Bir dostum çok güzel bir paylaşımda bulundu geçtiğimiz günlerde. Okullarda Adabı Muaşeret okutulmalı diye. Gazetemizin hemen yanında bulunan Hoca Ahmet Yesevi Ortaokulu’nun her gün giriş ve çıkışlarına şahit olduğum için bende bugün ki köşemi böyle bir konuya ayırmak istedim.

Gerçekten okullarda adabı muaşeret derse okutulmalı. Tabiki öncelik velilerin diyeceksiniz. Orada sizlere katılmamak ne mümkün ama öğretmenlerde bazı konuları öğretmeli. Emin olun ağza alınmayacak küfürler, argo sözler öğrencilerin ağzında dolaşıyor. Bunu sadece erkek öğrenciler yapmıyor tabiki. Çok sayıda kız öğrencinin ağzında da kirli sözler. Eğitim şart diyorum.

-Öyle çatal solda bıçak sağda falan değil (!)

-Günaydın demek mesela… Gülümsemek… Selam vermek… Hatır sormak…

Başkasına zarar vermemek,

Başkasının acısı ile mutlu olamamak

Dedikodu yapmamak,

Başkasının ses kaydını gizli almamak ve bunu başkasına taşımamak,

-Gürültü yapmamak mesela…

Korna çalmamak, bağıra çağıra konuşup, hayâsızca gülmemek…

-Yol vermek, yer vermek mesela… Zeki(!) olduğunu sanarak kırmızı ışıkta geçmemek mesela…

-Tükürmemek, yerlere bir şey atmamak, arabanın küllüğünü yola boşaltmamak mesela…

-Sırada beklemeyi bilmek, ne kadar akıllı olursan ol (!) önlere kaynamaya çalışmamak mesela

-Hayvanlara kötü davranmamak, eziyet etmemek mesela…

-Sokak hayvanlarını besliyorum diye akşamdan kalma nohut tenceresini kaldırıma boşaltmamak mesela…

-Ayakkabıları daire girişinde çıkarıp, karman çorman bırakmamak mesela…

-Bisiklet yolundan yürümemek, donla denize girmemek mesela…

-Mangal kültürünü bir nizama sokmak mesela… İki pirzola için koca ormanları yakmamak mesela…

-Kurban kesmenin adabını bilmek, kurbana baltayla girişmemek mesela

-Adabı muaşeret dersinin adı “insan olma dersi olarak değişmelidir ayrıca!

EMİNİM SİZLERİN DE EKLEYECEĞİ DAHA ÇOK ŞEYLER VARDIR, DEVAM EDEBİLİRSİNİZ…

Ama biz bu derste sınıfta kaldık, çünkü okular da, Adabı-Muaşeret varmı yok(?) eklemek isteyenler varsa buyrun eklesin...

BİRDE HİKAYE EKLEYELİM Mİ

Mısır yetiştiren bir çiftçi, her yıl en kaliteli mısır ödülünü alırmış. Çiftçi, ödül aldığı mısırların tohumlarını da ekmeleri için komşularına dağıtırmış.

Bunu öğrenen bir gazeteci röportaj yapmak için çiftliğe gelmiş. Gazeteci çiftçiye sormuş:

“Seninle her yıl aynı yarışmaya giren komşularına, kaliteli tohumlarından vermeyi nasıl göze alabiliyorsun?”

Çiftçi cevap vermiş: “Yoksa bilmiyor musun? Rüzgar, olgunlaşan mısırlardan polenleri alır ve tarla tarla dağıtır. Eğer komşularım kalitesiz mısır yetiştirirse çapraz tozlaşma sonucu her geçen yıl ürettiğim mısırın kalitesi düşer. Eğer kaliteli mısır yetiştirmek istiyorsam, komşularıma da kaliteli mısır yetiştirmeleri için yardım etmeliyim”.

Yaşamlarımız da böyledir. Hayatlarını anlamlı ve iyi bir şekilde yaşamak isteyenler başkalarının hayatlarını da zenginleştirmelidir. Bir yaşamın değeri dokunduğu hayatlarla ölçülür. Ve mutluluğu seçenler, başkalarının mutluluğa ulaşmasına yardım etmelidir. Birimizin refaha ulaşması, herkesin refaha ulaşmasına bağlıdır.

Buna başarının ilkesi diyebilirsin,Ya da hayat kanunu...

Hiçbirimiz kazanamayız, hepimiz birden kazanmadıkça…......

İyi pazarlar güzel düşünen güzel davranan iyi kalpli olanlar..