Türkiye'nin dört bir yanında, kamu binalarından tarihi ve kültürel yapılar, okullar, mabetler, anıtlar ve hatta trafik levhalarına, aydınlatma direklerine, park donatılarına kadar birçok noktaya asılan afiş, poster ve flama miktarı, toplumda ciddi bir tartışma konusu haline geldi. Seçim zamanı ne kadar malzeme tüketildiği ve bu kampanya görsellerinin maliyetinin de milyarlarca lira olabileceği konusunda endişeler yükseliyor. Bu masrafların vatandaşların cebinden çıkıp çıkmadığı ve tüm bu israf ile alternatif olarak ne gibi sosyal yatırımların gerçekleştirilebileceği merak konusu.
Yatırım olarak değerlendirilebilecek bu kaynaklarla yeni okullar, sağlık tesisleri inşa edilebilir, hatta birçok kişinin temel ihtiyaçları karşılanabilir fikri kamuoyunda tartışılıyor. İsrafın ve kaynak kullanımının sorgulanması, bütçenin daha makul ve toplum yararına yönlendirilmesi konusunda fikir birliği oluşmaya başladı.
Öte yandan, propaganda amacıyla kullanılan bu görsel materyallerin, toplumun oy verme davranışı üzerinde gerçekte ne kadar etkili olduğu sorusu da tartışmalara ekleniyor. Materyallerin toplumu ne ölçüde etkilediği ve bu tür kampanya faaliyetlerinin demokratik süreçlerdeki rolünün yeniden değerlendirilmesi gerektiği üzerine düşünceler paylaşılıyor. Bu durum, seçim süreçleri ve kamu kaynaklarının kullanımı hakkında daha derin sorgulama ihtiyacını gündeme getiriyor
***
"Afyonkarahisar'da Ramazan Etkinlikleri Bu Yıl Gerçekleşmeyecek: Vatandaş Hayal Kırıklığı Yaşıyor"
Afyonkarahisar'da Ramazan coşkusu bu yıl yok.
Geçtiğimiz yıl Afyonkarahisar Belediyesi, Afyon'da Ramazan ayının maneviyatını yaşatmak için çeşitli etkinlikler düzenleyerek vatandaşların gönüllerince eğlenmelerine ön ayak olmuştu. Ramazan boyunca devam eden etkinliklerde kent halkı, Zafer Meydanı'nda manevi bir atmosferin içinde bulmuştu.
Düzenlenen etkinlikler; Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayıp, Belediye Başkanı Mehmet Zeybek'in konuşmasıyla resmi açılışı yapılmış, 30 gün süresince söyleşiler, dini sohbetler, tasavvuf müziği dinletileri gibi birçok program vatandaşlarla buluşturulmuştu. Ayrıca, Hacivat-Karagöz gösterileri, çocuk tiyatrosu, şenlikler ve yarışmalar gibi faaliyetlerle Ramazan ayına özel anlar katılmıştı.
Ancak bu yıl, geçen yılki coşkulu etkinliklerin devamı niteliğindeki faaliyetler halk arasında beklenti yaratmışken, herhangi bir etkinlik haberinin gelmemesi umutları suya düşürdü. Belediyeden bu konuda hiçbir açıklama yapılmadı. Bu durumu hatırlatanlara vatandaşlar, geçmiş yıllardaki gibi bir organizasyonun neden olmadığını sorgulamaktalar.
Yaklaşan yerel seçimlerin etkinlikler üzerinde etkili olabileceği düşüncesi bazı vatandaşlar arasında dile getirilirken, belediye başkanlığı için Mehmet Zeybek'in aday gösterilip gösterilmemesi durumunun bu kararda etkili olup olmadığı tartışılıyor. Diğer taraftan bazıları güvenlik endişeleri nedeniyle etkinliklerin iptal edilmiş olabileceğini öne sürüyor ve eğer Zafer Meydanı'nda güvenlik sağlanamıyorsa, seçim gününde nasıl sağlanacağını sorguluyor.
Her ne kadar belediye başkan adaylarının vatandaşla buluşması ve onların sorularını yanıtlaması gibi olumlu etkileşimler önerilse de, maalesef bu sene Afyonkarahisar'da yaşanacak bir Ramazan coşkusu olmadığına ve etkinliklerin yokluğu konusunda yeterince sorgulama yapılmadığına dikkat çekiliyor.
Her neyse artık isterseniz bizleri eski günlere götüren bir alıntı ile noktayı koyalım efendim. Bir sonraki birlikteliğimize kadar sağlığınıza ve insanlığınıza iyi bakın.
Pirinç ayıklanırdı evlerde yemeğin yanına pilav, ya da dolma içi için.
Kese kağıdıyla gelirdi eve her şey poşet moşet bilmezdik...
Bakkaldan manavdan ya da pazardan fileyle dönerdi Annelerimiz Babalarımız.
Sadece Sana yağını bilirdik birde.
Vita yağının boş kutularına çiçek ekerdi annelerimiz ablalarımız...
Radyoda dinlediğimiz arkası yarınların ve maçların hala tadı damağımda,
Halit KIVANÇ
Orhan AYHAN
Necati KARAKAYA onlardı spikerlerimiz.
Servis nedir onu da bilmezdik okula giderken, bizden büyük ablaların eteğine yapışır öyle giderdik okula…
Şimdi kocaman servis aracında çocuk unutuyorlar ama bizim ablalarımız bizi hiç unutmadı ne okula giderken nede okul çıkışında...
Lapa lapa kar yağsa da kapanmazdı okullar...
Sadece pazardan pazara yıkansak da ne kepeklenirdi saçımız, ne de erkenden kirlenirdi bedenimiz…
Ruhumuz, saygımız onlar hiç kirlenmezdi…
Çoğumuz ingilizceyi,
MR ve MRS BROWN’dan öğrendik işte çat pat…
At thepıcnıc, at thesea si de böyle çizgi filmleri de bilmezdik.
Zaten çizgi filim izleyecek televizyonumuzda yoktu…
Çizgi romanlarda yaşardık aşkı,
Teksas, Tommiks, Zagor, Mandrekehergün okuduğumuz kitaplar arasında birinci sıradaydı. Okuyan okumayanla değiştirir maceradan maceraya koşardık onlarla..
Şarkılar dinlediğimiz plaklar 45’likti.
Öyle büyük stüdyolar değil küçük plakçı dükkanları vardı. Hoparlörleri dışarı konur akşama kadar kayıt yaparlardı…
Saklambaç gazetesi, Hey, Ses dergileri okurdu mahalledeki ablalar. Yazlık sinemalar yaz akşamlarının vazgeçilmeziydi. Her mahallede duvarda ya da direkte afişleri asılırdı yeni gelen filmlerin, birde gelecek hafta oynayacak filimin…
Kötü adam
Erol TAŞ, Ekrem BORA.
Kızların hayalindekiler;
Kadir İNANIR, Cüneyt ARKIN, Ediz HUN, Göksel ARSOY,
Erkeklerin hayalindekiler;
Türkan ŞORAY, Filiz AKIN, Fatma GİRİK ve ismini sayamadığım ne çok sanatçılar vardı sanki aileden biriydi hepsi.
Yazlık tatil köyleri falan bilmezdik koca bir yaz mahallede sokakta geçerdi.
Bizim için yazlık da, kışlık da, tatil köyü de mahallemizdi.
Sıcaktan kavrulsak da yazı,
soğuktan donsak da kışı da aynı derecede severdik.
Anne Baba abla abi kardeş arkadaş konu komşu güzel güzel geçinip giderdik işte.
Bizler güzel çocuklardık…