İdeolojik ve demografik olarak Filistin halkıyla yakın bağları bulunan Ürdün halkı, İsrail'in saldırılarına karşı Gazze'nin yanındaki duruşunu vurgulamak için destek etkinliklerini sürdürürken, gösterilerde Filistin direnişinin simgesi haline gelen "puşi" takanların çokluğu dikkati çekiyor.
Her iki ülke halklarının mirası olan ancak son dönemlerde azalan puşi, Gazze'deki saldırıların ardından yeniden ön plana çıktı ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı Filistinlilerle dayanışmanın sembolü haline geldi.
Ürdünlü tekstil tüccarı 70 yaşındaki İhsan el-Bekri, puşinin öncelikle Filistin, Ürdün, Suriye, Lübnan, Irak ve Suudi Arabistan halkının başlarına taktıkları bir atkı olduğunu ve daha sonra bu ülkelerin simgesi haline geldiğini, ancak renklerin ülkeden ülkeye farklılık gösterdiğini söyledi.
Yerel bir Arap kıyafeti
Ürdün puşisinin ortaya çıkışının geçen yüzyılın sonuna kadar uzandığını ve çöl halkı ile sınır muhafız güçlerini ayırt etmek için takıldığını, kırmızı desenli ve 1950'lerde resmi olarak Ürdün'e girdiğini, daha sonra halk arasında kullanılmaya başlandığını anlatan Bekri, son dönemde direnişin ve mücadelenin sembolü haline gelen puşinin, geçmişte yerel bir Arap kıyafeti olduğunu kaydetti.
İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'daki saldırılarından sonra puşiye talebin arttığını, fiyatların da hammaddenin kalitesine göre değiştiğini ifade eden Bekri, "Puşinin fiyatı şu anda 5 dinar (7 ABD doları), bu eskiden Şam, Halep ve (Batı Şeria'nın güneyindeki) El Halil'de üretilmekteydi ve şu anda fabrikaları Ürdün ve Şam'da bulunmaktadır. Talebin artmasıyla birlikte artan talebi karşılamak için bir kısmı Hindistan'da dokunuyor.” dedi.
Tüccar Receb Naguc da Filistin'de yaşanan olaylar nedeniyle puşiye talebin çok yüksek olduğunu söyledi.
Naguc, puşinin insanların Filistin davasının yanında yer aldığını ve Filistin ile Ürdün halklarının, tek bir halk olduğunu ifade eden bir sembol olduğunu dile getirdi.
Gazze, Filistin mirasını ve davasını canlandırdı
Akademisyen ve sosyoloji araştırmacısı Hüseyin Huzai ise her toplumun kendine özgü ve özel günlerde giymeye özen gösterdiği bir kıyafetinin bulunduğunu hatırlattı.
Puşinin, Ürdün ve Filistin toplumlarında "gururun boyutunu" gösteren simgelerden biri olduğunu dile getiren Huzai, "Ulusal dokuyla bağlantılı olan puşi takmanın amacı, bu sembollere düşman olanlara, onları terk etmenin imkansız olduğu mesajını vermektir. Bunu giymek, nüfuz edilmesi ve kırılması zor bir birliğin delilidir; erkekliğin, dayanışmanın, kader birliğinin göstergesidir." ifadesini kullandı.
Puşinin, dedelerden, torunlara aktarılan bir miras olduğunu kaydeden Huzai, Gazze olaylarının sadece mirası değil aynı zamanda küresel düzeyde tüm Filistin davasını da canlandırdığını ve bunun, Filistin davasının vicdanlarda, kalplerde ve ruhlarda yer aldığını ve varlığını her şeyde ortaya koyduğunu söyledi.
Huzai, "Puşi tüfek gibidir, çünkü düşmanlar onu görünce Ürdün ve Filistin halkları arasındaki birliğin boyutunu anlıyorlar. Bunu giymek siyasi, askeri, sosyal ve psikolojik mesajlar taşıyor. (iki halk arasında) Birlik olduğunu ortaya koyarak İsrail'in moralini bozuyor ve bu da onları öldürüyor." diye konuştu.
Direniş puşiyi yeniden ön plana çıkardı
Haşimi Üniversitesi'nde siyaset bilimci Profesör Dr. Cemal el-Çelebi de "Puşi sosyal, politik ve askeri açıdan mirası, kimliği ve süregelen uzun tarihi yansıtan derin bir Arap sembolüdür. Arap Körfez ülkeleri ve Ürdün gibi puşiyi ulusal bir sembol olarak gören birçok Arap ülkesi var." değerlendirmesinde bulundu.
Çelebi, Gazze'deki Filistin direnişinin, Arap dünyasında ardı ardına gelen, tekrarlanan ve derin yenilgilerle dolu onlarca yıldan sonra cesareti ve direnişi temsil eden bu sembolü bir kez daha ön plana çıkardığını vurguladı.