İKNA KAVRAMI
İkna kavramına, alana ilişkin bakıldığında davranışta değişikliğe neden olan bir süreç olarak ele alındığı görülmektedir. İkna kavramı, daha önceden belirlenmiş hedeflere ulaşmak amacıyla, bilinçli olarak, insan güdülerinin manipüle edilmesi yoluyla eylem ve düşüncelerinin değiştirilmesi girişimi olarak tanımlanır. İkna, bir kişinin ya da bir grubun düşüncelerini ve davranışlarını değiştirme ya da onları güçlendirme süreci olarak, bir konu ya da düşünceyi rasyonel hale getirmenin yanı sıra insani duyguları cezbetmek, bir düşünce bir çözüm veya bir yaklaşımı cazip hale getirmek şeklinde ele alınmaktadır.
SİYASAL İKNA
Siyasal ikna, demokratik toplumlarda siyasal iletişimin başlıca unsurlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyasal iletişim faaliyetlerinin temel olarak, belirli bir kitleyi, zor kullanmaksızın manipüle etmek, oy verme davranışları üzerinde etkili olmak amacıyla yürütülen bir süreci kapsadığı bilinen bir gerçektir ve bu süreçte partilerin bazı kamuoyu araştırmaları ile gündemdeki sorunları saptadığı, seçmen profilini çıkarttığı da bilinmektedir. Siyasal ikna sürecinin, özenle yapılan bu araştırmalar etrafında şekillendiği söylenebilir. Böylece, iktidara gelmek isteyen siyasi parti, seçmenini, hem demografik hem de sosyo psikolojik anlamda tanımakta, onun hangi konularda tedirgin olduğunu, siyasal seçkinlerden ne tip arzu ve beklentileri olduğunu, partinin veya partiyi temsil eden lider veya yerel adayların beğenilen veya beğenilmeyen yönlerinin neler olduğunu bilmekte ve kampanya eksenini buna göre kurmaktadır.
Ülkemizde siyasal iknaya birçok örnek verilebilir; seçim vaatlerinin zirve yaptığı dönem Süleyman Demirel’in yasaklar sonrası siyasete döndüğü 1991 seçimlerinde, Demirel’in “kim ne veriyorsa beş lira fazlasını vereceğim” sözü siyaset literatüründe yerini almıştır. Bu söz üstüne yüzde 27 oy ile iktidara gelmiş ancak sözünü yerine getirmeden Turgut Özal’ın vefatı sonrası Çankaya Köşkü’ne çıkmıştır.