İran, İsrail'in 1 Nisan'da Şam'daki büyükelçilik yerleşkesine düzenlediği saldırıya misilleme olarak 13 Nisan'da İsrail'e yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlattı.

İran'ın İsrail'e misillemesi sırasında Ürdün İran'dan gelen insansız hava araçları ve füzeleri hava sahasında vurduğunu duyururken, Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ülke hava sahasına giren her türlü hava aracına "İran'dan ya da İsrail'den olsun" karşı koyacaklarını bildirdi.

Ürdün, özellikle İran'ın misillemesinin ardından yaşanan gelişmeler ve İsrail'in İran'a karşılık vereceğini duyurmasıyla güvenlik ve istikrarının olumsuz etkilenmesinden endişe ediyor.

İran'ın Amman Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Ali Aghar Nasıri, İran resmi haber ajansında yayınlanan Ürdün'e yönelik saldırgan açıklamalar nedeniyle pazar günü Dışişleri Bakanlığına çağrıldı.

Ürdünlü yetkililer, İran'ın İsrail'e misillemesini İsrail'in Gazze'de devam eden saldırılarıyla ilişkilendirerek bu yansımaların Filistin'de yaşananlardan kaynaklandığını vurguladı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Safedi, 14 Nisan'da yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD ve Batı'yı çıkmaza sürüklemek için İran'la bir çatışma yaratmaya çalışacağını ve şu an gerekenin gerilimin daha da artmasının önlemek olduğunu belirterek, "Herkes gerilimi azaltmak istiyor ama herkes biliyor ki gerilimi azaltmanın tek yolu İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki saldırılarını durdurmaktır." dedi.

Stratejik role geri dönüş

Uzmanlar, AA muhabirine, İran-İsrail geriliminin gölgesinde Amman'ın bu iki ülkeyle ilişkilerini ve muhtemel politika değişimini değerlendirdi.

Haşimi Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Cemal eş-Şelebi, "İran'ın İsrail'e yönelik operasyonu, ABD, Avrupa ve İsrail için Ürdün'ün askeri, güvenlik ve stratejik rolünü yeniden canlandırdı." dedi.

İsrail'in bazı Arap ülkeleriyle imzaladığı normalleşme anlaşmalarının ardından Ürdün'ün Araplar ile İsrail arasındaki arabuluculuk rolünü kaybetmeye başladığı ve normalleşmenin devam edeceği yönünde genel bir kanı oluştuğunu belirten Şelebi, "normalleşme anlaşmalarının İsrail'i koruyacağını ve onu bugün ve gelecekte daha güvenli hale getireceğini" söyledi.

İran'ın İsrail'e misillemesinin, İsrail'e ve Batı'ya "İran'ın İsrail'e saldırabilen tehlikeli bir çatışma devleti" haline geldiğini gösterdiğini söyleyen Şelebi, 13 Nisan akşamı düzenlenen saldırının sadece İsrail'in değil Batılı ülkelerin de endişelerini artırdığını ve İran ile İsrail arasındaki stratejik coğrafi konumu hasebiyle Ürdün'ün önemini hatırlattığını ifade etti.

İran saldırısının ardından ABD ve müttefiklerinin Ürdün'e yönelik askeri ve ekonomik yardımlarının artacağı ihtimalinin yükseldiğine işaret eden Şelebi, İsrail'in, Gazze'deki saldırıları sona erdirmek isteyen Ürdün'ün endişeleri konusunda daha fazla esnekliğe sahip olmasının olası olduğunu kaydetti.

İran'ın Ürdün'ün düşmanı olmadığına işaret eden Şelebi, Amman'ın yaptığı her şeyin hayati çıkarlarını savunmaktan başka bir şey olmadığını ve İran'ın insansız hava araçlarını ve füzelerini vurma konusundaki tutumunun İsrail için de uygulanacağını söyledi.

Şu anda Ürdün'ü ilgilendiren iki konu olduğuna dikkati çeken Şelebi, "Birincisi güvenlik ve ekonomik çıkarlarını savunmak. İkincisi de ABD ve Avrupa'nın oluşturduğu Batı ile stratejik müttefikliğini teyit etmek. Ayrıca İsrail ile barışın geri dönülmez stratejik bir karar olduğunu belirtmek." diye konuştu.

Amman'ın gelecekte Tel Aviv ile Tahran arasında yeni bir rol üstlenebileceğini söyleyen Şelebi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ürdün'ün İsrail ile İran arasında arabulucu gibi bir rol üstlenmesi uzak bir ihtimal. Birincisi Ürdün'ün İran'la ilişkileri güçlü ve derin değildir. İkincisi de Ürdün-İsrail ilişkileri en zor dönemden geçiyor. Buna rağmen Ürdün'ün İran ile İsrail arasında arabulucu rolünü üstlenme ihtimalinin tek bir yolu var o da ABD'nin gerçek anlamda bu yönde bir talebinin olmasıdır."

- "Ürdün'ün çekişmeye girmesi, Orta Doğu'nun güvenliğinde yeni bir değişim anlamına geliyor"

Iraklı ulusal güvenlik ve İran araştırmaları uzmanı Firas İlyas, "Ürdün'ün İran-İsrail çekişmesi denklemine girmesi, Orta Doğu bölgesindeki güvenlik durumunda yeni bir değişim anlamına gelir." değerlendirmesine bulundu.

Son gelişmelerle Ürdün'ün gelecek dönemde yeni güvenlik haklarını elde edebileceğine işaret eden İlyas, Amman'ın sergilediği tutum karşısında İran Devrim Muhafızları Ordusu generallerinden tehdit içerikli açıklamalar geldiğini söyledi.

İlyas, şunları kaydetti:

"Ürdün Dışişleri Bakanlığının, İran'ın İsrail'e yönelik saldırısına karşı tarafsız bir tutum sergilediği halde hava sahasında bazı İHA ve füzelerin düşürülmesi Tahran'daki birçok yetkiliyi rahatsız etti. Hatta İranlı söz konusu yetkililer, bunu, Ürdün'ün İran'a karşı İsrail'den yana taraf tutma olarak gördü. İran bu konuda çok ince hesaplar yapıyor. Nitekim Tahran, tıpkı Suudi Arabistan ile olduğu gibi Ürdün ile ilişkilerinde de yakınlaşma çabaları sergiliyor. Ürdün ise İran'ın bölgedeki hareketliliğinden endişe duyuyor."

- Ürdün, güvenlik ve siyasi alanda yeni adımlar atma durumunda kalabilir

Ürdün'ün İran Maslahatgüzarını Dışişleri Bakanlığına çağırmasının iki ülke arasında siyasi gerilime yol açabileceğini kaydeden İlyas, bunun Irak gibi bazı ülkelerin Amman ile Tahran arasındaki arabuluculuk çabalarını olumsuz etkileyebileceğini ifade etti.

İran ile İsrail arasındaki gerilimin devam etmesi halinde Ürdün'ün güvenlik ve siyasi alanda yeni adımlar atma durumunda kalabileceğini söyleyen İlyas, böylece gelecekte Ürdün'ün de hedef alınma denklemine girebileceğini ifade etti.

İran'ın Ürdün'e birtakım mesajlar iletme çabasında olduğunu kaydeden İlyas, "O da Ürdün yönetimini, Orta Doğu'daki yeni güvenlik denkleminde konumunu gözden geçirmeye zorlamaktır. Yani Ürdün'ün, İran'dan yana bir tutum sergilemiyor olsa da mevcut tutumunu daha tarafsız şekilde konumlandırmasını istiyor." şeklinde konuştu.

İran'ın aslında Ürdün'den ABD ve Arap ülkeleriyle sergilediği aynı tutumu değiştirmesini istediğini söyleyen İlyas, Arap ülkelerinin Gazze konusunda hala siyasi çözümden yana tutum sergilediğini belirtti.

İran'ın Ürdün konusunda çok hassas davrandığını dile getiren İlyas, "İran Devrim Muhafızları Ordusu generalleri tarafından Kudüs'ü özgürlüğüne kavuşturma ve Mescid-i Aksa'yı savunma yönünde sarf edilen konuşmalar, Ürdün'ün Mescid-i Aksa üzerindeki vesayeti hasebiyle siyasi ve dini meşruiyetten uzak duruyor." ifadesini kullandı.

İlyas ayrıca Ürdün'ün mevcut konumu sebebiyle İran ve ona bağlı grupların Amman'a karşı siyasi gerilimi artırabileceğini dile getirdi.

Kaynak: AA