Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Bakanı...

Abone Ol

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Bakanı..

Henüz 52 yaşında.

18 yaşında siyasete atıldı.

Gençlik Kolları Başkanlığı, İlçe Başkanlığı, İl Başkan Yardımcılığı ve İl Başkanlığı...

Sonra Genel Başkan oldu.

Hayat çizgisine baktığınızda hep yükselme var.

Hep başarı var...

Olduğu noktada durabilen bir kişi değil.

Haksızlığın karşısında susan dil şeytandır deyip, 12 Eylül 2010’daki referandumda ‘Evet’ tercihini anlatmak için Demokrasi Buluşmaları dizi seminerleri ile halkı aydınlatmak tüm Türkiye’yi karış karış dolaştı.

9 yıl önce...

AK Parti’ye katıldı.

MKYK üyesi oldu önce.

Ardından AR-GE’den sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına getirildi.

2 yıl sonra...

AK Parti’nin en önemli makamlarından birisi olan Teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine geldi.

İki dönem Trabzon Milletvekilliği, sonrasında İstanbul Milletvekilliği hayatındaki kilometre taşlarından.

64 ve 65. Hükümetlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yaptı.

66. Hükümette görevi daha da önemliydi...

İçişleri Bakanlığı.

Sonra...

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Kabinesinde yeniden İçişleri Bakanlığı.

Evli.

Allah bağışlasın iki çocuğu var.

Evet Süleyman Soylu’dan bahsediyorum.

İçişleri Bakanımız.

Allahyolunu açık etsin ve güç versin.

*

İTİBARSIZLAŞTIRMA STRATEJİSİ...

Müthiş bir furya...

Youtube üzerinden yayın milyonlarca kişi tarafından izlenmekte.

Kimi muhalifler ellerini ovuşturuyor seyrederken, kimisi anket yapıyor;

Kimi inandırıcı buluyorsunuz!!!

Bir tarafta Türkiye Cumhuriyetinin bir Vatandaşı, bir tarafta Türkiye Cumhuriyeti Devletinin İçişleri Bakanı.

Kim haklı, kim haksız bu önemli değil birileri için.

Birileri dediğim düşmanlarımız elbette.

Türk’ ‘Türk’e karşı ya...

Önemli olan ‘Türk’ün ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yıpratılması ya onlar için.

O zaman iki testi çarpışsın...

Nasılsa kırılmasa bile çatlayacak ya.

Onlar için önemli olan bu...

FETÖ’nün en önemli stratejisidir.

İtibarsızlaştırma operasyonu.

Bir makamdaki kişiyi ele geçiremedi mi?

İstediğini yaptıramıyor mu?

Ya da çok mu canları yandı...

İşte o zaman en iyi yaptıklarını yapmak için harekete geçerler.

Kamuoyunda gözden düşürmek için inceden başlatırlar kıvılcımı.

Bakarlar, koklarlar havayı...

Geri adım yok mu hedeflerindeki kişiden.

O zaman biraz daha ateşlerler.

Baktılar yine olmadı.

Ormanın tamamını yakmaktan asla çekinmezler.

İçin acı yanı nedir bilir misiniz?

O ormanı yakmak için ateşlenen kibritte aslında o ormanın ağacındandır.

MilliyetçiTürk, Milliyetçi Türk’e karşı.

Çok acı...

*

HEDEF ERDOĞAN...

Bir kişiyi yıpratmak için öncelikle O kişinin etrafındaki kişileri hedef alır bazı örgütler.

Bunu en iyi yapanda FETÖ’dür.

Ve bunun içinde ellerindeki tüm imkanları kullanırlar.

Kimi bilerek, kimi bilmeden odun taşır bu ateşe.

Hatırlayın.

Bir süre önce...

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun aleyhinde pek çok haber yapıldı, onlarca yazı yazıldı, televizyonlarda tartışıldı.

Kim Fahrettin Altun?

Cumhurbaşkanımızın en yakınındaki kişilerden birisi.

Yıpratılmaya çalışıldı.

Günlerce pişirilip pişirilip konuldu aynı konular.

Amaçlarına ulaşabildiler mi?

Hayır...

Pek çok örnek verilebilir bu konuda.

Sonuncusu...

İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu hedef tahtasına konuldu.

17/25’ten beri aynı senaryo...

Hedef...

Recep Tayyip Erdoğan.

Başarılabildi mi?

Hayır.

Başarılabilinir mi?

Elbette hayır...

*

EN ÇOK ÜZÜLDÜĞÜM...

Seversiniz sevmezsiniz.

O Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı.

Hiç kimse bizim Cumhurbaşkanımızı, eli kanlı terörist İsrail’li ile aynı noktaya koyamaz.

Cumhurbaşkanımızı karalar iken, PKK’nın eline koz veriyor o çirkin benzetmeyi yapan aslında.

Bunun farkında olarak yaptı ise vurulacak damga ‘hain’ damgasıdır en basitiyle.

Eğer farkında olmadan yaptı ise, neyin nereye varacağını bilmeden konuşması nedeniyle en basitinden hemen istifa etmesi gereklidir.

Ve bir diğeri...

İçişleri Bakanımızı hedef alan videodaki cümleler birden Diyarbakır Cezaevinde onlarca yıl önce yapıldığı iddia edilen olaylara kadar gidiyor.

O cezaevindeki o kişilerin evlatlarının dağa çıkışları neredeyse ‘mazurmuş’ diyecek o cümleleri duyanlar.

Ne videodaki o sözleri söyleyen kişinin Türkiye Cumhuriyeti Devletini bugün böyle bile isteye suçlayacak bir kişi olarak görüyorum, ne de öyle bir olay olduğunu varsayıyorum.

O zamanlar PKK’nın kendi eylemlerini haklı göstermek için kurguladığı senaryosu olabilir ancak o konular.

Ama her iki konuda, söylenilen sözlerde...

Söyleyen kişileri düşününce üzüntü verici.

*

KOLAY BİR KOLTUK DEĞİL...

Nedense Millet olarak pek çabuk unutuveriyoruz.

Bir kaç söz karşısında hemen tu kaka oluyor, çok az bir süre önce göklere çıkardığımız kişiler.

Ne kadar yazık!

Bahsedilen kişi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin İçişleri Bakanı.

Bizim Devletimizin İçişleri Bakanı.

Bu kadar mı kolay insan harcamak!

Bu kadar mı kolay yaftalamak!

Bu kadar mı basit, bu Devlet ve bu Millet için gecelerin gündüzüne katılması!

İçişleri Bakanlığı...

Hele heleTürkiye gibi bir Memlekette.

İçeri dışarı hain ve düşman kaynar iken o koltuklarda oturmak o kadar kolay mıdır?

Kelle koltukta...

Kim nereden, nasıl saldıracak diye herkes teyakkuzda iken...

O bir gece yarısı sınır ötesinde Mehmetçik ile, sabah namazında sınır boyunda Mehmetçik ile simit çay, öğleyin bir başka yerde Polisimiz ile, akşamleyin Şehit Ailesiyle birlikte.

Dur durak bilmeden.

Her dakika bu Memleket, Millet için çaba sarfetmek...

Hiç te kolay değildir o koltuklar.

Hele hele İçişleri Bakanlığı koltuğu.

Her babayiğidin oturmaya cesaret edebileceği bir koltuk değildir.

Ayrıca, Soylu gibi hakkını verebileceği bir koltuk hiç değildir.

*

 

Dedim ya Millet olarak pek çabuk unutuveriyoruz.

15 Temmuz gecesi...

Bazıları gibi ‘bakalım gece yarısı durum ne olacak, ona göre tavır alırız’ diyerek bir yerlere gizlenmedi.

Yüreklice çıktı meydana.

TRT’ye gitti.

Yanında bir kaç kişi ile.

FETÖ’cülerin elinden aldı TRT’yi.

Sonra tüm Türkiye’de ne kadar FETÖ’cü varsa hepsinin üzerine gitti.

Jandarmanın yapılanmasını değiştirdi.

Bir yandan PKK’ya, diğer yandan DAEŞ’e, öte yandan DHMP-C’ye karşı MİT ve Genel Kurmay ile birlikte operasyon üzerine operasyonlar düzenledi Jandarmamız, Polisimiz.

Uyuşturucu ve diğer çetelerin nefeslerini olabildiğince kesti İçişleri bu dönemde.

Bir yandan kendi bağırsaklarını temizledi Polis ve Jandarma, diğer yandan her türlü suç örgütüne karşı tüm gücüyle mücadele etti.

Polise, Jandarmaya moral geldi...

*

DURMAK YOK...

Aklınıza ne kadar işlenilensuç ve onları yapanlar var ise...

Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı döneminde, öncelerine göre kat be kat fazla operasyon yapıldı hepsine karşı.

Ve önemli neticeler alındı.

İşte PKK’nın hali.

Binler ile ifade edilen terörist sayısı şimdi iki haneli rakamlara kadar düşürüldü.

DAEŞ ve DHKP-C.

Burunlarını çıkaramaz hale geldi hepsi.

FETÖ...

Gaybubet evleri başta olmak üzere, ankesörlü telefonlar ile görüşenler dahil...

Hepsi birer birer ortaya çıkartılıyor.

Samanlıkta iğne aramaktan daha zor bu kripto FETÖ’cüleri bulup çıkartmak.

Ama Emniyetimiz ve MİT bu konuda destanlar yazmakta.

Tüm törer örgütlerinin hepsine karşı İçişleri Bakanlığı önemli neticeler aldı.

Almaya da devam ediyor.

*

HER TÜRLÜ ÖRGÜTE KARŞI...

Süleyman Soylu Bakanımızın başında olduğu İçişleri, sadece terör örgütlerine karşı mücadele yürütmüyor.

Her türlü suç ve suçlulara karşı amansız bir mücadele verilmekte.

Kendi İlimizden örnek verelim...

Daha iki gün önce.

Önemli bir bataklığı daha kuruttu Afyon Emniyeti.

6 ay kadar önce suça karıştıkları belirlenen bir kaç kişi hakkında üç ay önce teknik takip izni alındı Afyon Cumhuriyet Başsavcılığından.

O tarihten sonrada teknik ve fiziki takip başlatıldı İstihbarat ve KOM Şube tarafından.

Bu kişilerin sadece Afyon’da suç işlemedikleri, kaçakçılığı sadece burada yapmadıkları, çevre bazı illerde de faaliyet içerisinde oldukları tespit edildi.

Afyon ile birlikte 7 İl daha vardı bu çetenin faaliyet alanında.

Antalya

Mersin

Adana

Iğdır

Tekirdağ

Edirne

Ve Ankara...

8 İl’deki 52 kişi hakkında gözaltı kararı alındı.

Ve önceki sabah şafak vaktinde 350 Polis eş zamanlı olarak baskın yaptı belirlenen adreslere.

3’ü hariç hepsi yakalandı.

Kimi soba içerisine gizlemişti, kimi duvardaki gizli bölmeye silahları ve diğer suç aletlerini.

Hepsi teker teker bulundu ve alındı.

6 emekli polis memuru da bu çetenin içerisindeydi.

Afyon Emniyeti hepsini biliyordu.

Nokta atışı toparlandı hepsi ve her şey.

Çok ilginç.

Gözaltına alınanlardan birisi...

Geçenlerde bir konu nedeniyle eylem yapacaktı.

CHP’li birisinin yönlendirmesiyle olduğu bilgisini aktaralım sadece.

Kimin eli kimin cebinde!

İşte Emniyetimiz her türlü suç ve suçluya karşı böylesine önemli çalışmalar yapmakta.

Birileri de maalesef bu kişiler ile işbirliği içerisinde.

Zamanı geldiğinde gerekirse açık açıkta yazarız, kimin kimlerle iş tuttuğunu.

*

KÖFTECİ YUSUF...

Videolardan sonuncusunda Köfteci Yusuf olayı anlatılırken Afyon’un adı da geçmiş.

Hemen telefon trafiği...

Herkes birbirini arıyor.

Satılmaya çalışılan Afyon’daki et entegre tesisi kimin, aracı olmaya çalışan gazeteci ile dişçi kim?

Herkeste bir senaryo.

İsimler havalarda uçuşuyor.

Beni de aradı bir kaç meslektaşım.

Güldüm hepsine anlattıkları senaryolardan dolayı.

Gazeteciler bile kendi aralarında bu kadar meraklandılar ise, kamuoyunu da doğru bilgilendirmek gerek diye düşündüm.

İşte olayın en doğru anlatımı...

 

İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu geçenlerde TRT Haber’de bir programa katılmıştı.

Burada yaptığı açıklama ile bazı bilgileri paylaştı kamuoyu ile.

Bakan Soylu; ‘Bundan 1,5 yıl önce operasyonu harekete geçiren benim. Bursa’daki operasyonun yöneticisi benim. Köfteci Yusuf’a çökmeye çalışıyorlar’ demişti.

Olay doğru.

Bir kaç kişi Afyon’daki bir entegre et tesisini Köfteci Yusuf olarak bilinen işadamı Yusuf Akkaş’a satmak istiyor.

İstenilen rakamı yüksek buluyor Yusuf Akkaş.

Afyon’dan istenilen rakam 35 milyon TL.

Köfteci Yusuf ise 20 milyon TL. ye alabileceğini söylüyor.

Bu olay ile ilgili olarak...

İsimleri telaffuz edildiği ve 54 sayfalık iddianamede yer aldığı için yazalım Gazetecinin ismini.

Ahmet Akay.

Kendisini gazeteci olarak tanıttığı, Bursa Yerel Basınında ise böyle bir gazetecinin olmadığı, İnegöl’de uyuşturucu ile mücadele platformu ile adını duyurduğu belirtiliyor.

Bir diğer kişi Erhan Kılıç.

Ve bu kişilere ilaveten Afyon’dan bir başka işadamı.

Mehmet Sağlam.

Et Entegre Tesisinin sahibi değil bu işadamı.

Asıl mesleği inşaat işi bilindiği gibi.

Satılmak istenilen tesis, İbrahim Yörük’e ait olan Karahisar Et Entegre.

Devreye giriyor bu üçlü, Yusuf Akkaş’ın 20 milyon TL’den fazlaya almam dediği yeri 35 milyon TL ye satmak için...

O devreye girme sırasında da Sedat Peker’in adını karıştırıyorlar.

O sıralarda tespih hediye etmeler ve bunun gibi diyaloglar.

Erhan Kılıç ve Ahmet Akay’ın Sedat Peker ile ilgili yakınlıkları telefon sinyallerinden ve diğer ifadelerden doğrulanıyor ama, Afyon’daki tesis ile ilgili olarak Sedat Peker’in adı hiç bir yerde geçmiyor.

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı da Sedat Peker’in adını iddianamede şüpheli olarak geçirmiyor.

Yani Sedat Peker’in bu olay ile ilgisi yok.

Sadece o aracı kişiler O’nun adını kullanmışlar.

 

Olay ile ilgili olarak Afyon’un adı bir başka noktada daha geçmekte...

Erhan Kılıç, Ahmet Akay, Köfteci Yusuf’a et entegre tesisini istedikleri fiyata satın aldıramayınca Yusuf Akkaş’a bir tehditte bulunuyorlar. Yusuf Akkaş’ta bir şikayet dilekçesi ile bu durumu Emniyete aktarıyor.

O şikayet dilekçesinde bahsedilen tehdit unsurlarından birisi daha sonra Afyon’da gerçekleşiyor.

Akören Beldemizdeki Köfteci Yusuf işletmesinde iki kişi kavga ediyor ve bunların görüntüleri kayda alınıyor. Bu kayıtlar şüphelilerin cep telefonlarında ele geçiriliyor. Tehdit unsurlarından bir diğeri olan domuz eti konusu da yine senaryolaştırılıp youtube da aracı bir site vasıtasıyla 500 TL karşılığında servis edilmiş.

 

3 Temmuz 2020 günü üç İl’de...

Ankara, Bursa ve Afyon’da  eş zamanlı bir operasyon yapılmıştı.

Bu operasyonlarda 9 kişi gözaltına alındı. Mehmet Sağlam’da bu operasyon sonrası tutuklananlar arasındaydı.

Olay ile ilgili olarak gözaltına alınan kişiler her ne kadar ‘Sedat Peker’den talimat aldık’  deseler de, iletişim dinlemeleri ve tespitlerinde böyle bir konuya rastlanmadığı Emniyet raporlarında yer almakta.

 

Şimdi gelelim bir özel nota...

Bu operasyonlar başlamadan önce.

İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu makamında Afyon’dan bir bürokratımız ile oturuyor ve önemli bir konuyu konuşuyor idiler.

O sırada özel kalemi girdi odaya.

Bazı Bursa Milletvekilleri ile birlikte Köfteci Yusuf firmasının sahibi Yusuf Akkaş’ın geldiklerini ve görüşmek istediklerini söyledi.

Şu anda önemli bir konu görüşüyoruz’ dese de Süleyman Soylu, Bursa Milletvekillerinin konunun çok önemli ve ivedi olduğunu belirttiklerini söyledi Özel Kalem Müdürü, Bakan Soylu’ya.

Alındı makama Bursa Milletvekilleri ve Yusuf Akkaş.

Konu ayrıntılarıyla ilk kez o anda anlatıldı İçişleri Bakanına.

Bursa Milletvekilleri ısrarla Köfteci Yusuf’un Bursa için önemli bir marka olduğunu, iftiralarla bu markanın ve işletmelerin zarara uğratılmasından endişelendiklerini belirtmeleri ve gereğinin yapılmasını istemeleri üzerine Bakan Soylu gerekli talimatları o anda verdi.

 

Bazı ayrıntılar, konunun nasıl başladığını ve geliştiğini anlatması açısından önemli...

Ne bir kişiye karşı bir husumetle başlatılan operasyon var, ne de başka bir şey.

Bu nedenle aktardım.