Eğitim

Çocuklarımızı istismarcılardan nasıl koruyabiliriz?

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Okul Öncesi Kulübü tarafından “Çocuk İhmal ve İstismarında Adli Süreç ve Mevzuat” konferansı düzenlendi.

Abone Ol

Abdullah Kaptan konferans salonunda gerçekleştirilen konferansta Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Genel Başkanı Saadet Özkan, UCİM Genel Başkan Yardımcısı Yücel Ceylan, Afyonkarahisar İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürü Serap Yılmaz konuşmacı olarak yer aldı.

Konferansın ilk konuşmasını Afyonkarahisar Baro Başkanı Turgay Şahin yaptı. Şahin, çocuk suçluluğunun kendiliğinden oluşmadığını ve çocuk suçu diye soyutlandırmanın yanlış olduğunu söyledi. Şahin “Çocuk suçluluğu aile şartlarıyla, toplumsal ve ekonomik şartlarla birlikte değerlendirdiğimizde anlayabileceğimiz ve çözebileceğimiz şeyler. Bu çocuklara biz sıcak ve güvenilir bir aile yuvası, sağlıklı bir eğitim imkanı, güvenli mahalle ve sokaklar sunmadığımız sürece, biz sadece bataklıkta, sivrisineklerle uğraşan insanlar olmaktan öte gidemiyoruz. Bugünkü programın başlığında çocuk istismarı ve adli süreç var. Adli süreç, artık işin son aşaması. Yani burada sorunun çözümleneceğini kimse ummasın. Artık biz burada, müeyyide uygulayarak, devletin, ceza hukukunun verdiği görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Avukatlar olarak biz savunma işlevini yerine getirmeye çalışıyoruz. Ama aslında iş çok öncesinde, işte o bahsettiğim toplumsal şartlarda” dedi.

ÇOCUK HAKLARI YASALARLA KORUMA ALTINDA

Şahin, konuşmasında çocukların yasalarla korunduğunu ve Çocuk Hakları Sözleşmesinin Türkiye’de 1995 yılında imzalandığının altını çizdi. Şahin “Türk Ceza Kanunu çocuk Koruma Kanunu var. 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanununda, çocuk 18 yaşına kadar olan her bireyi ifade ediyor. Anayasada haklar ve esaslar düzenlenmiş. Bu konuda başka özel kanunlar da var. 1982 Anayasasında ailenin ve çocuğun korunması, anayasa güvencesi altına alınmış. Türk Medeni Kanunu çocuğun bir kişi olarak, toplum içindeki statüsünü, kanun olarak belirlemiş. Devlet çocuğun korunmasında mekanizmalar ve kurumlar oluşturmuş” diye konuştu.

Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Genel Başkan Yardımcısı Yücel Ceylan 200 binden fazla gönüllü üyesi bulunan bir sivil toplum kuruluşu olan UCİM hakkında bilgi verdi. Ceylan, 2017 yılında kurulan UCİM ile ilgili şöyle konuştu: “Bizi sadece çocuk istismarıyla mücadele eden bir STK olarak görmemek lazım. Bizim eğitim ayağımız çok güçlü. Bugün açıklanan resmi rakamlara göre çocuk istismarında yaklaşık 30 bin civarında mahkeme dosyası var. Biz yaklaşık yüzde onunu takip ediyoruz. Çok sayıda hukukçumuz var ve bu hukukçularımızın hepsi gönüllü. Ceplerinden çay paralarını, yol paralarını hatta vekalet ücretlerini vererek bu çocuklara yardımcı olmaya gayret ediyorlar. Bir o kadar da ruh sağlığı uzmanlarımız var. Türkiye’nin her yerinde istismara uğramış çocuklara ellerinden geldikçe destek ve eğitim veriyorlar. Biz dernek olarak şükürler olsun ki bu çocuklarımıza burs verecek duruma da geldik.”

“İÇİNİZDEKİ ÇÜRÜK ELMALARI TEMİZLEYİN”

İstismarcıların genellikle kendilerinden sosyal ve ekonomik olarak daha güçsüz ailelerin çocuklarını seçtiğine dikkat çeken Ceylan, kurum, meslek, yaşanılan bölge fark etmeksizin herkese içlerindeki çürük elmaları temizleme çağrısında bulundu. Ceylan “Ben UCİM’i değerlendirirken hep şöyle değerlendiriyorum. UCİM sadece çocuklara sahip olmuyor. Yetişkinlerin de bakış açısını değiştiriyor. Nasıl mı değiştiriyor? Eskiden ‘ben şu şehirliyim, bizim şehirden istismarcı çıkmaz, bizim ilçemizden çıkmaz.  Bizim köyümüzde mümkün değil. Bizim meslekte olmaz’ diye bakılıyordu. Bunların hepsi yıkıldı. Şimdi artık hepimiz biliyoruz ki, istismarcı her yerde var ve o kadar çoklar ki. Biz mücadelemizi elimizden geldikçe devlet kurumlarıyla iyi ilişkiler götürerek, el ele yürütmeye çalışıyoruz” dedi.

“İSTİSMARI BİLDİRMEKTEN ÇEKİNMEYİN”

Daha sonra söz alan ve kamuoyunun “Saadet Öğretmen” olarak tanıdığı UCİM Genel Başkanı ve aktivist Saadet Özkan, öğretmenlik yaparken, çalıştığı okulda gerçekleşen istismarı ortaya çıkarırken karşılaştığı güçlüklerden bahsetti. Özkan kendisini dinleyen öğretmen adaylarına, istismarcılarla her yerde karşılaşabileceklerini hatırlatarak “Burada erkek öğretmen arkadaşlarımın işi çok zor olacak. Çünkü biliyorum ki sizler çekineceksiniz. Böyle bir bildirim yaparken iftira atılır mı diye çekineceksiniz. Mutlaka cesur bir kadın öğretmen meslektaşınızla hareket edin. Ama bildirmekten çekinmeyin. Çünkü çocukların sizler gibi kıymetli rol modellere ihtiyacı var. Bu mücadele sadece kadın mücadelesi değil. Kadınların, erkeklerin ve toplumun mücadelesi. Bizim bu mücadeleyi birlikte vermemiz gerek. O yüzden sizlere ihtiyacımız var. Çünkü istismarcılar sadece erkekler değil yani failler kadınlardan da çıkabilir. O yüzden içinizi rahat tutun ve birlikte mücadele edelim” ifadelerini kullandı.

Afyonkarahisar İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürü Serap Yılmaz istismarla mücadelede öğretmenlere düşen görevin çok büyük olduğunu ifade etti. Yılmaz öğretmen adaylarına seslenerek, “Burada önemli olan sizlersiniz. Çünkü ben soruşturma aşamasında devreye girebiliyorum. Ama çocukları tanıyan sizlersiniz. Okulunuza gelen çocuklarla diyaloğu kuran sizlersiniz. Çocukları iyi iyi anlamanız lazım. Özveriyle çalışmamız lazım. Çünkü bu çocukların sığınacağı insanlar lazım. Bu çocukları anlayacak, dinleyecek insanlar lazım.” dedi.

“SUÇU BİLDİRMEMEK DE SUÇTUR”

Yılmaz, istismar karşısında susulmaması gerektiğini, korkmadan adli mercilere başvurmak gerektiğini ifade ederek istismar kadar, istismar suçunu bildirmemenin de suç olduğunu ve cezasının olduğunun altını çizdi. Yılmaz “Çocuk istismarını iletmemeniz çok büyük bir sorun. TCK 278’e göre suçu bildirmemek de suçtur. Çünkü TCK 278 açıktır. Suçu bildirmemek ceza gerektirir” diye konuştu.

İstismarın nitelikli ve niteliksiz olarak ikiye ayrıldığını ifade eden Yılmaz, niteliksiz istismarda çocuğa cinsel içerikli söz söyleme, görüntü gösterme, kıyafet üstünden dokunma gibi eylemlerin olduğunu, nitelikli istismarda ise eylemlerin fiziki olarak şiddetinin arttığını ve nitelikli istismarın çocukta yıkıcı etkiler bıraktığının altını çizdi. İstismara uğrayan çocuğa yaklaşımın önemine değinen Yılmaz “İstismara uğrayan çocukların çoğu uğradıklarının farkında değiller. ‘Bu benim suçum mu?’ diye düşünmeye başlıyorlar. Çünkü aileden destek alamayınca, öğretmen ya da okul üstünü kapatınca çocuk gitgide kendini kapamaya başlıyor. Türk toplumunda tecavüze uğrayan bir kadına bile ‘kendi kaşınmıştır’ diyenler oluyor. Bir de bunu bir çocuk gözüyle görün. Gerçekten bir çocuğa yaklaşmak burada çok önemli. En büyük sıkıntı da toplum baskısı, bu istismar olayları ne yazık ki dedikodu malzemesi yapılıyor ve bu sebepten konuşmuyorlar. Çocuklar adım çıkarsa ya bana önyargı bakılırsa diye” dedi. N\S