Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Balık, Türkiye'de sonbahardan kış mevsimi sonuna kadar solunum yolu enfeksiyonlarında her zaman artış yaşandığını ancak şu anda bir salgın durumunun söz konusu olmadığını anlattı.

Balık, "Özellikle okulların açılmasıyla birlikte solunum yolu virüslerinde artış başlar, sonrasında dalgalanmalarla mayıs ayına kadar devam eder. Ülkemizdeki solunum yolu enfeksiyonlarının seyri genellikle hep bu şekildedir." ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Balık, viral enfeksiyonların "pik" yaptığı dönemlerin olabildiğine işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Son günlerde solunum yoluyla bulaşan bazı virüs enfeksiyonlarında belirgin bir artış var. Bunlar içinde özellikle 'rhinovirüs' dediğimiz, nezle ve soğuk algınlığı yapan virüs ilk sırada geliyor. Bize başvuran hastaların büyük bölümünün tablosu bu şekilde. Ardından sırasıyla RSV (respiratuvar sinsityal virüs), influenza ve Kovid-19'u görüyoruz."


TEST YAPILMASINA GEREK YOK

Bazı virüsleri özgün belirtileri dikkate alarak hekimlerin ayırt edebileceğini, bunun dışında sadece belirtiler üzerinden virüslerin saptanamayacağını aktaran Balık, testlerle virüsün kesin olarak belirlenebildiğini söyledi.

Prof. Dr. Balık, "Aslında risk grubunda olmayan, ağır enfeksiyon tablosu, özellikle zatürre bulguları bulunmayan, sıradan soğuk algınlığı belirtileri gösteren kişilerin bu testleri yaptırmak için hastanelere, büyük sağlık kuruluşlarına gitmesine de gerek yok" açıklamasında bulundu.

Sıradan soğuk algınlığının göz yaşarması, burun akıntısı, öksürük, hapşırık, bazen ateş, boğazda gıcıklanma, kimi zaman da ishal, kusma belirtileriyle seyrettiğini dile getiren Balık, zatürre bulgularında ise mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini vurguladı.

Havaların Soğumasıyla O Yiyeceğe Olan İlgi Arttı Havaların Soğumasıyla O Yiyeceğe Olan İlgi Arttı

HASTA OLAN KİŞİLER MUTLAKA MASKE KULLANMALI

Prof. Dr. İsmail Balık, solunum yolu virüslerinin benzer şekilde bulaştığının altını çizerek, "Bu virüsler özellikle kalabalık ortamlarda solunum yolu üzerinden bulaşır. Bu nedenle hastalığın yaygın olduğu dönemlerde mecbur kalmadıkça kalabalık ortamlardan uzak durarak virüs enfeksiyonlarından da kendimizi koruyabiliriz." dedi.

Hastalık belirtisi gösterenlere mümkün olduğunca kalabalık ortamlardan uzak durmayı öneren Balık, şöyle devam etti:

"Hastalık tablosu gösteren kişiler, otobüs, metro veya iş yeri gibi kalabalık ortamlara girme mecburiyetindeyse mutlaka maske takmalı. Hasta olanların maske takması toplumda enfeksiyonların yayılmasını, bulaşı engellemek açısından çok önemli bir koruma yöntemi.

Ayrıca risk grubundaki kişilere de bu dönemde kalabalık ortamda maske takmasını öneriyoruz. Sadece Kovid-19 değil tüm solunum yolu virüslerinden korunmak için maske çok faydalı bir korunma yöntemi, özellikle kış aylarında bunun sürdürülmesinde yarar var. Elbette el hijyeni de çok önemli, virüsler yüzeylere temasla da bulaşabiliyor. Örneğin, otobüste, metroda yüzeylere dokunduktan sonra elinizi yıkamadan ağzınıza veya yüzünüze değdiğinizde hastalık kolaylıkla bulaşabilir."

ANTİBİYOTİK KULLANILMAMALI

Virüslerin doktorların önerdiği özgün ilaçlarla tedavi edildiğine vurgu yapan Balık, "Antibiyotikler ise sadece bakterilerden kaynaklı enfeksiyonların tedavisinde etkilidir, yani virüsler üzerinde antibiyotiğin hiçbir etkisi yoktur. Dolayısıyla soğuk algınlığı geçirenlerin asla antibiyotik kullanmaması gerekiyor. Bu tip hastalıklarda antibiyotik hiçbir işe yaramayacağı gibi antibiyotik direnci gelişmesine de sebep olabilir" diye konuştu.

Antibiyotik tedavisine sadece bakteriyel enfeksiyon şüphesinde doktorlarca başlanabileceğini belirten Balık, soğuk algınlığı geçirenlere hekimlerin önerdiği ilaçları kullanma, bol sıvı alımı, dengeli beslenme, sigara ve alkolden uzak durma önerilerinde bulundu.

Prof. Dr. Balık, okullarda da viral enfeksiyonların sık görüldüğüne işaret ederek, hasta olan çocukların yoğun belirtiler geçinceye kadar okula gönderilmemesinin önem taşıdığını aktardı.

Editör: Nurbanu Soy