet ettim.
- Çünkü artık şahsıma karşı olay farklı noktalara gitmeye başladı.
- Yani bu bir saldırı niteliğine dönüştü artık.
- Yani bunun sonrasının ne olacağını tahmin edemiyorum.
- Sonrasının ne olacağını gerçekten tahmin edemiyorum.
- Ve tekrar söylüyorum bu süreçteki İbrahim hocaya git, kal sende şu sıkıntı var, sende bu sıkıntı var diyen hiç kimse yok.
- En azından bu arkadaşlar gittikten sonra bir buçuk yıldan beri söyleyen böyle bir ifade kullanan hiç kimse yok.
- Bütün arkadaşlar dışarıda şu an.
- Hepsi geldiler.
- Hocam biz geliyoruz, konuşup anlatalım neler olduğunu dediler.
- Hepsine sorabilirsiniz.
- Ben onlara sordum teker teker.
- Bir kavga mı ettiniz?
- Bir sıkıntı mı var diye sordum.
- Yok dediler.
DOÇ DR EKER NEDEN BÖYLE YAPIYOR OLABİLİR?
- Tahminim çünkü bana verilecek cevapları da tahmin edebiliyorum.
- Üç tane olay olduğunu tahmin ediyorum.
- Ve bunların da çok basit olaylar olduğunu düşünüyorum.
- Birincisi Bana erişkin hematoloji onkoloji bölümü geldi dedi ki hocam dediler biz çok büyüdük.
- Çok fazla hastamız var.
- Şu anda dört hoca olduk. Yedi tane fellowumuz var.
- Şu kadar hastamız var.
- Biz artık bulunduğumuz yere yetmiyoruz.
- İbrahim hoca da tek.
- İbrahim hocanın çocuk hematoloji onkoloji katı polikliniği.
- Orada bir sürü boş oda var.
- Bize oradan oda verebilir misiniz?
- Dedim ki buyurun İbrahim hocayla konuşun.
- İbrahim hoca okey diyorsa benim açımdan sorun yok dedim.
- Hocam dediler, Bizi muhatap etme.
- Peki dedim.
- Başhekimimizi aradım.
- Dedim ki İbrahim hocayla git konuş.
- Hematoloji onkoloji bir de yeni bir gastronomi doktoru geldi bu ay.
- Geçen hafta başladı.
- Erişkin gastronomimiz yoktu.
- O başladı.
- Ona da oda lazım.
- İbrahim Hocanın bulunduğu bölüm zaten iki kanatlı.
- İki tarafta da oda var bir sürü.
- Bir kanattaki odalardan İbrahim hocanın okeyini alarak ve yanında şahitle git konuş dedim.
- Çünkü başıma geleceği biliyorum.
- Şahitle git konuş dedim.
- O da baş hemşireyle beraber gidiyorlar.
- Konuşuyorlar böyle böyle.
- İbrahim hocanın okeyini alarak oradaki odaların bir kısmının erişkin hematolojiye bir tanesinin de gastroenterolojiye verilmesi.
- Ben direk talimat verebilirdim aslında.
- Ben direk talimat verip odayı alabilirim aslında.
- Bölüm başkanıyım.
- Arkadaşlar şu oda sizin diyebilirim.
- Ama bunun suistimal edeceğini tahmin ettim zaten.
- Daha sonra kendisi itiraz etmiş.
- Odaların bölünmesine kızmış.
- Dediğim gibi birinci olay bu olabilir.
- İkinci olay;
- Bu arkadaş ısrarla kendisine, annesi aracılarıyla yapılan şikayetlerde de YÖK şikayetlerinde de geçiyor.
- Kendisine personel verilmediği, kendisinin önemsenmediği, kendi bölümünün mağdur edildiği çalışmasına izin verilmediği ifadelerini basına da kullanmış zaten.
- Şimdi kendisine mobbing yapıldığı, baskı yapıldığı üniversiteden ayrılması için çaba gösterildiği tarzında.
- Şimdi ben bir yönetici olarak eğer mobbing yapmak istesem mobbing yapmanın çok farklı yolları vardır.
- Yaparsınız.
- Çalıştırtmazsınız.
- Engellersiniz.
- İhtiyaçlarını karşılamazsınız.
- Taleplerini yerine getirmezsiniz.
- Ben bunu YÖK ifademde de, YÖK’e vermiş olduğum ifadede de kullandım.
- Bir kere bu arkadaş benden özel bir nedenden dolayı dört yıl önce başhekimlik, başhekim yardımcılığı talep etti.
- Ben de hay hay dedim.
- Eğer ihtiyacın varsa tabii ki yardımcı olurum sana dedim.
- O bende kalsın.
- Yazmayın ama evet özel neden olarak geçin.
- ......... Hay hay dedim arkadaşa.
- Dört yıldan beri başhekim yardımcısı olarak çalışmakta.
- Yaklaşık bu arkadaşın annesinin şikayetleri şunlar bunlar neredeyse iki, iki buçuk yıldan beri devam ediyor.
- Bu olaylar devam ediyor.
- Ben bunu çok rahat bir görevden alabilirdim.
- Şey de söyledi yani başhekim ve oradaki arkadaşlar da hocam dediler yani evet bu kadar sıkıntı var yani niye görevden almıyorsun?
- Onlara şu ifadeye kullandım.
- Dedim ki arkadaşlar bakın elimi de kesseniz ben bu arkadaş beni bu kadar şikayet etmiş olsa da diğer hekim arkadaşlar bunun yüzünden buradan ayrıldığını söylemiş olsa da hiçbir şekilde kişisel husumet veya kin güderek hukuki veya idari bir olayla karıştırmam ve müdahale etmem.
- Benim ona bir sözüm vardır ve bu görevine devam eder.
- Çok rahatlıkla görevden alırım.
- Bugün görevden alabilirim.
- Ama söz verdiğim için almıyorum.
- O zaman ben şeyden çıkarım.
- Yani adil olmaktan çıkarım ben o zaman.
- O sözümü yerine getirmem lazım.
REKTÖR OKUMUŞ BELGELİ KONUŞTU
- İki personel vermedi diye ifadesi var.
- Ben size burada belgeleriyle göstereceğim.
- Şu ana kadar çocuk sağlığı hastalıkları ana bilim dalında en fazla tolerans gösterilen bölümdür personel açısından.
- Şimdi bakın bizim her ay aylık asistan intern dağılımlarımız olur.
- Intern doktor dağılımlarını gösteriyorum size.
- Elimdeki belge.
- İşte o ay 17 tane intern düşmüştür bize.
- Toplam internden her bölüme dağıtılır.
- 17 intern düşmüştür.
- Genel pediatrik polikliniğime 2 tane intern vermişim.
- Endokrine 1 tane vermişim.
- Gastroya 1 tane vermişim.
- Kardiyoya 2 tane vermişim.
- Nörolojiye 1.
- Yeni doğan polikliniğine 1.
- Yeni doğan servisine 5.
- Acile vermişim.
- Hematoloji onkoloji tam 8 tane intern vermişim.
- Bitmedi.
- Her ay aynı şekilde.
- Lütfen bakın.
- Bu hangi ay?
- 1 Eylül 31 Ekim arası.
- 2 aylık.
- 1 Ocak 29 Şubat arası. Lütfen bakın.
- Hematoloji 7 tane intern vermişim.
- En fazla intern verdiğim bölüm orası.
- Ve arkadaşlar hep bana şunu söylediler.
- Hocam dediler.
- Yok dedim.
- İbrahim tek.
- İstediği kadar intern vereceksin.
- Elinizdeki imkanlar dahilinde.
- Diğerleri bana sitem etmesine, küsmesine rağmen. 1 Kasım 31 Aralık 2024 tarihler arasında. Bu en son geçen hafta verdiğimiz liste.
- Kaç tane var? 7.
- İkinci neden bu olabildiğini düşünüyorum.
- En fazla intern verdiğimiz bölüm burasıdır.
-
KENDİ BİLMİYOR MU BUNU?
- Biliyor.
- 31 internden 7'sini oraya vermişim.
- Ama benim bu arada çocuk poliklinliğim var, çocuk servisim var, yeni doğan poliklinliğim var, yeni doğan servisim var, nöroloji, kardiyoloji, endokrin, gastroenteroloji, polikliniklerim var.
- Tabii intern dağılımları burada.
- Hepsini resmi olarak sorulduğunda cevabını vereceğim.
- İntern olarak hiçbir zaman bu arkadaşı mağdur etmedik.
- Elimizdeki imkanlar dahilinde.
DOÇ HOCANIN YALNIZ BIRAKILDIĞI İDDİASI
- Sürekli yazılarında beni yalnız bıraktınız.
- Bana uzman vermediniz.
- Bana asistan vermediniz.
- Bana intern vermediniz.
- Buranın hoca sayısının asistan sayısını arttırması için herhangi bir çabada ve gayrette bulunmadınız ifadesiyle doğruyu söylemiyor.
- Şu anda Afyonlu olan personel daire başkanımız var.
- İsmini yazmanıza gerek yok.
- ... beni çok iyi bilir.
- Başkanımız da çok iyidir.
- En son yine görüştük kendisiyle.
- Hocam, iki tane çocuk Çocuk Hematoloji ve Onkoloji vardı.
- Bakan beyin talimatıyla olmayan yerlere verdik dediler.
- Her ay devlet hizmet yükümlülüğünden her devlet hizmet yükümlülüğü atama döneminde biz talepte bulunuyoruz.
- Ve benim her talep dönemimde her talep dönemimde bu arkadaş hiçbir şey yapmıyorsunuz diyor.
- Beni yalnız bırakıyorsunuz diyor.
- En son 25.09.2024 tarihinde.
- Lütfen. Nereye yazıldığına bakın.
- Devlet hizmet yükümlülüğü talebi diye.
- 25.09.2024'te nereye istemişim?
- Çocuk sağlık hastalığı ana bilim dalı.
- Üç tane uzmanı istemişim.
- Eğer gelseydi bunlar zaten bir tanesini verecektim.
- Yine istedim bir kişi verin diye.
- Çocuk Hematoloji ve Onkoloji kadrosu istemişim.
- Gerekçesini okuyorum.
- Üniversitemiz tıp fakültesinde gelişmiş bir Çocuk Hematoloji ve Onkoloji bilim dalı mevcut olup kemik iliği nakil merkezimiz Afyon ve çevre illere yoğun şekilde hizmet vermektedir. Yoğun hasta potansiyel olan bilim dalımıza görev yapan üç öğretim üyemizden birinin için ayrılması nedeniyle atanmaları dolayısıyla... bakın.
- Başka bir ifadem de yok.
- Kötü bir ifadem de yok.
- Bilim dalımızda tek öğretim üyesi çalışmaya devam etmektedir.
- Bilim dalımıza şehrimiz ve çevre illerden gelen hastalarımıza sağlık hizmet sunumu yürütülemeyecek duruma gelmiştir.
- Bu nedenle acil olarak bir Çocuk Hematoloji ve Onkoloji uzmanına ihtiyaç vardır.
- Bu ibarelerde bulunmuşum...
- Ne zaman göndermişim?
- Yirmi beş dokuz iki bin yirmi dört tarihinde.
- Peki önceki atama talebinde ne demişim?
- Yine aynı.
- Çocuk Hematoloji ve Onkoloji bir talep'te bulunmuşum.
- Yine aynı gerekçeleri yazmışım.
- Çabalamaya devam ediyoruz bu arada.
- Ben, bu arkadaş buraya tek kaldığından beri her dönem ben devlet hizmet hükümünden Çocuk Hematoloji ve Onkoloji uzmanı istemişim.
- İnterünü vermişim.
- Çocuk Hematoloji ve Onkoloji uzmanını istemişim.
- Üzerime düşen görev yapmışım.
- Yetmemiş. Yetmemiş.
- Bana verilen kısıtlı kadrolardan her atama döneminde bakın.
- Bunlar atama döneminde Resmi gazeteye gönderdiğimiz YÖK onaylı atama istemişim.
- Tıp fakültesi. Dahili tıp bilimleri, çocuk sağlığı hastaları, doktor öğretim üyesi.
- Şart da koymamışım.
- Bakın ne diyorum.
- Çocuk sağlığı hastaları uzman olmak, Çocuk Hematoloji ve Onkoloji yan dal uzmanı olmak.
- Kişiye özel de çıkmıyorum.
- Kim gelirse gelsin diyorum.
- Kadromu harcıyorum.
- Her atama döneminde ben bir kadromu harcayarak ben Çocuk Hematoloji ve Onkoloji uzmanı istemişim.
- DHE'den değil bu.
- Bu direkt resmi olarak bana verilen kadrolardan istiyorum.
- Asistan konusu...
- Her seferinde en fazla asistanı bu arkadaşa vermişim.
- Açık ilana çıkıyorum.
- Bakın şunu diyebilirsiniz.
- Ya hocam sen birini istedin.
- Ona özel bir şey yaptın.
- Hayır.
- Açık ilana çıkıyorum.
- Çocuk hematoloji onkolojisi uzmanı olmak.
- Bitti bu kadar.
- Bir kısıt da koymuyorum.
- Kim gelirse gelsin diyorum.
- Yeter ki burası tekrar güçlensin.
- Buranın asistan sayısı altıya düştü.
- Kapatacaktım.
- Çocuk acil kapatacaktım.
- Türkiye'de olmayan bir şey yaptım ben.
- DHE’den gelmiyor.
- Asistan gelmiyor.
- Acili döndüremiyorum.
- Acili kapatmak olmaz.
- Asistanlar azaldı.
- Ona rağmen o dönemde ben bir asistanımı verdim İbrahim Hoca'ya.
- Dört B li hekim aldım ben buraya.
- On kadro istedim.
- Dedim bir kişi bile düşse çocuk acili sürdüreyim ben.
- Asistanlar rahatlasın.
- Daha çok asistan tercih etsin diye.
- Tuttu o düşüncemiz.
- Ben buraya dört B li hekim aldım.
- Bir pratisyen iki pediatri uzmanı aldım.
- Ben onlara acile verdim.
- Acile verince asistanlar rahatladı.
- Asistanlar rahatlayınca asistanlar tekrar yazmaya başladı.
- 16'ya kadar çıktım ben.
- 16 asistana kadar çıktım.
- Biz bu arkadaşı hiçbir zaman personelsiz bırakmadık.
- Hep toleranslı davrandık.
- Şimdi ikinci gerekçesi bu olabilir diyorum.
- Ortada bir eksiğimiz yok.
- Ortada bir sebep yok.
- Durduk yere bir dilekçe ben Kütahya'ya gitmek istiyorum diyor.
- Ve arkasından da basın haberinin altına annesi, eşi hakikaten doğru olmayan ifadeler ve sonuçta ortaya çıkan tablo biz bu arkadaşa sanki zulmediyoruz.
- Bu arkadaşı sanki buradan göndermek için çalışıyoruz.
- Vatandaşla karşı karşıya getirildik.
- Maalesef o yazıların altında şahsıma hakaret eden, küfre varan hakarete varan ifadeler, üniversiteye karşı yanlış algılar ve en sonunda da çocuğuma bile beddua noktasına gelen ifadeler ve ilginç olan tekrar ediyorum bu arkadaşın kendisi değil bunları yapan.
- Kimlerin yaptığı belli.
- Kendi bizimle gelip muhatap olmuyor.
- Böyle bir sorun var.
- Benim kapım her zaman açık.
- Hiçbir zaman ben İbrahim'i reddetmedim.
- Ama annesi, eşi, vatandaşlar ve maalesef hasta yakınları aracılığıyla hasta yakınlarını yönlendirerek çünkü bunu duyuyoruz biz.
- Yani bir şekilde onların yönlendirildiğini üniversitemiz aleyhine şahsım aleyhine, bölüm aleyhine doğru olmayan ifadelerle yıpratılmaya, zedelenmeye çalışılıyor ve dediğim gibi çocuğuma da beddua noktasına gelince bu iş artık açıklama yapmak zorunda kaldım.
- Ve bu açıklamayı yaptığım için de bir Rektör olarak gerçekten utandım.
- Yani benim şu anda yapmam gereken çok daha farklı işler var.
- Şu anda yapmam gereken çok fazla görevler var.
- Ama ben vaktimin büyük bir kısmını iki günden beri maalesef buna ayırıyorum.
- Yani aramayan insan yok.
- Yahu diyorum ki göndermiyoruz hocayı.
- Böyle bir talebimiz yok.
- Böyle bir yerden başka bir yerden talep de yok.
- Git diyen yok, kal diyen yok.
- Bir de şu var. Buradan üç tane Çocuk Hematoloji ve Onkoloji dört tane Çocuk Hematoloji ve Onkoloji uzmanım ayrıldı.
- Kimse onlara bir şey demedi.
- İbrahim Hoca da bir anda olmayan bir gerekçeyle infial yaratılıyor.
- Ha olabilir. İbrahim Hoca gitmek de isteyebilir.
- Ayrılabilir de.
- Benim her ay nereden bakarsanız üç dört tane hekimim ayrılır.
- Dört beş tanesi gelir.
- Çünkü hiçbir zaman eksiğe düşmüyoruz.
- Giderek artıyoruz.
- Sürekli gelen giden olur zaten.
- İstifa eder.
- Başka yerde kadro bulur.
- Şehri sevmez.
- Burada sıkıntılar olur.
- Özelden teklif alır.
- Bir şekilde ayrılır.
- Ama bir şekilde de buraya gelir.
- Ama İbrahim Hoca ile ilgili böyle bir talep de yok.
- Ha gidebilir.
- Biz hiçbir zaman hastalarımızı mağdur da etmeyiz.
- Hiçbir zaman mağdur da etmeyiz hastalarımızı.
Gittiği yerde daha farklı bir şeyle mi karşılaşacak?
Daha farklı bir maddi şey mi olacak?
- Şöyle söyleyeyim.
- Niye gitmek isteyebilir o zaman?
- Bunlar gerekçe değilse.
- Niye kendine gerekçe uyduruyor?
- Ben burada benim hedef alındığımı düşünüyorum.
DOÇ DR HAKKINDA ŞİKAYETLER OLMUŞ
- Giden hocaların şikayet dilekçeleri var.
- Şimdi size bir şikayet dilekçesi geliyor.
- Dilekçe var önünüzde.
- Yönetici olarak size birisi bir şikayet dilekçesi verse ne yaparsınız şikayet dilekçesini?
- İncelerim.
- Bir inceleme yaparsınız değil mi?
- Önce ön inceleme yaparsınız.
- Ön incelemede eğer gerek duyarsanız soruşturma açarsınız.
- Bu arkadaş hakkında bir sürü şikayet dilekçesi geldi.
- Ön inceleme yapıldı.
- Gerek duyulmadı bazılarına.
- Bir tanesinde soruşturma açtık.
- Oradaki şeyler iddialar nedeniyle bu da ayrılan hekim arkadaşların şikayeti üzerine soruşturma açıldı.
- Ben bir şey geldi ya bir dakika sana Ahmet'e, Mehmet'e ayrıcalık tanıyacak değilim.
- Bana da şikayet geldiğinde YÖK ya sen benim Rektörümsün kardeşim bir dakika sana inceleme açmayacağım demiyor.
- Açıyor ve şu dosya bir ay aldı benim hazırlamam bu dosyayı.
- Ben gidip ifade verdim.
- Sonuçta bir şey varsa bir şikayet varsa soruşturma açarsın.
- Ön inceleme yaparsın.
KÜTAHYA’DAN GELEN BİR TALEP YOK
Doç Dr. İbrahim Eker’in Kütahya Şehir Hastanesine gitmek için dilekçe vermesine rağmen, bu hastaneden her hangi bir talep gelmediği de öğrenildi.
- Ekip güçlensin diye o arkadaşları buraya ben getirdim.
- Bir başka nokta İbrahim Hoca kaç yıldır burada?
- 2018 olması lazım.
- Yani Gülhane'den geriye geldi.
- Benden önceydi. Benden önce başlamıştı.
- Bir de tabi burada kemik iliği nakline başladık.
- Ama kemik iliği nakli hiçbir zaman tek başına yapılamaz.
- Mutlaka yanınızda bir ekibiniz ile birlikte yapmanız lazım.
- Zaten kanuni zorunluluktur.
- En az sertifikalı iki tane hekim olması gerekiyor.
- Bu arkadaşlar varken bu arkadaşlarla beraber bu nakiller burada yapıldı.
- Tek başına yapmadı.
-
Şimdi yapılamaz yani?
- Evet şimdi yapılamaz.
- Mutlaka ikinci bir hekim olması gerekiyor.
- Ya bir görevlendirmeyle veya kadro olarak mutlaka sertifikalı bir ikinci bir hekim olması gerekiyor.
KÜTAHYA’DA YAPABİLİR Mİ?
- Yok.
- Orası şehir hastanesi zaten.
- Orada imkanları yok.
ORADA DAHA FAZLA BİR GELİRİ OLABİLİR Mİ?
- Ben gideceğini düşünmüyorum.
- Onun gerekçesinin maddi bir şey olduğunu da düşünmüyorum.
- Yani, Şehir hastanesinden böyle bir geri dönüş almadık biz çünkü.
- Oradan bir talep yok çünkü.
- Talep olsa da izin vermem şu anda.
- Yani ben tekrar tekrar söylüyorum.
- Her şeye rağmen her şeye rağmen ben İbrahim Hoca'nın şu anda gitmesini istemem.
- Yani ısrarla gitmek istiyorsa tabii ki ama onun da yolları kanunun yolları bellidir ama şu anda ben İbrahim Hoca'nın gitsin ya tamam kurtulalım böyle bir şey olmadı yani.
- Çünkü bu ifadeler bana geldi.
- Ben böyle demişim diye iddialar...
- Ben bunu ispatını isterim.
- Kime demişim?
- Nerede demişim?
- Bunu ispatını isterim ben.
- Açık net.
- Resmi yazımda da yazdım zaten.
- Olur mu dedim ben hocamızın gitmesini istemem.
- Tek hocam.
- Bir sürü hastam var.
- Bu hastalar mağdur olur.
- Asla onay vermem dedim.
- Ve yazımda ben hemen yazdırdım o gün.
- Cuma günü de resmi olarak imzaladım.
Hangi siyasetlere gitmişler?
- Yok siyasete gitme değil.
- Duyuluyor.
- Vatandaş siyasilere söylüyor.
- Onlar beni arıyorlar.
- Nedir bu durum diye.
- Sayın Valimizde aradı.
- Ona da açıklama yaptım.
- Gitmesini istemiyoruz.
- Böyle bir şey yok.
- Ben yazımı zaten yazdım diye söyledim zaten.
- Bütün ben bu yazıları şunu bunu bunlar basına düşmeden o şeyler yazılmadan yazdım zaten.
- Geçen hafta ben İbrahim Hoca'yı çağırın dedin de İbrahim Hoca dediler ki yok.
- Kurumda değil dediler.
- Bugüne kadar kendisine hangi kongreye gitmek isterse de hiç hayır demedim.
- Yurt içi yurt dışı nereye isterse gitti.
- Kendisini hiç bir konuda zorlamadık.
Bu konuyla ilgili ODAK Başyazarı Mehmet Emin Güzbey’in yorumları yarın ODAK Gazetesinde...