Yalanınız batsın!

Abone Ol

Sevgili okurlar,
“Yalanın” kol gezdiği İslam ülkelerindeki geri kalmışlığın,  en büyük nedeninin “cehalet” olduğunu, söylesek, bize vallahi de, tallahi de inanmazlar?
“Allah’ın adıyla oku!”
“İlim, Çin'de de olsa arayınız” sözü hadis olmasa bile, hadislerin muhtevasından çıkarılmış bir ifadedir.
İlim, Çin'de de olsa gidip bulacaksınız!. 
Zira, Müslüman’a tembellik yakışmaz!
Hz. Peygamber, “Hikmete sahip olmayı, en çok hak eden mümindir” buyuruyor.
Buyuruyor ama, kime, kimlere?

İMAM BİLDİĞİNİ OKUR!
Bu ve buna benzer, ne güzel ifadeler, yapmamız gerekenleri yüce dinimiz öğütler ama, “imam bildiğini okur” türünden, vatandaşlarımız da, imama uyarak, “yalan ve dolanı, algıları, pis siyaset”, menfaatler bağlamında “mubah” sayarlar!?..
Yazar arkadaşım, Antropolog, Avrupa’da yaşayan bir Türk vatandaşı Sefa Yürükel, son yazısında, bize “yalan ve algıların ötesinde, inatla savunduğumuz yanlışları” özetlemiş:
“İslam coğrafyasındaki toplumlar olarak durumumuz rezalet!.
Büyük yalanlarımız var, kendimizi inandırdığımız...;
“-Batı bizi sömürdüğü için biz bu haldeyiz.“
-
Yalan!
Batı bizi sömürdüğü için bu halde değiliz. Aksine, biz bu halde olduğumuz için sömürülüyoruz.
“-En yüce dinin mensubu olmakla övünürüz ve bunun için düzgün insan olduğumuzu savunuruz.”
-
Yalan..!
Kendimize Müslüman dediğimiz için ahlaka ve etik değerlere ihtiyacımız yok sanırız, her haltı yeriz, beğenmediğimiz o "gavurların" etik ve toplumsal değerlerinin yanına bile, yaklaşamayız!.

BATILILARA, SABAH AKŞAM?.

“-Bu batılılar dünyanın başının belasıdır der, gavurlara sabah akşam söveriz.”
Yalan!
En Müslüman’ımız bile, başı sıkıştığında huzur ve kaliteli yaşam için “Batı’ya” kapağı atar!.Hiç biri,” bir İslam ülkesine gitmek” istemez?.
Nedeni açık değil mi?
“- Gittiğimiz yere medeniyet ve insanlık götürüyoruzdur.”
Yalan!.
Gittiğimiz yerdeki düzgün sisteme uymak yerine, onu kendimize uydurmaya çalışır, berbat ederiz. Hırsızlık, dolandırıcılık, kuralsızlık, pislik ve suçu oraya taşırız!.
En yeni örneği; mülteci olarak gittiği ülkede, kadınları taciz ve tecavüzde bulunanlara bakınız. Sokaklara sümkürüp tükürmek, duvarlara işemek, çöpleri ortaya atma alışkanlıklarımızı ise, söylemeye gerek yok!.

KARDEŞLİK DİNİ?
“- Dinimiz kardeşlik dinidir, biz hepimiz kardeşiz deriz.” 
Yalan!
Din adına, menfaatimize uymayan, işimize gelmeyen herkese sövmeyi, bütün egoist duygularımızı tatmin etmeyi, alışkanlık haline getirmişizdir!.
Bir taraftan,” cennette hurileri” hayal ederken, insan, hayvan, doğa fark etmez.., her şeyi kirletir, her haltı yeriz!. Başımıza gelen iyi şeyleri, kendi menfaatimize olduğu için kendi başarımız, kötü şeylerde ise,” kader” der, sorumluluğu “Tanrı’ya” yıkarız!.
“- Kendimizi çok akıllı görürüz, biz aslında gavurlardan daha akıllıyız deriz.”
Yalan!.
Aklımızı kullanmak, araştırmak, bilgi ve donanım sahibi olmak için emek vermeyiz.
Kitap satışlarımız ve kişi başına, yılda okuduğumuz kitap sayısı suratımıza şamar gibi vuruyor ama, arsızlık eder, kendimizi daha akıllı görürüz.

DÜRÜSLÜKTE ÜSTÜMÜZE YOK?
“-Kendimizi çok dürüst görürüz.”

Yalan!..
Sırf gırtlağımıza, hak etmediğimiz bir lokma girecek umuduyla, en üçkağıtçı, en fırıldak, en hırsız kişileri başımıza yönetici yaparız ve bundan hicap bile duymayız!.
Vergi, elektrik, su, akaryakıt, makam, zaman, mesai vs. hırsızlıklarını doğal görürüz, fırsatını bulduğumuz anda çalarız.
Daha yazacak çok yalan var ama, bireysel istisnalar, (saf inançlılar, dürüst kamu görevlileri) kaideyi bozmamak kaydıyla Ortadoğu halklarının genel durumu bunlardır.
Şimdi oturup,” bu coğrafyadaki kan, gözyaşı, sefalet ve sömürünün esas sebeplerini”, bir kez daha düşünmenin zamanı!?…”
Yalan mı?
Yalan mı?
Yalan!

YALAN YA?
Sanatçımız Candan Erçetin ne güzel söylüyor?
Siz daha dinlemediniz mi?
“…Sitem etme, haberi yok dağların,
Gözlerini, ellerinle bağladın,
Faydası yok, geç kalınmış figanın,
Dünyada ölümden başkası yalan!
Faydası yok, geç kalınmış figanın,
Dünyada ölümden başkası yalan!..”

Anlayanlara elbette, anlayanlara?!

BAYRAKTAR UYARIYOR?
Türk çiftçisinin olduğu kadar, Sakarya’nın Akyazı İlçemizin değerlisi, bir beyefendi kişilik Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Bizim Sakarya Gazetesi’nde de yer alan manşet haberinde,  tarımda demografik tehlikeye dikkat çekerek “Tarımda çalışan nüfusun yaş ortalaması tarımı olumsuz etkilemektedir. Genç nüfus sürekli azalıyor. Genç nüfus kırdan göçüyor, köyler yaşlılara kalıyor” dedi

TARIM SEKTÖRÜNDEN KAÇIŞ?
TZOB kayıtlarına göre, Türkiye’deki erkek çiftçilerin yaş ortalamasının yüzde 57,7 Kadın çiftçilerin yaş ortalamasının yüzde 60,1 Kayıtlı toplam çiftçilerin yaş ortalamasının ise, yüzde 58,1 olduğu bilgisini veren Başkan Şemsi Bayraktar, “Türkiye’deki çiftçilerin sadece yüzde 1’i 18 ile 24 yaş arasında”  ifadelerini kullandı.
Dünya genelinde de tarım sektöründe çalışanların yaş ortalamalarına bakıldığında tarım nüfusunun yaşının yüksek olduğu görülüyor.
ABD’de yayımlanan bir raporda, tarımla uğraşan kişilerin ortalama yaşı 58 olarak belirlendi. Tarım sektöründe 35 yaşın altında çalışanlar, sadece yüzde 6’sı, 65 Yaşın üzerinde çalışanların oranı ise yüzde 33’tür” diyerek, bir acı gerçeğe dikkat çekiyor?
Köyler, yaşlılara kalıyor!
Çiftçi sayısı azalıyor?

ULAN, YALANINIZ BATSIN?

E, o zaman üretimde azalacak, ithalata ağırlık verilecek..
Bir ülkede, üretmezsek, hep tüketime ağırlık verirsek, borçlanarak, hep keseden yersek, işte Türkiye gemisi böyle karaya oturtulur!?
Bu da mı yalan?
Ulan, yalanınız batsın!

Ülke ayaklarımızın altından kayıp gidiyor, hala,yalan, dolan!
“Sandıkları nasıl patlattık” öyle mi?
Asıl patlayanın “Türk Lirası” olduğunu, ne zaman anlayacaksınız!?
Yusuf Cinal yazıyor, 13 Haziran 2023