Gazlıgöl'deki Parklar Bakımsızlıkla Karşı Karşıya: Halk Sağlığı Tehlikede
Afyonkarahisar, Türkiye'nin genelinde termal suları ve kaplıcalarıyla tanınan bir ilimiz. Özgün terapi seçenekleri sunan Sandıklı Hüdai, Gecek, Ömer, Heybeli ve Gazlıgöl'ün kaplıcaları, deneyimledikleri farklı su kalitesi ile sadece ülke genelinde değil, dünya genelinde de adını duyurmuş durumda.
Bu ünlü bölgeler, halk sağlığını desteklemek ve binlerce vatandaşın şifa bulmasına yardımcı olmak için ziyaret ediliyor. Elbette, bu bölgelere gelen ziyaretçilere en yüksek kalitede hizmet sunmak, ilin yöneticilerinin ve halkının en temel görevlerinden biri. Bu görevler arasında, temiz ve kaliteli gıda ürünleri sunan marketler ve hummalı eğlence mekanları gibi unsurlar yer alıyor, ancak parkların korunmasını sağlamak da ihmal edilemez bir görevdir.
Geçtiğimiz hafta sonu, Gazlıgöl'ün parklarından birine ziyarette bulunan bir vatandaş, tanık olduğu manzara karşısında şok olduğunu ifade etti. Daha önce çocukların neşeyle oynadığı alan şimdi adeta bir çöplüğe dönüşmüş. Tehlike saçan çivilerin dışarı çıktığı kırık banklar, yeterince biçilmeyen yeşil alanlar ve dışarı fırlayan vida başlarıyla dolu kırık oturma alanları bu parkta sıkça rastlanan görüntülerden. Parkın içerisindeki çöp yığınlara ek olarak, çöp kutularının çoğu da kırık durumda.
İşin en can alıcı kısmı ise burada oturmak için ödeme talep edilmesi. Vatandaşlar, bu durumu kabullenemeyince, parayı ödedikleri yerde oturabilirler ya da ayrılabilirler gibi bir yanıtla karşı karşıya kalmışlar. Böylesine bakımsız ve sağlık tehlikeleri barındıran bir alanın, özellikle belediye tarafından kiraya verilmiş olması büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor.
Bu tür bakımsız ve kirlenmiş alanlar, sadece Gazlıgöl bölgesi için değil, tüm Afyonkarahisar için bir ayıp olarak göze çarpıyor. Belediye ve ilgili kurumların bu durumla ilgilenmesi ve gereken düzenlemeleri yapması acil bir durum haline gelmiştir.
Her zaman olduğu gibi bu günkü yazımızı da bir nostalji ile kapatalım.
BAKKALLARIMIZ VARDI BİZİM...
Mahallelerin orta yerinde bakkallarımız vardı bizim. Her şeyin en güzelini en tazesini satardı. Parası olmayana "Sonra ödersin" derdi. Bir veresiye defteri olurdu. Ne icraya verirdi insanları, ne gururunu incitirdi. Nereli olduklarının ne önemi var. "Mahalleli!"
Bakkallarımız vardı bizim.
Memleketin az ışıklı gecelerinde sokak lambalarımız. Kendilerini mahallenin güvenliğinden sorumlu tutan. Ayak seslerinden bile kimin geldiğini tahmin eden. Kapısı ardına kadar açık.
Bakkallarımız vardı bizim ipe asılmış çamaşırlar gibi temiz. Mahallenin çilesini çeken, düğünlerde halay çeken. Eski zaman adamları.
Siyaset yapmayan, namussuzla namusluyu ayıran. Evine tek lokma haram götürmeyen. Kapımızın anahtarlarını teslim ettiğimiz.
Bakkallarımız vardı bizim. "Bakkal eliyle" diye mektup adresi olarak kullandığımız. Adımıza gelen telefon için bıkıp usanmadan kapımızı çalıp haber veren. Üşüdüğümüz gecelerde sığındığımız. Çocukları her daim ilkyaz çiçekleri gibi karşılayan. Yaşlıların elindeki paketi alıp merdivenlerden çıkaran. Top oynarken kırdığımız camlar için arkamızda duran.
Bakkallarımız vardı bizim.
İçinden şekerli düşlerimizin geçtiği. Gazozu ilk orada içtiğimiz. Veresiye defterlerinde isimlerimiz yazılıyken. Adreslerini kaybettiğimiz.
Bakkallarımız vardı bizim.
Bizleri kazıklayan süpermarketlere sevdalanıp ihanet ettiğimiz...
Bakkallarımız vardı bizim.