10 Kasım’ı geride bıraktık…
Her yıl biraz daha artan özlemle, saygıyla ve minnetle Ata’mızı andık…
Anmak kadar, hatta belki daha fazla anlamaya ihtiyaç duyuyoruz aslında…
Neyi, neden, hangi şartlarda yaptığını anlamak…
Ancak gerçekten anlayabildiğimizde Ata’yı anmak daha bir anlam kazanacak.
Bugünün de en sancılı konularından biri eğitim, eğitimden bahsedelim bugün biraz…
Harf inkılabıyla, Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitimde yaptığı devrimle analım, anlayalım bu hafta ulu önderi…
***
1914’te Osmanlı’da sadece ABD’nin 426 misyoner okulu bulunuyordu. İngiliz, Fransız, Amerikan, İtalyan ve Alman misyonerlerinin Osmanlı topraklarındaki toplam yabancı okul sayısı 2 bin civarındaydı. Bunlara azınlıkların kendi okulları da ilave edildiğinde rakam 10 bini buluyordu.
Okullarda uygulanan müfredat Osmanlı’dan tamamen bağımsızdı ve Osmanlı devletinin de müdahale etme hakkı yoktu.
Ülkede yabancı devletlerin okullarının hakimiyeti vardı. Bulgar okulları Bulgaristan’ın kuruluşunda, Merzifon okulu Pontus isyanında, Adana Okulu Ermeni isyanında, Güneydoğuda ki okullar da Fransız işgalinde karargah görevi üstlenmişti.
Osmanlı eğitimde yaptığı büyük hataları fark ettiğinde artık iş işten geçmişti.
Abdülhamit bazı okulları kapatmak istediğinde ABD İzmir’e savaş gemisi gönderdi. Bunun üzerine Osmanlı geri adım atmak zorunda kaldı.
Atatürk dahili ve harici düşmanlar derken tam da bu durumdan bahsediyordu…
Milli Mücadele hareketi sonrasında 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile kapitülasyonlar kaldırıldı ve yeni Türkiye Devleti'nin siyasi ve hukuki varlığı batılı emperyalist güçler tarafından tanındı. Cumhuriyet politikaları sayesinde misyoner okulları hareket imkanı bulamadı
1930’lara gelindiğinde Türkiye Cumhuriyeti’nde sadece 6 Amerikan okulu kalmıştı.
***
Harf Devrimi nedeniyle “Ülkeyi bir gecede cahil bıraktı” diyen Atatürk karşıtı zihniyetler, o dönemde ülkede Osmanlı topraklarında adım başı misyoner okullarının olduğunu biliyorlar mı acaba?
Lozan Anlaşmasında imza altına alınan kararlarla, uygulanan devrim niteliğindeki eğitim politikalarıyla, harf devrimiyle Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkenin geleceğine dini ve milli özgürlüğüne yol açmıştır…
Yakın geçmişte de benzer faaliyetlere tanık olmadık mı?
Fetö’nün eğitimde gerçekleştirdiği ciddi yapılaşma ülkemizi daha birkaç yıl evveline kadar tehdit etmedi mi?
Körü körüne “bir gecede cahil kaldık” diyen gerçek cahiller anlayabilseydi Atatürk’ü bugün Fetö ile mücadele etmek durumunda kalmayacaktık belki de…
Bugün, bu topraklarda Atatürk’ü dinsizlikle itham edenler, “Elhamdülillah Müslümanım” diyebilmeyi Mustafa Kemal’in misyonerlerle verdiği mücadeleye borçlular…