Astral seyahat, bilincin fiziksel bedenden ayrılarak ruhsal veya astral düzlemlerde serbestçe hareket ettiği bir kavram olarak bilim ve mistisizm dünyasında yerini almakta. Yüzyıllardır birçok kültürde ve felsefede yer alan bu ilgi çekici fenomen üzerine çeşitli yorumlar yapılmaktadır. Mistik inançlara göre astral düzlem, maddi dünyanın ötesinde, düşünce ve bilincin serbestçe dolaştığı metafiziksel bir boyuttur.
Astral seyahatin tanımı, ruhun geçici olarak bedenden ayrılarak farklı bir boyuta taşınmasını kapsar. Fiziksel olmayan bir seyahat türü olan astral seyahat, çeşitli inanışlara göre kişinin varlığının vücuttan ayrılarak dünya genelinde veya hatta evren genelinde bir yolculuk yapabildiği anlamına gelir.
Bir spiritual konu olarak gün yüzüne çıkan astral seyahat, zararları konusunda net bir kanıta sahip değildir. Bununla birlikte, bazı sağlık problemleri olan kişilere bu tür deneyimleri denemeleri önerilmemektedir.
Astral Seyahat konusu bilimsel camiada da tartışma konusu olmuş, özellikle CIA tarafından gerçekleştirilen projeler ve bazı araştırmalar bu pratiğin bilimsel bir temeli olup olmadığı sorusunu akıllara getirmiştir. Bir yandan bazı bilim insanları, bu deneyimleri hayal gücü, rüya ya da beyin aktivitesinin özel bir durumu olarak yorumlarken; diğer tarafta, astral seyahat deneyimlerinin kişisel ve spiritüel anlamda bireyler için oldukça anlamlı ve önemli olduğu düşünülüyor.
Netice itibarıyla, astral seyahat, hem bilim insanları hem de spiritüel düşünürler için cazip bir konu olarak kalmaktadır. İnsan zihninin ve bilincinin sınırlarını zorlayan bu tür deneyimler, bireysel gelişime katkı sağlayabilir ve dönüştürücü nitelikte olabilir. Bu bağlamda, astral seyahat insan bilincinin daha az keşfedilmiş bölgelerine yapılan bir keşif olarak değerlendirilebilir.