Afyonkarahisar’da gerçekleşen Uzman Psikolog ve Eğitim Uzmanı Özkan Şenol’un “Anne Baba Okulu Seminer Programı”nın öncelikli konuları ise; “Çocuk sorunları ve çözüm yolları, ders-dikkat sorunları, teknoloji bağımlılığı, özgüven eksikliği” oldu. Uzman Psikolog ve Eğitim Uzmanı Özkan Şenol’a, Odak Gazetesi ile yapmış olduğu röportajda konularla ilgili sorular yönelttik.
Uzman Psikolog ve Eğitim Uzmanı Şenol’a yönlendirdiğimiz ilk soru:
ÇOCUK SORUNLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI NELERDİR?
Çocuk sorunları ve çözüm yolları hakkında işin açıkçası problemin gerçek olup olmadığına bakarım. Bütün seminerlerimde anlattığım bir durum var. Hiperaktif mi? Yoksa şımarık mı? Bu birbirlerine çok fazla karıştırılıyor. Daha önce de verdiğim seminerlerde ayrıntılı bir şekilde anlatıyorum. Çünkü eğer bir çocuk şımarıksa hiperaktif muamelesi yapamazsınız. Hiperaktifse de şımarık muamelesi yapamazsınız. İlk başta yapmış olduğumuz şey problemi doğru olarak tespit etmek. Dikkat eksikliği için de geçerli. Bir çocuk isteksiz olabilir, ders çalışmıyor olabilir; ama biz bunu dikkat eksikliği olarak adlandıramayız. Öncelikle teşhisi doğru koymak gerekiyor. Teşhisi doğru koyduktan sonra çocuğun kendi zeka çeşitleri ‘Gardner’ın zaten piyasaya sunduğu bir şeydir. Çocuğun zeka çeşidi hangi yönde ağırlık basıyorsa ona göre hareket ederek dikkat eksikliğini, ders kısmını, kişiliğini o yönden geliştirmeye çalışıyoruz. Zaten çocuklar faydasını gördükten sonra aynı yolda devam ediyoruz.
ŞIMARIKLIKLA HİPERAKTİFLİK NASIL AYIRT EDİLİYOR?
Çok basit bir cümle vardır. “İçimden geliyor engelleyemiyorum” bu cümle çok tipik bir cümledir. Yani ben kendime engel olamıyorum dediği zaman bu dürtü bozukluğudur. Hiperaktiflik de bir dürtü bozukluğudur. Eğer çocuk diyorsa bir pişmanlık duyuyor; çünkü şımarık bir çocukta pişmanlık göremezsin. Şımarık çocukta aynı hatanın tekrar tekrar edilmesi vardır. Ama dürtü bozukluğunda bir pişmanlık hissedersiniz ve içimden böyle geliyor kendime engel olamıyorumu duyarsınız.
DERS VE DİKKAT SORUNLARIYLA İLGİLİ BUNA YÖNELİK ÇÖZÜMLER NELER?
Z kuşağı ve alfa kuşağı denilen bir kuşak çeşidindeyiz şu anda. Ben bu kuşaklara inanmasam bile şu anda literatürde geçmiyor olsa bile, sosyal hayatta z ve alfa kuşağı diye geçiyor. Z ve alfa kuşağının ortak özelliği çabuk unutuyor olması. Yeni nesil çok fazla teknolojiyle iç içe olduklarından dolayı çok fazla uyarıcıya maruz kaldığından dolayı, kısa bellekleri çok kötü çabuk unutuyorlar, o yüzdendir ki olayın dikkat eksikliği boyutuyla değil; minimize edersek kısa bellek problemi çözmek üzerinden gidiyoruz. Çünkü dikkat eksikliği daha kapsamlı bir şeydir. İçinde birçok madde vardır. Ama kısa bellek dediğimiz zaman onun çözümü çok daha kolaydır.
TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI NEDİR?
Anasının babasının beceriksizliğidir. Nokta! Teknoloji bağımlısı dediğimiz olay sadece çocuk üzerinden gidilmez ki. Beceriksiz, ilgisiz bir babası vardır. Ailesiyle, yuvasıyla ilgilenmeyen babası vardır, bıkmış, yorulmuş, tükenmiş bir anne vardır, çocuğunu başında istemeyen anne vardır, çocuğuna zarar vermektense kendinden uzak tutmaya çalışan bir anne vardır. En sonunda teknoloji bağımlılığı oluşur. Eğer siz bu durumu düzeltmediğiniz sürece sadece çocuktan giderseniz olmuyor. Onun yerine bir şey koymanız çok meşhurdur. Siz çocuğa engel koyduğunuz sürece onu daha çok hırslandırıyor ve meşgul edecek bir şey olmayınca boş kalıyor çocuk. Boş kalınca ne yapacağım diyor, o yüzden bu biraz ailevi sorundur, sadece çocuktan kaynaklı değildir. Babaların başarısızlığıdır.
ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ NEDİR?
Genel itibariyle neye bağlı olduğuna bakarız biz. Eğer bu çocuk asosyal ise asosyalliği geliştirmeye çalışırız. Bir çocuk, bazen özgüven eksikliğinden gelmiyor olabilir. Yani kendi istemeyebilir. Üç kişiyi zorlayacaksınız hayatta. Bir depresyonda olanları, iki özgüven eksikliği olanları, üç teknoloji bağımlılarını zorlayacaksınız. Zorlamadan bu iş yürümüyor. O yüzden asosyal olan çocukları sosyalleştirmek konusunda biraz elinden çekip götürmek gerekiyor. İlgisini hangi spor, hangi kültür çekiyorsa ona kanalize etmemiz gerekiyor. GÖZDE AVŞAR