Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, arı ve tozlayıcı popülasyonunun doğada neden azaldığını kaleme aldı.

***

Tozlayıcılar ya da polen taşıyıcılar, ekosistemlerin hayati bileşenleridir. Tozlayıcılar bitki üremesinde, biyolojik çeşitliliğin korunmasında, gıda üretiminde, ekosistemin işleyişinde ve insan refahında önemli rol oynarlar. Arılar, bu tozlayıcıların en bilinenidir. Tozlayıcı popülasyonlarının korunması, sağlıklı ekosistemlerin sürdürülmesi ve tarımla gıda sistemlerinin yeterliliğinin sağlanması açısından çok önemlidir. Arılar ve diğer polen taşıyıcılar olmasa herkese yetecek miktarda sebze ve meyve üretmek oldukça zorlaşır.

Son birkaç 10 yılda arı ve diğer polen taşıyıcı popülasyonlarındaki düşüş, birçok unsurun katkıda bulunduğu karmaşık bir sorundur. İnsanların yeryüzü üzerinde yarattıkları etki arttıkça bu unsurların toplam etkisi de doğanın kabullenebileceği seviyenin üzerine çıkıyor.

Habitat kaybı

Tozlayıcı popülasyonlarındaki azalmanın başlıca nedenlerinden biri, habitat kaybı ve parçalanmasıdır. Kentleşme, tarımsal genişleme ve arazi kullanımındaki değişim; polen taşıyıcıların yuvalanması, yiyecek arama ve üremesi için gerekli olan çayırlar, otlaklar ve ormanlar gibi doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesine ve parçalanmasına yol açtı. Eskiden tarlalar arasında bırakılan küçük aralıklar bile bu canlıların varlığına destek olurken bugün yaptığımız endüstriyel tarım insandan başka canlıların doğada yaşamasına imkan tanımıyor.

Endüstriyel tarımın önemli destekçilerinden olan pestisitlerin özellikle de neonikotinoidlerin ve diğer sistemik böcek öldürücülerin yaygın kullanımı arı popülasyonlarındaki düşüşün başlıca nedenlerindendir. Bu kimyasallar tarımda istenmeyen zararlı böcekleri kontrol etmek için kullanılır. Ancak arılar ve diğer polen taşıyıcılar da dahil olmak üzere varlığı istenen canlılar üzerinde zararlı etkiler yaratır. Pestisitler arıların bağışıklık sistemlerini zayıflatır, yön bulma ve yiyecek arama yeteneklerini bozar ve hatta ölümlerine neden olabilir.

Çiçek çeşitliliğinin kaybolması

Endüstriyel tarımın bir diğer uygulaması olan geniş alanlarda tek ürünün ekildiği monokültür tarımı çiçek çeşitliliğinin kaybolmasının başlıca nedenidir. Çiçek çeşitliliğinin kaybolması arılar ve diğer tozlayıcılar için hayra alamet değildir. Çünkü arılar ve diğer tozlayıcılar, nektar ve polen için çok sayıda ve çok çeşitli çiçeklere ihtiyaç duyarlar. Bu çiçek kaynaklarının kaybı, tozlaştırıcılar arasında yetersiz beslenmeye ve üreme başarısının azalmasına neden olabilir.

İklim değişikliği ve hava kirliliği

İklim değişikliği, sıcaklık artışının yanı sıra bitki türlerinin dağılımını ve bolluğunu da etkiler. Bu durum da tozlaştırıcılar için gerekli olan gıda kaynaklarının kullanılabilirliğini azaltır. Sıcaklık ve yağış düzenindeki değişiklikler, çiçeklenme ve tozlaştırıcı faaliyetinin zamanlamasını bozar. Bu durum bitkiler ve tozlayıcılar arasında uyumsuzluklara yol açabilir. Bitkiler çiçek açtığı zaman arıların da orada olması doğanın alışılan işleyişidir. Bu ikisinden birinin gecikmesi ya da erken gelmesi tüm sistemin duraklamasına neden olur.

Artık her yana yayılan araç emisyonlarından ve tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan hava kirliliği, çiçeklerin kimyasal bileşimini etkileyip polen taşıyıcılar için çiçeklerin çekiciliğini azaltarak tozlayıcıları etkiler. Kirletici maddeler aynı zamanda arıların koku alma duyuları ve yön bulma yeteneklerini de bozduğundan tozlama faaliyeti zorlaşır.

Tozlayıcıların alışık olmadıkları istilacı bitki türlerinin ortaya çıkması da kaynaklar için yerli bitki türleriyle rekabet eder ve ekosistem dinamiklerini bozar. Bu, polen taşıyıcılar için gıda kaynaklarının varlığını, miktarını ve kullanılabilirliğini etkileyebilir ve popülasyonlarının azalmasına neden olur.

Yuvalama alanlarının tahrip edilmesi

Birçok arı türü üreme için belirli yuvalama alanlarına ihtiyaç duyar. Ölü ağaçların kaldırılması ve yakıt olarak kullanılması, arazi kullanımının değişmesi ve çoğu alanın pestisit kullanımı nedeniyle kirlenmesi yuvalama alanlarını tahrip eder ve bu da tozlayıcıların üreme başarısını azaltır. Ayrıca endüstriyel tarım için arazilerin neredeyse sınırına kadar sürülmesi de tozlayıcıların yuva yapabilecekleri alanlar bulmasını imkansız hale getirir.

Bu sorunlar nedeniyle tozlayıcılara ihtiyaç duyulan çoğu alanda alışılmışın ötesinde tedbirler alınıyor. Mesela Çin’de arıların görevini ellerinde çubuklarla insanlar yapmaya başladı. California'da bademlerin çiçek açtığı dönemdeki tozlanma ihtiyacı için her yıl 40 milyar arı kamyonlarla bölgeye taşınıyor. Aslında böylesi garip çabalardansa tozlayıcıların, yaşam alanlarını geri kazanmaya, pestisit kullanımının azaltılmasına, çiçek çeşitliliğinin teşvik edilmesine ihtiyaçları vardır. Bunun ötesinde tozlayıcıların önemi konusunda farkındalığı artırmaya odaklanan koruma çabaları, arı ve diğer tozlayıcı popülasyonlarındaki azalmanın tersine çevrilmesi için çok önemlidir.

[Prof. Dr. Levent Kurnaz, Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürüdür.]

Kaynak: AA